19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Dersim belgelerini açıkladı

Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda Başbakanlık'ın Dersim olayları ile ilgili arşivini açıkladı, 'Başbakan özür dilesin' diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na sert sözlerle yüklendi. Erdoğan, ''Eğer devlet adına özür dilemek gerekiyorsa ve böyle bir literatür varsa ben özür dilerim ve diliyorum'' dedi.

İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları:

Ben bu kürsüden ve diğer her yerde yapıcı eleştiriden çekinmediğimizi, dikkate alarak politika ürettiğimizi defalarca ifade ettim. 12 Haziran seçimlerinin ardından yine bu salonda, kibirin gururun tepeden bakmanın bizim nefsimizde ve partimizde kendisine yer bulamayacağını belirttim.
Biz bir sokak hareketi değiliz. Biz ne yapılması gerekiyorsa bunun yerinin demokrasilerde parlamento olduğunu bilerek yola çıktık.
İşte CHP. Tek partili dönemi koyun bir kenara, ondan sonra benim halkım hiçbir zaman tek parti iktidarı verdi mi? Niye vermedi? Çünkü halkımın değer yargılarıyla bunların değer yargıları uymuyor, uyuşmuyor. 

KILIÇDAROĞLU DAHA ÇOK BEKLERSİN

Şimdi çıkmış diyor ki 'Ben Başbakan olacağım.' Daha çok beklersin. İcraatlarımızla başarılı bir iktidar olduk, politikalarımızla başarılıyız. Biz başarısını kendi kendine değerlendiren bir parti de değiliz. Başarımızı ve başarısızlığımızı milletin önüne konulan sandıktan çıkan sonuca göre muhasebemizi yapıyoruz.
Muhalefet şöyle demiş, böyle demiş kafanızı takmayın. Her zaman da cevap vermeye gerek yok. Biz işimize bakalım. Bizim daha yapacak çok işimiz var. Ve bunların dilinden çıkan ifadelere aynı dille cevap da vermeyin. 

KILIÇDAROĞLU MÜREKKEP YALAMAMIŞ BİR TİP

Zaman zaman, adeta ağızlarından salyalar akıyor. Bizim edebimizde, terbiyemizde, yetişme tarzımızda bunların hiçbiri yok. İşte ana muhalefetin başkanının dün yaptığı konuşmalarda, sokaktan geçen, hiç yetişmemiş, adeta mürekkep yalamamış bir tip ve konuşmalar böyle.
Ben bugün ona aynı dille cevap vermem, vermeyeceğim. 

DOKUNULMAZ KONULARA DOKUNDUK

Biz cumhuriyet tarihimizin rekorlarını kırmış bir partiyiz. Biz bu ülkenin siyasetine demokrasisine hak ve özgürlüklerine musallat olan her bela karşısında biz 9 yıl boyunca dimdik durduk. Nice dokunulmaz konu vardı. Biz hepsine dokunduk. Konuşulmayanların, yazılmayanların yazılmasını sağladık.
Yapıcı eleştirilere her zaman açığız. Ama bunun baskı kampanya şeklinde bize zorla dayatılmasına asla müsaade etmeyiz. Bizim rehberimiz bizzat millettir. Biz her politikada millet ne der sorusunu kendimize sorarız. Son dönemdeki bazı yargı kararlarından dolayı bize bel altından vurmaya çalışanlar, neye hizmet ettiklerinin farkına varsınlar. 

PARTİSİNİN GEÇMİŞİNE BAKSIN

Silivri’yi toplama kampı olarak gösteren sayın genel başkan kendi partisinin geçmişine baksın. Geçmişte bu ülkenin evlatlarının nasıl toplama kamplarına getirildiklerini bu millet çok iyi biliyor. Bunları ben dedemden de babamdan da dinledim. Adeta tavuk kümeslerinde nasıl saklandıklarını anlattılar.  

