Aldatılan bir kadının ihbarıyla patlak veren Deniz Feneri vurgununda ilginç ilişkiler ağı. Türkiye’ye aktarılan milyonlarca euronun adresi olarak gösterilen Mustafa Çelik ve Zekeriya Karaman geçmişte halen İçişleri Bakanlığı görevini yürüten Beşir Atalay ve RTÜK Başkanı Zahid Akman ile aynı şirkette yönetim kurulu üyeliği görevini üstleniyordu.
YOLLAR KESİŞTİ
Deniz Feneri yolsuzluğunda, bu organizasyonu Türkiye’den yönetmekle suçlanan Kanal 7 ortaklarından Karaman ve Çelik ile RTÜK Başkanı Akman İstanbul Ticaret Odası kayıtlarına göre 5 Ocak 1999 günü kurulan (411677 sicil numaralı) Nehir Medya Yayıncılık A.Ş.’de yönetim kurulu üyesi olarak yer aldı.
BAKAN’IN ADIMI MERAK KONUSU
Bu üç isimle birlikte aynı şirkette yöneticilik yapan bir başka isim ise halen İçişleri Bakanlığı görevini yürüten Beşir Atalay. Atalay, Kırıkkale Üniversitesi rektörlüğünden alındıktan sonra şirket yönetimine girdi. Atalay ile birlikte Fehmi Koru, Mehmet Kaplan gibi isimler de Nehir Medya’nın yöneticilerindendi. Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği’nin yöneticilerinden Harun Kapıyoldaş’ın da adı Alman savcının iddianamesinde geçti. Bu derneği denetlemekse İçişleri’nin görevleri arasında Şimdi merak konusu olan Bakan Atalay’ın soruşturma başlatıp başlatmayacağı.
KAYITLARDA NE VARSA O’
Nehir Medya’nın telefonla ulaştığımız genel müdürü Tayfun Esen, şirketin eskiden beri genel müdürlerle idare edildiğini söyledi. Beşir Atalay ile Mustafa Çelik, Zekeriya Karaman ve Zahid Akman’ın hangi dönemde yöneticilik yaptığını bilemediğini söyleyen Esen şirketin ortaklarına ilişkin “Ticaret Odası kayıtlarında ne yer alıyorsa odur” dedi.
Cengiz ERDİNÇ
--------------------------------------------------------------------------------
FİRMANIN CEO’SU HAPİSTE
ŞİRKETİN şu anda Yönetim Kurulu Başkanı olan Dursun Uyar ise Yimpaş Yolsuzluğu nedeniyle 2 yıllık hapis cezasını tamamlamak için geçen yıl cezaevine kondu. Şirketin şu anki başkan yardımcısı ve genel müdürü olan Ahmet Hüküm Kanal 7 yöneticilerinden ve Mustafa Çelik’in kayınbiraderi. Nehir Medya’nın bir başka yönetim kurulu üyesi olan Halit Ziya Erenay ise Aytaç Et şirketinin genel müdürlüğü görevini yürütüyor.
KARAMAN GİZLİ BAŞKAN
İDDİANAMEYE göre Zekeriya Karaman, Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği’nin gizli başkanı: “Türkiye’ye gönderilen para ‘Deniz Feneri Derneği’nin gayrı resmi başkanı’ Zekeriya Karaman’a teslim edildi. Almanya Deniz Feneri’ne borç kaydedilerek, yeniden Almanya’ya gönderildi ve şirketler kuruldu.”
--------------------------------------------------------------------------------
ŞİRKET YÖNETİMİNDE KİMLER VARDI?
Nehir Medya Yönetim Kurulu
İSMAİL GÖKDOĞAN Yönetim Kurulu Üyesi
İSMET EKİNCİ Yönetim Kurulu Üyesi
AHMET HÜKÜM Başkan Yardımcısı Genel
Müdür (Mustafa Çelik’in kayınbiraderi)
DURSUN UYAR Yönetim Kurulu Başkanı (YİMPAŞ Yönetim Kurulu Başkanı)
HALİT ZİYA ERENAY Yönetim Kurulu Üyesi (AYTAÇ’ın Genel Müdürü)
ESKİ YÖNETİM KURULU ÜYELERİ
BEŞİR ATALAY (İçişleri Bakanı)
FEHMİ KORU (Gazeteci yazar)
VELİ KORKMAZ (Kırıkkale Belediye Başkanı)
MEHMET KAPLAN (Yazar)
MUSTAFA GÜLEÇ
SÜLEYMAN KARABABA (Yazar)
MUSTAFA ÇELİK (Kanal 7 YK ÜYESİ)
ZEKERİYA KARAMAN (Kanal 7 YKB)
AYKUT ZAHİD AKMAN (RTÜK Başkanı)
--------------------------------------------------------------------------------
MİT için mi çalıştı?
