18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Deniz Feneri'nde karar açıklandı

Yargıtay, Deniz Feneri soruşturmasında görevden alınan 3 Cumhuriyet savcısının yargılandığı davada beraat kararı verdi. Davanın tarihe geçeceğini belirten Savcı Nadi Türkaslan, “Suçlu değildim, beraate sevinmedim” dedi.

Deniz Feneri e.V bağlantılı soruşturmayı yürütürken ''resmi belgede sahtecilik ve görevde yetkiyi kötüye kullanma'' iddiasıyla soruşturmadan alınan Cumhuriyet Savcıları Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz’ün yargılandığı davada karar çıktı.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nde görülen davanın duruşmasına, sanıklar ve avukatlarıyla müdahil avukatları katıldı.

Duruşmada Cumhuriyet Savcısı, sanıkların üzerlerine atılı suçların maddi ve manevi yasal unsurları oluşmadığından beraatlarını istedi.
 

Duruşmada beraatını talep eden sanıklar, mahkumiyet kararı verilmesi durumunda, haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmamasını talep etti.

TÜRKASLAN: 100 KERE DAHA AYNISINI YAPARIM
Sanık Nadi Türkaslan, savcı olarak görevini yerine getirdiğini belirterek, ''100 kere daha böyle bir dava önüme gelse ben 100 kere daha böyle hareket ederim, buraya geleceğimi bilsem de'' dedi.

Müvekkilinin görevini kötüye kullandığı için değil, kötülere karşı kullandığı için yargılandığını savunan Türkaslan’ın avutakı da''Verilecek karar deniz feneri savcılarını olduğu kadar binlerce savcıyı da sindirmesin, aydınlığın, adaletin, hakkın sesine kulak versin'' diye konuştu.

AFRİKALI AÇ ÇOCUKLARIN FOTOĞRAFLARINI GÖSTERDİ
Devletin verdiği görev doğrultusunda Almanya'da delilleri incelediklerini, 600 kişinin belgesini taradıklarını anlatan Sanık Abdulvahap Yaren de, bu kişilere yardım yapılmadığını, yardım yapılanlara ise verilenden fazla miktarda yardım yapılmış gösterildiğini belirlediklerini söyledi.

Afrika'daki aç çocukların fotoğraflarını gösteren Yaren, ''Yardım paralarının bana göre buralara gitmesi gerekiyordu. Peki nereye gitti? Niye ben bu paralara, şirket mallarına el koydum? Evli kadın, evli adamlar hovardalıklarını, metreslerini elinde tutmak için zekat paralarını bu şirketlere hisse payı olarak aktarmışlar. Niye? Cinsel istismara, şantaja devam etmek için. İşte bunun için malla el koyduk'' diye konuştu.

‘SİYASETİN DİZAYN ETTİĞİ BİR DAVA’
Savcı Yaren'in avukatı ise ''50 yıllık hukuk hayatımda sanık veya şüphelinin talebinin Cumhuriyet savcısı veya hakim tarafından reddedilmesinin görevi kötüye kullanma olarak kabul edildiğini ilk defa görüyorum. Bu dava siyaset tarafından dizayn edilmiş bir davadır. Suçun unsurları oluşmamıştır'' dedi.

SAVCI TAMÖZ: SANIK OLMAKTAN UTANIYORUM
Sanık Mehmet Tamöz de idealler uğruna bu mesleği seçtiğini belirterek, ''Bir Cumhuriyet savcısının bir sanık olmasından üzüntü duyuyor ve utanıyorum. Bu olaya rağmen vatan, millet ve bayrak sevgimi yitirmedim ama kırgınım. Kırgınlığım suçun unsurlarının oluşmadığını bildiği halde beni buraya getiren meslektaşlarımadır'' dedi.

ÜÇ SAVCIYA BERAAT
Aranın ardından kararı açıklayan Mahkeme Başkanı Hüseyin Eken, sanıklardan Türkaslan'a yüklenen ''kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği ve görevi kötüye kullanma'' suçları ile diğer sanıklar Yaren ve Tamöz'e yüklenen ''görevi kötüye kullanma''suçlarının Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/2 . maddesi (c) bendi uyarınca yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından, sanıkların üzerlerine atılı suçlardan ayrı ayrı beraatlerine karar verildiğini bildirdi.

Mahkeme Başkanı Eken, karara Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na temyiz yolu açık olmak üzere itiraz edilebileceğini bildirdi.