KCK OPERASYONLARINI DESTEKLİYORUM

KCK operasyonlarını bir başbakan olarak ben bugüne kadar aynen destekledim ve destekliyorum. Zira milli birliğimiz, beraberliğimiz ve kardeşliğimiz için yapılan operasyonda işte bakın bir çok şeyler dökülüyorlar etrafa. Nelerin nereden taşındıkları ortada. Adam kendisinin yapması gereken hukuk mücadelesini yürütmüyor, örgüt elemanı olarak bu ülkenin beraberliğini bozmanın gayreti içinde olmuşlar. Buna illegal bir yapılanmaya, kalkıp da bir hukuk devletinin müsaade etmesi düşünülebilir mi? 

KCK OPERASYONLARIYLA İLGİLİ MHP DE KONUŞSAYDI KEŞKE

Ben beklerdim ki KCK operasyonlarıyla ilgili ana muhalefet de MHP de konuşsun. Bu konuyla ilgili olarak bizim bütün güvenlik güçlerimiz manen bir destek bekliyorlar. Beklerdim ki medyada bu desteği versin. Ama bazıları hala farklı havalarda dolaşıyorlar. Varsın dolaşsınlar. Biz inandığımız yolda yürüyeceğiz.  

RET POLİTİKALARINI ÇÖZDÜK

Hiçbir ismi, hiçbir korkuyu, tarihi hiçbir olayı bir istismar aracı olarak kullanmaya asla tenezzül etmedik.
Faili meçhullerle yüzleşmeden demokrasinin inşa edilemeyeceğini biliyorduk. Ve bunlarla yüzleştik, devam ediyoruz. Siyasi vesayetle yüzleşmeden muasır medeniyetler seviyesine ulaşılamayacağını biliyorduk. Ret ve inkar politikalarıyla yüzleşmeden Kürt meselesinin çözülemeyeceğini biliyorduk. Onun için ret politikalarını biz çözdük, biz ortadan kaldırdık. Bu iktidarın anlayışında ne ret politikası, ne inkar ne de asimilasyon politikası vardır. Bunların hiçbiri yok.
Biz her şeyle yüzleştik. Çözüm için de cesur adımlar attık. Kendi tarihiyle yüzleşemeyenler, cesareti gösteremeyenler bir gelecek inşa edemez. Prangalarından ağırlıklarından kurtulmayanlar gelecek adına proje üretemezler. Kendisini eleştirmeyenler kendi tarihini sorgulamayanlar başkalarını eleştiremezler.

TARİHİ BİR ACININ KÜLLERİNİ KALDIRDI

2009 yılında TBMM Genel Kurulu’nda demokratik açılım görüşmelerinde konuşan, o zamanın CHP Genel Başkan Yardımcısı, bizim anneler ağlamasın diye başlattığı projemizi eleştirirken, “Dersim isyanında analar ağlamadı mı” diyerek adeta tarihi bir acının küllerini kaldırdı. 

O YÜZDEN SANA 'ÇARKÇI KEMAL' DİYORLAR

Açıkçası yine o zamanın CHP’nin grup başkanvekili, kendisi de daha şimdi Tunceli’li olan, o zaman söylemiyordu. Sayın Kılıçdaroğlu önce bu acı sözler karşısında sessiz kaldı. Tepkiler büyüyünce 'gereğini yapsın' dedi. Ardından üçüncü bir çark daha yaparak, 'Dersim isyanında analar ağlamadı mı' diyen arkadaşına sahip çıktı. Sayın Kılıçdaroğlu sen busun. O yüzden sana çarkçı Kemal diyorlar. Bak ben demiyorum, millet diyorum. Gece başkasın, sabah başka. Çünkü kılavuzlarını iyi seçemedin.  