ALMANYA’NIN en büyük yolsuzluk davası olan ‘Deniz Feneri Davası’nın başlamasına neden olan ‘aldatılan sevgili’, Mehmet Gürhan’ın MİT’le anlaştığını iddia ediyor. Elde edilen paranın yüzde 40’nın yardım için kullanıldığı, geri kalanının cebe atıldığının belirtildiği iddianameden bazı bölümler şöyle:
PARA TÜRK ŞİRKETLERE
Mehmet Gürhan, Firdevsi Ermiş ve Mehmet Taşkan 2002 ile 2007 yılları arasında Deniz Feneri eV adına Avrupa’da toplanan 41.4 milyon Euro’nun 18 milyon Euro’sunu hesaplarına geçirip Euro 7 gibi Kanal 7’nin uzantısı olan şirketlere aktardı. Para trafiğinde oklar Beyaz Holding, Yeni Dünya A.Ş., gibi aynı kişilerin kontrolündeki şirketlere çıkıyor. Tanıklara göre organizasyonun tepesinde bulunan Mehmet Gürhan’ı, Türkiye’den Zekeriya Karaman ve Mustafa Çelik yönlendiriyordu.
SEVGİLİDEN İLGİNÇ SUÇLAMA
Gürhan’ın kendisini aldattığını düşünen sevgilisinin 2002’de gönderdiği mektupta önemli iddialara da yer veriliyor. Buna göre Türk vatandaşlığından çıkıp, Alman vatandaşı olan ve yine Türk vatandaşlığına dönen Gürhan 2002 yılında Burdur’da askerlik hizmetini yaparken Milli İstihbarat Teşkilatı için çalışmayı kabul etti. Ancak Gürhan ajanlığını kullanarak tanıdıklarını ve iş arkadaşlarını polise ve Interpol’e şikayet etti.
9 BİN EURO DANIŞMANLIK ÜCRETİ
Zekeriya Karaman Kanal 7’nin Avrupa temsilcisi Mehmet Gürhan’a maaşının yanı sıra ayda 9 bin Euro danışmanlık ücreti verilmesini onaylıyor.
İDDİANAMEDEN MUHTAR ÇIKTI
Dolandırıcılığa Eminönü Süleymaniye Mahallesi Muhtarı da karıştı. Olmayan gıdalar sahte faturalarla alınarak yardım yapılmış gibi gösterildi. Bu fatura ve makbuzlar bir muhtar tarafından kaşe basılarak onaylandı.
AKMAN’DAN SONRA GÜRHAN
“Bu şirketin (Almanya Euro 7) daha önce genel müdürlüğünü Akman yapıyormuş. Para, şirketlerin hesabına ‘ana sermaye’ olarak yatırılıyormuş. Gayri resmi muhasebede Deniz Feneri’ne borç olarak geçmiş, hiçbir zaman ödenmemiş. Gayri resmi muhasebede borçların karşılığı olarak, Weiss şirketine ait bir binanın dernek adına geçirildiği kaydedilmişti. 2003’te Weiss şirketinin sermayesi artırılmış ve bu parayı ödeyen şahıslar olarak da, Karaman, Zahid Akman ve Gürhan gösterilmişlerdi.”
--------------------------------------------------------------------------------
Akman’ın koltuğu tartışılıyor
ALMANYA’DA yaşanan Deniz Fener’i vurgununda çarpıcı gelişme. Adı iddianamede geçen RTÜK Başkanı Zahid Akman’ın yasa gereği görevinden çekilmesi tartışması ortaya çıktı. Alman savcının iddianamesine göre gelişmelerin kronolojik seyri şöyle:
AKMAN HİSSEDAR: Avrupa’da Europan Consuting & Marketing GmbH isimli bir şirket kuruldu. Şirketin adı 2003’te “Yeni Şafak Europan GmbH” olarak değişti. RTÜK Başkanı Akman 26.03. 2003 ile 02.06.2003 tarihleri arasında 80 bin Euro ile hissedar olarak görülüyor.
4 YIL GENEL MÜDÜR: Akman 28.03.2003 - 24.08.2006 tarihleri arasında dört yıl aynı şirketin genel müdürlüğü görevini yapmış. 13 Temmuz 2005’te önce RTÜK üyesi, ardından başkanı seçilen Akman buna
göre bir yıl kadar hem RTÜK Başkanlığı hem de şirket genel müdürlüğü görevini birlikte yürüttü.
YASA ‘OLAMAZ’ DİYOR: 3984 sayılı RTÜK Kanunu’nun 9. maddesi, seçilen üyelerin, böyle bir görev üstlenmesini yasaklıyor. Aykırılık durumunu ise ‘çekilmiş sayılırlar’ diye hükme bağlıyor. RTÜK’ün CHP’li üyelerinin konuyu RTÜK’e taşıması bekleniyor.