''Görevi kötüye kullanma'' suçundan verilen beraat kararının oy birliğiyle alındığını açıklayan Eken, sanık Türkaslan'a yüklenen ''kamu görevlisinin resmi belgede sahtecilik'' suçuna yönelik beraat kararının ise, Daire Üyesi Ahmet Turan Doğan'ın, bu suçun nitelik değiştirerek ''görevi kötüye kullanma'' suçuna dönüştüğü ve bu suçtan mahkumiyet hükmü kurulması gerektiği yönündeki karşı oyu ve oy çokluğu ile alındığını kaydetti.

Karar, sanık savcıların yakınları tarafından alkışlarla karşılandı.

'SUÇLU DEĞİLİM, BERAATİME SEVİNMEDİM'
Kararı değerlendiren Savcı Türkaslan, davanın tarihe geçeceğini söyledi.

Türkaslan, "Suçlu olmadığım için beraat kararına sevinmedim" diye konuştu.

Savcı Abdulvahap Yaren ise kendilerine yönelik suçlamaların hukuk dışı olduğunun ortaya çıktığını belirterek, "Adalet ağır işler ama eninde sonunda yerini bulur" ifadesini kullandı. 

KILIÇDAROĞLU: ADALET OLAN DEVLETLER GÜÇLÜDÜR
Öte yandan, duruşmayı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcıları Sezgin Tanrıkulu, Erdoğan Toprak, CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan ile bazı milletvekilleri izledi.

Duruşma arasında gazetecilere konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, ''Alman yargısı bunu yüzyılın soygunu olarak dillendirmişti. Davayı Türkiye'de soruşturan savcılar, yargının karşısına çıkarmıştır. Adaletin tecelli ettiği bir devletin güçlü olabileceğine hepimiz inanıyoruz. Adalet mülkün temeli ise bu ayıplı davaların adalete uygun sonuçlanması gerekir'' diye konuştu.

Oda TV davasıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, şunlar kaydetti: “O davada yargılananlar birer gazeteci, ellerinde sadece kalemleri var. Onları tutuklamak, hapse atmak, uzun süre hapislerde bekletmek doğru değil. O davanın da hukuka uygun sonuçlanmasını bekliyoruz, tahliyeler bekliyoruz. Bu hem Türk kamuoyunu hem de dünya kamuoyunu rahatlatacaktır. Türkiye'ye bakış acısına değiştirecektir.”

MİLYONLARCA EURO YOLSUZLUK İDDİASI
Görevden alınan savcılar, Deniz Feneri soruşturmasının hazırlığı için 2.5 yıl çalışmış, daha sonra da operasyon için düğmeye basmıştı.

4 ayrı dalgada gözaltına Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) eski Başkanı Zahid Akman, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman'ın da aralarında bulunduğu 9 kişi tutuklanmıştı.
Zahid Akman dahil 6 zanlı serbest bırakılmıştı.

Soruşturma Almanya'daki Deniz Feneri Derneği'nin topladığı milyonlarca Euro’nun kuryelerle Türkiye'ye sokulduğu iddiasıyla başlatılmıştı.

SAVCILAR GÖREVDEN ALINMIŞTI
Haklarındaki iddialar nedeniyle Savcılar Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz soruşturmadan alınmıştı.

Savcılar hakkında "evrakta sahtecilik" ve "görevi kötüye kullanma" iddiasıyla dava açılmıştı.

Davanın son duruşmasında, savcılar soruşturmanın genişletilmesi talebinde bulunmuştu.

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur'un da aralarında bulunduğu 17 kişinin tanık olarak dinlenmesi talep etmişti.

 

 

ntv/AA
Yayın Tarihi : 16 Kasım 2012 Cuma 14:50:59
Güncelleme :16 Kasım 2012 Cuma 16:19:01


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
M.SALİH ÖZBEY IP: 78.172.21.xxx Tarih : 17.11.2012 00:05:43

DENİZ FENERİ SAVCILARI, ASILMALIYDI!