BU KİTAP YAKIN TARİHİMİZDEKİ BASKINI ANLATIYOR

Bizim Dersim’le, Dersim Katliamı’yla olan ilgimiz, yeni güncel ve siyasete yönelik bir ilgi asla ve asla değildir. Öyle kitaplar vardır ki hayatınızı değiştirir. Okuduğunuz bir satır, nefes alıp verdiğiniz sürece hafızanızdan çıkmaz.
Size burada öyle bir kitap göstermek istiyorum. Necip Fazıl Kısakürek’in “Son Devrin Din Mazlumları” ilk baskısı 1969’da yapılan bu kitap, yakın tarihimizdeki baskını anlatıyor. Karanlık sayfalarına bir kapı aralıyor. Bu kitap zaman zaman yasaklandı, toplatıldı. Kimler tarafından biliyor musunuz? CHP ortak yönetimleri tarafından. İşte benimde, benim neslimin de Dersim’le ilk tanışmamız bu eserle olmuştur.
Üstad Alevi dememiştir. Bakın burası çok önemli. Sayın Kılıçdaroğlu sen niye demiyorsun?  

KILIÇDAROĞLU SANA YAZIKLAR OLSUN

Milletvekili arkadaşım Metiner sizin aşiretinizden bahsetti. Söyle, niye söylemiyorsun? Burada üstad Kürt, Ermeni dememiştir. Necip Fazıl, Dersim ve Dersimlilieri din mazlumları sınıfına alarak insanı trajediyi bize aktarmıştır.
Bak ben bunu konuşuyorum, ama sen gelip beni Ermeni diasporasıyla aynı yere oturtmaya çalışıyorsun. Sana yazıklar olsun. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ı Ermeni diasporasıyla aynı yere oturtanın alnını karışlarım. 

BU RAPOR SADECE 100 ADET BASILMIŞ

Dersim’e yapılan operasyonlar bir isyanın bastırılması olarak zihinlerde meşrulaştırılmaya çalıştırılıyor. Ama ilk Meclis’te Dersim Mebusu olarak bizzat Atatürk tarafından davet edilen Diyap Ağa’dan kimse bahsetmiyor.
Seyit Rıza’nın 1915 olayları sırasında, işgalci ordularıyla savaştığından, din ve namusu için hizmet ettiği için vali tarafından şereflendirildiğinden kimse bahsetmiyor.
Bu rapor sadece 100 adet basılarak, gizli ve zat’a mahsus olarak belli yerlere gönderilmiş bir rapordur. Sayın Kılıçdaroğlu, belge ve arşivden bahsetti. Başbakanlığın arşivi açıktır. Sayın Kılıçdaroğlu görmek istiyorsan buyurursun görürsün incelersin. O şartlar içerisinde de bu konudaki bilgisizliğini giderirsin. 

RAPORDA DERSİM'E YAPILACAK HAREKATIN AYRINTILARI ANLATILIYOR

Ne var bu raporda? Sadece birkaç cümleyi aktarıyorum:
Sayfa 199. 1926 yılında mülkiye müfettişi Hamdi beyin raporuna atıf yapılıyor
Dersim hükümeti cumhuriye için bir çıbandır. Bu çıban üzerinde kati bir ameliye yapmak ve ihtimalatı selameti memleket namına farzı ayımdır diyor.
Ve 201. sayfasında. Dersim Türkiye için cehalet, maişet darlığı, dahili ve harici tesvilat ve Kürtlük temalüatı ile bulaşmış tehlikeli bir çıbandır. Kesin bir ameliyeye tabii tutulması lazımdır. Bunun için evvela silah toplamak ardından ıslahat yapmak icap eder.
Bu rapor eski raporları hatırlattıktan sonra kendi çözüm önerilerini ortaya koyuyor.
Dersim’e yapılacak harekatın ayrıntıları, göç ettirilecek aşiretlerin listesi anlatılıyor.  

KILIÇDAROĞLU HABERİN VAR MI BUNLARDAN

Belge 1: Yine 1935 yılında bir kanun çıkarılıyor. Adı Tunceli vilayetinin idaresi hakkında kanun. O zaman sadece Tunceli’yi kapsamıyor, şimdiki çevre illeri de kapsıyor.
Madde 1: Tunceli vilayetine kor komutan rütbesinde bir zat, vali ve bir kumandan olarak seçilir. Sonra bu vali ve kumandana yasada çok enteresan haklar tanınıyor. Mesela, gerek görürlerse aileleri bir yerden bir yere göç ettirebilir. Mesela idam hükümleri hemen infaz yapılır.
Sayın Kılıçdaroğlu haberin var mı bunlardan? 

