DEP davasında karar 21 Nisan'da

Kapatılan DEP'in eski milletvekilleri Leyla Zana, Orhan Doğan, Hatip Dicle ve Selim Sazak'ın yargılandığı dava karara kaldı.

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde avukatların esas hakkındaki savunmalarını dinleyen mahkeme karar için dosyanın geniş kapsamlı incelenmesi amacıyla kendisine süre verdi. İnfazın durdurulması istemini bu duruşmada da reddeden Mahkeme duruşmayı 21 Nisan'a bıraktı.

 21 Nisan'da yapılacak olan karar duruşmasında son sözlerini söylemeleri için sanıklara tebligat yapılmasına da karar veren mahkeme, sanıkların gelmemeleri halinde gıyaplarında karar verileceğini de açıkladı.

Davanın sabahki bölümünde sanık avukatı Yusuf Alataş esas hakkındaki savunmasını yaptı. Alataş, Anayasa Mahkemesi'nin DEP'i kapatması, müvekkillerinin milletvekilliğinin düşürülmesi ve uzun yargılamadan dolayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Tükiye'yi tazminata mahkum ettiğini hatırlatarak, "Türkiye'nin para ödemesinin yanı sıra hukuki alanda dış ülkelere karşı vitrini zarar gördü" dedi.

AİHM'in verdiği kararın tekrar yargılanma nedeni sayılmasını içeren AB'ye uyum paketinin çıkarılmasının ardından müvekkillerinin bir sene önce yeniden yargılandığını belirten Alataş, "Türkiye bazı uygulamalarıyla AİHM kararlarını dikkate almış olduğunu göstermiş oldu. Askeri yargıcın DGM yapısından çıkarılması özgürlüklerin geliştirilmesi sağlandı, ölüm cezası kaldırıldı. Ancak müvekkilerimin yeniden yargılanması adil bir şekilde yapılmadı" diye konuştu.

Mahkeme heyetinin tavrını da eleştiren Alataş, mahkeme heyetinin tarafsız olmadığını savundu. Alataş, "Mahkeme herşeyi ben bilirim diyor. Biz sayın mahkeme heyetinden yeniden yargılama başladığında 'ben yokum' demesini beklerdik. Eğer bunu yapsaydı hiç kimse birşey demezdi. 10 yıl sonra da gelinin nokta aynı" dedi.

Alataş'ın bu sözleri üzerine tepki gösteren mahkeme başkanı Orhan Karadeniz, Avukat Alataş'ı uyararak, "Avukat bey mahkemelere karşı saygılı davranın" dedi.

Türkiye'de savunmaya üvey evlat muamelesi yapıldığını belirten Alataş, yargılamaya savunmanın dahil edilmediğini öne sürdü. Yeniden yargılama sürecinde mahkemenin tümüyle tarafsızlığını kaybettiğini savunan Alataş, "Adil, hukuka uygun bir yargılama yapılmadığı kanaatindeyiz. Öyle ki, bu yargılama bir önceki yargılamanın adil olmadığı gerekçesiyle tekrar yapılıyor. Bu konuda hassas olmamız gerekiyor. AİHM'nin verdiği kararların ortada olmasına rağmen ne yazık ki yapılan uygulamalar bunun böyle olmadığını gösteriyor" dedi. Mahkemenin iddia makamına ve savunma makamına eşit olması gerekirken bu dengeyi sağlayamadığını belirten Alataş şunları söyledi:

"1994 yılında siyasi kaygılarla müvekkillerim hakkında bir karar verilmiştir. Biz 10 yıl sonra yeniden yargılanma sürecinde siyasi kaygılardan uzak, daha teknik hukuk normlarında bir yargılamanın yapılacağını düşünüyorduk ama bunu göremedik. Siyasilerin bazı açıklamalarıyla yeniden yargılama da siyasi alana çekildi. 1994 yılına benzer bir yargılama sürdürüldü".