Deniz feneri davasını savcıları, “Beraat” ettiler..
Deniz Feneri savcıları çok şanslı vallahi, anaları kadir gecesi doğurmuş olmalı!
Çünkü  idam cezaları şimdilik, ülkemizde uygulanmıyor..
Deniz Feneri davası savcıları aslında idamlık(!) suçlar işlediler!
Almanya’da, hukuk bilmezleri yargıçları, Deniz Feneri soygununu,”Yüzyılın dolandırıcılık davası” diye yaftalayıp, Zahit Akman, kanal 7’nin sahibi olan, Zekeriya Kahraman gibi pırıl pırıl “insanları” töhmet altında bırakmaları skandal karar olarak görmek lazım!
Recep Bey tarafından, RTÜK gibi bir kurumun başına getirilen, bir adamın, Almanya’daki gurbetçilerden toplanan “sadaka” paralarına el sürmesi, ya da iç etmesi mümkün mü?
Hiç vakimidir, evrakta sahtecilik,”kalpazanlık”, kul hakkı yiyen kişilerin,
Recep bey’in güvenine mazhar olsun!
Utanmadan sıkılmadan, yok efendim, Almanya ada, toplanan sadaka paralarını, Recep Bey’in oğlu ile Kanal 7’nin sahibi, Zekeriya kahraman’ın oğlu aralarında parayı üleşip, aldıkları gemilerin ”Peşinatlarını” ödemişler!
Almanları iftiraları bununla da bitmiyor!
Ne diyor densizler? 
Yok, Efendim, Deniz Fenerinin 15 kadar sanığı Türkiye de ve aralarında, Recep Bey de varmış!
Yok, AKP, seçimler de bu paraları kullanılmış, falan filan…
Vay densizler!
Utanmadan, Türkiye’nin dünya lideri, başbakanın kefil olup RTÜT başkanlığına, layık gördüğü, Zahit Akman’ın, Almanya ya girişinde tutuklanacağı kararını vermişler!
Yani,
İki kez dünya’nın “en güçlü 5inci Müslüman’ı” seçilen, Recep Bey’ini, Deniz Feneri’nin topladığı ”sadaka” paraları ile nasıl ilgisi olur?
Recep Bey gibi bir möhteren zati n ”Akçeli”  işlerle başının hoş olmadığını bilmezler mi bu kefereler!” hatta Recep bey’in “hortumlamalara” karşı , “damardan” girdiğini nasıl bilmez bu denyolar!
Ve böylesi, Para pulla başı hoş olmayan, üstelik adı yolsuzluklara karışanlara son derece” acımasız” olan “Kalpazanlığa, evrakta sahteciliğe, hortumlara” geçit vermeyen, Recep Bey’, Zahit Akman’ı, RTÜK’ün başına getirir mi?
Recep bey’i çekemiyorlar canımmm…
Başarılarını kıskanıyorlar!
Nerdeyse kıskançlıklarından çatlayacaklar!
Çekemeyenler, sadece Alman yargıçları, polis ve savcıları değil?
Bakın İhbar ediyorum,
Gazeteci, Sebahattin Önkibar da, çekemeyenler arasında!
Ne diyor, Önkibar?
Yok, efendim, Zahit Akman ve Zekeriya kahraman, Recep Bey’in “çantasını” taşıyorlarmış!
*
Bütün suç Almanlarda!
Deniz feneri savcılarının, Almanların “Gazına” geldikleri ihtimali çok yüksek!
Baksanıza, Savcılar yememişler, içmemişler, 20 şüpheli hakkında 526 sayfalık iddianame hazırlamışlar…
Bunla yetinmeyip,20 Şüpheli ki aralarında, Zahit akman da var, hakların da,”suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” suçlamasını yapmışlar!
Alt tarafı, 42 milyon avro iç edilen para!
Deniz feneri savcıları bununla da yetinmeyip, , RTÜK eski başkanı şimdilerde Üyesi, Zahit Akman ile Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, aynı kanalın Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi, İsmail Karahan ve Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik ile Finans Müdürü Erdoğan Kara’nın tutuklanmasını sağladılar.
Yetmedi
Deniz Feneri'nde tutuklama getiren 136 somut delil bulup, Zahit Akman ,Zekeriya kahraman gibi alın teri(!)   kazandıkları paralarla kurdukları şirketlere el kodular…
Olur şey mi yani,
Dünya’nın güçlü en, güçlü 5 nci Müslüman’ı, Recep Bey’in yine, dünya’nın en güçlü,23 üçüncü Müslüman’ı, Abdullah Gül’ün güvenlerine mazhar olup, RTÜK başkanlığına getirilen, Zahit Akman ve yoldaşlarına, karşı böylesine husumet(!) beslemek neyin nesi?
Yok, yok bu üç savcı, kafayı yemiş olmalılar!
Bakın bular, “örgüt” dediler…
Yeni savcılar ”Örgüt, mörgüt “yok dediler…
Ayrıca,
Böylesi, Müslüman bir kadro’nun, aralarına, alıp, yüksek yüksek makamlara getirdikleri insanları  ”Kul hakkı yiyenleri, ya da hayırseverlerden, topladıkları, Avroları boğazların geçirdiklerini,”iddia etmek” gerçekten af edilir şey değil!
İdamlık canım bu savcılar…
Anaları bu savcıları” kadir gecesi” doğurmuş olmalı ki,”Berat ettiler!
Suçları, idam!
Hazır Recep Bey” idam” demişken…
Asın gitsin bu savcıları!
Hak, hukuk, kanunlar…
O da neyin nesi?
Recep ‘Bey’in “sözünün,”yanında lafı mı olur, hakkın, Hukuk’un, kanunların!