IMF Avrupa Bölümü Direktörü Michael Deppler, IMF olarak, şu ana kadar, sadece mali ve teknik değil, duygusal olarak da Türkiye’ye yatırım yaptıklarını söyledi.

Deppler, 8. Gözden Geçirme ve 4. Madde Konsültasyon çalışmaları çerçevesinde görüşmelerini tamamlaması nedeniyle, IMF’nin Ankara Temsilciliği’nde bir grup gazetecinin katılımıyla basın toplantısı düzenledi.

4. Madde konsültasyon çalışmalarıyla, Türkiye ekonomisinin, geçen 18-24 aya göre geldiği nokta ile orta ve uzun vadeli perspektiflerini ele aldıklarını belirten Deppler, Türkiye’nin bugün, 18-24 ay öncesine göre, enflasyon, ekonomik büyüme, piyasaların güveni ve beklentilerin güçlenmesi açısından çok daha iyi bir noktada olduğunu bildirdi.

Deppler, bir soru üzerine, IMF’nin, Türkiye’ye "duygusal yatırım" da yaptığını vurgulayarak, duygusal yatırımın, IMF Birinci Başkan Yardımcısı Anne Krueger’in, 1980’den bu yana Türkiye ile ilişkide bulunması ve kendisinin de 1994’ten bu yana yakın bir şekilde ilgilenmesiyle oluşan "şefkat ilişkileri" sonucunda ortaya çıktığını kaydetti.

Türkiye’deki ekonomik göstergeler ve piyasa beklentisinin çok olumlu gitmesi nedeniyle, "her şey fazlasıyla iyiye mi gidiyor" düşüncesiyle kaygıya kapıldıklarını vurgulayan Deppler, bu gelişmenin ardından, cari işlemler açığı ile karşılaştıklarını belirtti.

Türkiye’nin, yüzde 6.5 oranındaki faiz dışı fazla, Merkez Bankası’nın enflasyon indirme çabası ile vergi ve bankacılık alanında yapısal reform uygulamaları gibi başarılı sonuçlarının bulunduğuna dikkati çeken Deppler, son dönemdeki cari işlemler açığı kaygısının da Hükümetin, vergi önlemleriyle tüketimi biraz yavaşlatma ve piyasaları toparlayıcı diğer önlemleriyle azaldığını ifade etti.

Deppler, Türkiye’nin önündeki en önemli ve zorlu konulardan biri olan ve Türkiye ekonomisinin kırılganlığını oluşturan yüksek kamu borcunun azaltılması gerektiğini belirtirken, Hükümet yetkililerinin, borcun azaltılması konusunda kararlı olduğuna işaret etti.

Türkiye’nin, AB’ye aday diğer ülkelerin iki katı düzeyinde bir borca sahip olduğunu anlatan Deppler, yüksek borcun ekonominin en kırılgan noktalarından birisi olmaya devam ettiğini bildirdi.

Reel faizlerin halen yüksek olduğuna ve bunun aşağıya çekilmesi gerektiğine dikkati çeken Deppler, yüksek faiz oranının, yatırımlar, dolayısıyla büyüme önünde de bir engel olduğunu anlattı.