A. Rezzak ORAL
--------------------------------------------------------------------------------
Hükümet niye telaş içinde
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ‘Deniz Feneri’ vurgununu değerlendirdi. Alman savcının hazırladığı iddianamede, bir sanığın ‘Mehmet Gürhan’a Türk Başbakanı’na götürmesi için para verdim’ sözlerinin yer aldığını belirten Baykal “Bu, çok önemli dayanak noktasıdır. Bizim yargı makamlarının dosyayı derhal ele alıp kendi içimizde araştırması gerekir. Başbakan’a bu paralar intikal etmiş midir etmemiş midir? Vermiş olsa da vermemiş olsa da Başbakan’ın çevresindeki bir takım insanların Başbakan’a vermek üzere orada para toplandığını kabul etmiş olması olağanüstü önemlidir” dedi. Baykal iddianamede “Türk hükümeti tarafından, devam eden tutukluluğa mani olunması için baskı yapıldığının’’ yer aldığını belirterek “Anlaşılıyor ki Türk hükümeti bu işle yakından ilgili” dedi. Hükümeti eleştiren Baykal, ‘’Ortada bir yolsuzluk var, bırakın incelesinler. Sana ne? Sen niye telaş içindesin? ‘Aman aman’ diye niye müdahale ediyorsun? Bu müdahalenin altında ne yatıyor? Bir siyasi dayanışma, ortaklık mı söz konusu?’’ görüşünü dile getirdi. Baykal konuyu TBMM gündemine getireceklerini de kaydetti.
--------------------------------------------------------------------------------
Erdoğan, ne kadar para aldı
CHP MYK Üyesi ve Türk-Alman Dostluk Federasyonu
Başkanı Ali Kılıç da Başbakan Erdoğan’a seslenerek, “Deniz Feneri’nden ne kadar para aldın” diye sordu. Yazılı bir açıklama yapan Kılıç, şu tespitleri sıraladı “Dava iddianamesi skandallarla dolu. İddianameye göre Deniz Feneri Derneği yöneticilerinden Mehmet Gürhan ve Firdevsi Ermiş, Başbakan Erdoğan’a para verdiklerini kabul etmişler. Öte yandan iddianameyi hazırlayan savcı, soruşturma sürecinde Türkiye’nin kendilerine siyasi baskı yaptığını belirtmiş. YİMPAŞ, Kanal 7, Deniz Feneri’nin çarpık para transferi söz konusu. Örümcek ağına dönüşen para transferinde Başbakan Erdoğan’a da para verildiği belirtiliyor.” İddianamede Euro 7 yöneticisi Mehmet Gürhan’ın Başbakan Erdoğan’a para teslim ettiğinin belirtildiğini ifade eden Kılıç, Erdoğan’a şu soruları yöneltti:
1-Sayın Başbakan Deniz Feneri yöneticilerinden
para aldınız mı?
2-Aldıysanız miktarı ne kadar?
3-Almanya’da devam etmekte olan Deniz Feneri
davasında hükümet baskı yaptı mı?
4- Tutukluların serbest bırakılmasını istediğiniz iddia ediliyor. Bu doğru mu?”
--------------------------------------------------------------------------------
Savcılara baskı yapan bakan kim?
CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol da Başbakan Erdoğan’a yönelik önergede, şu soruların yanıtlarını istedi:
Alman savcının soruşturmaya etki yaptığı ve tutukluların serbest bırakılmasına yönelik girişimde bulunduğunu iddia ettiği bakanlar kim ya da kimlerdir?
Bu bakanlar bilginiz dâhilinde mi Almanya’daki soruşturmaya müdahalede bulunmuşlardır?
Türkiye’nin itibarını zedeleyen, bu bakanları azletmeyi düşünüyor musunuz?
Alman savcının hazırladığı iddianamede yer alan şüphelileri tanıyor musunuz? Almanya’daki siyasi faaliyetlerinizde geçmişte bu kişilerle işbirliği yaptınız mı?
İddianamede 40 milyon Euro’dan fazla bağış parasının 14 milyon Euro’sunun kuryelik yapan kişilerle Türkiye’ye aktarıldığı belirtilmektedir.
MASAK harekete geçirilmiş midir?
Türkiye ayağındaki Deniz Feneri Derneği’ne ilişkin bugüne kadar hangi kamu birimleri harekete geçirilmiştir?
Türkiye ayağındaki Deniz Feneri Derneği’ne ilişkin bugüne kadar hangi kamu birimleri harekete geçirilmiştir? Ha ha ha kendi bindikleri dali kesecek kadar saf mi bunlar.?