DERSİM'DE BÜYÜK BİR DRAM YAŞANIYOR

Mesela ceza mahkemelerinde verilen kararların temyizine gerek yoktur. İşte bu kanunun ardından hazırlıklar yapılıyor. 1937-38-39 yıllarında Dersim’de maalesef büyük bir dram yaşanıyor. Havadan, karadan toplarla Dersim’de hareket eden her şey katlediliyor. 

O DÖNEMDE SADECE CHP VAR

Dersim olayları sırasında oralarda asker olan bir isim veriyorum. Muhsin Batur. Kim olduğunu biliyorsunuz değil mi?
O dönemde sadece CHP var. Şimdi CHP kendi geçmişini güya bunlardan kurtaracak onun için bana fatura kesmek istiyor. Özür dilesin diyor. Bütün bu işlerin valisi her şeyi sizsiniz. Bizim devlet olarak özür dilememize mani bir şey yok ama. Bu işin nedeni sizin zihniyetiniz, CHP zihniyeti. Buna eski defterleri karıştırmak denmez. 

MUHSİN BATUR ANILARINDA YAZIYOR

Dersim olayları sırasında asker olan Muhsin Batur anılarında aynen şöyle yazıyor:
“Günlerden bir gün emir geldi. Trenle Elazığ’a vardık. Oralardan da ilk durak Pertek olmak üzere harekete geçtim. Okuyucularımdan özür diliyorum ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum diyor.” 

İKİ MASUM ÇOCUK SÜNGÜLETİLEREK BABALARININ YANINA GÖNDERİLİYOR

Üstad Necip Fazıl, Dersim’deki facianın durumunu şöyle anlatıyor.
Babalarını arayan ve yanına gitmek istediklerini söyleyen iki masum çocuk, Hozat Kaymakam’ı tarafından süngületilerek babalarının yanına gönderiliyor. Alevler içinden fırlamak isteyen bir genç kalasla alevlerin içine itiliyor ve karşısında sigara içiliyor. İktidar CHP iktidarı, zihniyet CHP zihniyeti.
Üstad faciayı şu sözlerle anlatıyor. Mazgirt halkı doğranmakta, merhamet sahiplerinden biri çocukları alıp bir derenin kenarında saklamak istiyor. Fakat bu vaziyeti de haber alıyorlar. Çocukları da öldürme emri veriliyor ama bu görevi yerine getirecek biri bulunamıyor. Nihayet kara suratlı bir adam bulunuyor ve bir dere içinde titreşe titreşe bekleyen 20 masumun işi bitiriliyor. Murat suyunun kandan kıp kırmızı aktığını görenler olmuştur. 

'AYIPTIR, ZULÜMDÜR, CİNAYETTİR'

Seyit Rıza’nın hikayesi yürek burkucudur. Şöyle anlatılıyor:
“Son sözünü sordum. 40 liram var oğluma verirsiniz dedi. Bu sırada Fındık Hafız asılıyordu. Asarken iki kez ip koptu. Fındık Hafız’ın idamı bitti. Seyit Rıza’yı meydana çıkardık. Soğuktu etrafta kimseler yoktu. Ama Seyit Rıza meydan insan dolmuş gibi sessizliğe hitap etti. “Evladı kerbalayık. Bir hatayık. Ayıptır zulümdür, cinayettir” diyor. Sayısı bugün daha bilinmeyen binlerce insan katlediliyor. Yuvalar yıkılıyor.”
CHP’nin geçmişinde bunlar var. Bizim geçmişimizde bunlar yok. 