Müvekkillerinin, adil yargılanmadıklarını düşündüklerinden dolayı duruşmalara katılmadıklarını kaydeden Alataş, "Müvekkillerimin burada olmaması yargılamayı sakatlayan bir durum. Benim müvekkillerim 10 yılı aşkın ceza evinde bulunuyor. Adalet Bakanı kalktı dedi ki 'onlar ceza evinden çıkmak istemiyor', böyle bir şey olmaz. Yargının bağımsızlığını savunan bir kurumun başkanı bunu söyleyemez. Savunma gerçekten sakatlanmıştır, yargı gerçekten sakatlanmıştır. Hiçkimse sanığın savunma hakkını kısıtlamamalıdır" dedi. Müvekkillerinin cezasının bitmesine 1 yıl kaldığını hatırlatan Alataş, "Müvekkillerim serbest bırakılsalardı ne kaybedilirdi. Türkiye bundan birşey kaybetmeyecekti ama bu olmadı" dedi. Mahkeme öğleden sonra devam edecek.
Leyla Zana, nobel barış ödüllü hukukçu Şirin Ebadi ile Fransa eski Cumhurbaşkanı Mitterrand'ın karısı ve Özgürlükler Vakfı Başkanı olan Danielle Mitterrand'a birer mektup gönderdi. Zana gönderdiği mektupta, kendilerinden mektup aldığı için teşekkür ettiğini belirtti. Zana, cezaevinde 10. yılını doldurduğunu belirten mektupta şunları söyledi:

 "Dava sonuçlanmak üzere. Belki de mektubum sizlere ulaştığında eski karar onanmış olacaktır. Hükümet davayı uluslararası ilişkilerde bir koz olarak kullanıyor ve yargı da bu kirli siyasetin bir aracı kurumu haline getiriliyordu. Bu gidişe hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı ve siyasete saygınlık kazandırmak adına dur demek gerekiyordu. Bu nedenle savunma yapmaksızın yargılamadan çekilmenin yargıyı siyasetle yüz yüze bırakmanın zorunlu olduğunu düşündük. Çünkü bu davanın özünde sizlerin de bildiği gibi Kürt sorunu ve hükümetin bu soruna ilişkin belirlediği 'ne savaş ne de barış' olarak formüle edebileceğimiz çürütmeyi hedefeleyen politikaları var".

Mektubunda AB ve Kophenag kriterlerine uyum bağlamında çıkarılan reform yasalarının aylardır uygulamaya geçirilmediğinden bahseden Zana, "Ve yine bu nedenledir ki, savaş yıllarının olağanüstü koşullarında binlerce tutuklu ve hükümlünün, gönüllü ya da zorunlu sürgün olarak yurt dışına çıkan binlerce silahlı Kürt gencinin siyasal ve sosyal hayata demokratik katılımını sağlayacak kapsamlı ve kucaklayıcı yasal düzenlemeler yapılmamaktadır. Özellikle dostlarımızın soruna bu kapsamda katkı sunmaları ve Türkiye'de değişim ve barıştan yana olan dinamiklere güç ve destek vermeleri daha anlamlı olur, diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Mektubunda Suriye'de yaşanan olaylara da değinen Zana şunları belirtti:

"Kürtlerin 21. yüzyılda değişim ve dönüşümün lokomotifi olacağını göstermektedir. Suriye ve İran hükümetlerinin Kürt halkının bu değişim, istem ve arayışlarını dikkate alarak Kürtleri yaşadıkları ülkelerin eşit ve özgür yurttaş statüsüne taşımaları, kimlik, kültür ve siyasete katılım haklarını tanımaları, hem o ülkeleri dış müdahalelere kapatacak hem de Orta Doğu ve dünya barışına katkılar sunmuş olacaktır".

Öte yandan, AP Karma Komisyonu Eş Başkanı Joost Lagendijk, sabahki oturuma ilişkin yaptığı açıklamada, Avukat Alataş'ın yaptığı savunmasında yargılamanın adil olmadığına inandığını söyledi. Davayla ilgili iyimser olduğunu belirten Lagendijk, duruşmaya ilişkin detaylı açıklamayı duruşma bitiminde yapacağını söyledi.