Bu bizim Avrupali Türk kardeslerimizie yapilan suistimaller kacincisi böyle yahu Anavatandan hizmet olarak GURBETCILERE reva görülen ÜC KAGITCILIK,SAHTEKARLIK baska sunacaklari bir seyleri yokmu ??? Bu olayda halkin parasini cebine aktaranlar insanlari ve kurumlari kandira bilirler belki ama ALLAH görüyor ve biliyor kimsenin yanina kalmaz ZULÜM diyom. Allah sahtekarlarin belasin versi....
Bunlar soruşturma falan açnmaz.Gariban halka kendilerini dindar tanıtıp işi götürmektedirler.Bugün büyük götüren insanların tamamı önemli yerdedir.Soruşturma açılsa .. de bir kişi kalmaz.soyup soğana çeviriyorlar.Göstermelik üçbeş yardım.Ama bu insanların mal varlığını araştırın dudağınız uçuklar.....
Biz inandik verdik. EGER onlada birazcik inaniyorlarsa (sanmiyorum )bu cikanlar dogruysa ki dogru olduguna inaniyorum ALLAH yedirmesin zehir zikim olsun. haramin ne oldugunu bilirler herhalde haram olsun.
Al sana ERGENEKON davasını geri plana atabilecek bir olay. ÜLKEMİN NAMUSLU SAVCILARI ŞU İŞE BİR EL ATIN.
Dini rantı paraya çevirmenin dayanılmaz hafifliği ile ilk kez Süleyman Mercümek ve Bekir Darçın olayında tanıştı Türk toplumu. Kapatılan Refah Partisinde milletvekilliği yapmış olan bu hacıyatmaz politikacı, Bosnalı Müslümanlara yardım adıyla topladığı paraları iç etmekle yargılanmıştı. TBMM'deki uzun tartışmalarda, toplanan paraların neden amaç dışı Refah Partisi yurtdışı oluşumlarına aktarıldığı sorulduğunda, Şimdiki Cumhurbaşkanımızın "ABDULLAH GÜL (Kayseri) - Siz, kurtuluş savaşlarının nasıl olduğunu bilmiyorsunuz." sözü tutanaklara geçmiştir. Türk Milletinin bilgisi dışında hangi kurtuluş savaşı finanse ediliyordu? Arkasından ağababaları ve üniversite hocası kimliğide olan hocalarının evrakta sahtecilikle partisine verilen hazine yardımını, iç ettiğine şahit olduk. Adalet bu kez işi zaman aşımına bırakmadı ve ve hoca suçlu bulunup hapisle cezalandırıldı. Ancak talebeleri; önce hocaya özel infaz yasası ile cezasını evinde koltuğunda oturarak çekmesini, arkasından da tamamen affedilmesini sağladılar. Bu şekilde ilerde torunlarına anlatacak güzel bir vurgun hikayesinin ortağı oldular. Bu yargılama sürecinde her yıl hacılarımızdan, partilerine aktarılan fonlar da ortaya çıkmıştı. Sözün kısası "Bu bir kurtuluş savaşıydı." Deniz Feneri olayıyla ilgili ilk arıza Almanya'da ortaya çıktı. Orada yargının, kusursuz işleyeceğinden emin olabilirsiniz. Fakat orada yargılanan kuruluş ve kişilerin Türkiye'deki organik uzantılarının üzerine gidilmesini beklemek şu sıra hayal ötesidir. Şu anda devletimizin önemli görevlileri kazara Almanya'ya gitmeleri halinde gözaltına bile alınabilecek kadar işin içinde görünüyorlar. Türkiye'den Alman savcılara baskı yapma yollarını denediği iddia ediliyor. Yakında ergenekon romanına yeni bir cilt daha ekleyip, Müslümanlığı kimseye bırakmayanların, Almanya'dan buharlaştırtıkları 41,6 milyon Euro vurgununun da Ergenekon tarafından gerçekleştirilip, bulunan el bombası ve silahlara harcandığı iddia edilebilir. Yoksa haramdan, günahtan korkan dindar insanlarımızın böyle bir tezgah düşünmeleri mümkün mü?
suclu alanda deyil VERENDE EY AVRUPALI TÜRKLER BU KACINCI DÜSENBAZLIK BU KACINCI DINI ALET EDEREK INSANLARI KANDIRMAK ARTIK BUTÜR TESKILATLARDAN USAK DURUN MILLI GÖRÜS SÜLEYMANCILAR VEDE DIYERLARINDE NE ISINIZ VAR TÜRKIYE CUMHURIYETININ TANIDIYI TEK TESKILAT DIYANETTIR ERBAKANIN VEYA BASKALARININ CIKAR ICIN KURDUYU TESKILATLARDA NE ISINIZ VAR ALLAH AKIL FIKIR VERSIN