İŞTE DERSİM'E YAPILAN MÜDAHALENİN BİLANÇOSU

Belge 2. Burada belgeyi şimdi size göstereceğim. 8 Ağustos 1939 belgeli bir belge. Jandarma Komutanlığı’ndan başvekalet yüksek makamına gönderilmiş.
Dersim’e yapılan müdahalenin bilançosu veriliyor. Baskınların devam edileceği bildiriliyor. Ekte de bir cetvel var. Ölü diri teslim olanların rakamları. 1936-37-38-39’da toplam 13 bin 806 kişinin öldürüldüğü bu resmi belgede ifade ediliyor. Bakın deprem felaketinden bahsetmiyorum. Öldürülenlerden bahsediyorum. Belgenin altındaki imza çok ilginç Faik Öztrak dahiliye vekili, yani İçişleri Bakanı. 

ÖZÜR DİLİYORUM

Sayın Kılıçdaroğlu nereye kaçıyorsun? Bunlardan nasıl sıyrılacaksın. Ben mi özür dileyeceğim, sen mi dileyeceksin? Eğer devlet adına özür dilenecekse, böyle bir literatür varsa ben özür dilerim, diliyorum. 

HADİ ONURUNU KURTAR BAKALIM

Ancak CHP adına, CHP zihniyeti adına özür dilemesi gereken varsa, şu anda güya yeni CHP’nin genel başkanıyım diyorsun ya. Onur duyuyorum diyorsun ya hadi onurunu kurtar bakalım. 

BAŞBAKAN CELAL BAYAR

Belge 3. 23 Aralık 1938. Tunceli’den 11 bin 683 kişinin sürüldüğünü belirten, iki bin kişinin daha sürülmesini karara bağlayan bakanlar kurulu kararı. Burda da Başbakan kim biliyor musunuz? İsmet İnönü, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Başbakan Celal Bayar.  

BU SÜRGÜNLERİN ALTINDA İNÖNÜ'NÜN İMZALARI VAR

Anma törenlerini yapan sensin, nasıl yüzleşiyorsun tarihinle? İşte bütün bu sürgünlerin altında İnönü’nün imzaları var. Havadan bombardımanların altında imzası var. Atatürk’ün vefatından yaklaşık bir ay sonra İsmet İnönü Cumhurbaşkanı, Başbakan Celal Bayar. 

SİZİN KAHRAMANINIZ BUYSA ÜLKE BATAR

Tabi alttaki imzalarda bir isim de benim çok dikkatimi çekti. Bayındırlık Bakanı kim biliyor musunuz? Ali Çetinkaya. Bu Kel Aliço’dur. Yani İskipli Atıf Hoca’yı, düzmece bir mahkemeyle, şahitlerin sonra dinlenmesine diye karar veren hakim bu işte.
3 Mayıs’ta ne oldu? Ankara Yenimahalle’de bir parka verdi. Biz bunu hatırlattığımız zaman da Kılıçdaroğlu, Afyonkarahisar’da onu kahraman ilan etti. Sizin kahramanlarınız buysa bu ülke biter be. Bizim kahramanlarımız arasında böyle yüzü kapkara olanlar yok, apaydınlık olaylar var.  

SASON'DA 384 KİŞİ ÖLDÜRÜLDÜ

Belge 4. 27 Eylül 1938. Dersim operasyonlarının hemen ardından Sason’da yapılan operasyonlarının raporu. Sason bölgesinde 384 kişinin öldürüldüğü, teslim olanların tamamının da batıya göç ettirildiği yazıyor. 28 Eylül 1938 imza kim biliyor musunuz? İçişleri Bakanı Şükrü Kaya. Yine CHP. 

ARŞİV AÇIK, GİT BAK

Ben daha ne anlatayım? Daha bir şey anlatayım mı arkadaşlar? Sadece birkaç tanesini ayırıp huzurlarınıza getirdim. Ben belgeyle konuşuyorum. Beyefendi diyor ki arşivi aç. Arşiv açık yahu. Git bak incele, ama git bak doğruyu anlat. Kendini durup dururken savunmaya kalkma. Bunların siyasetine doğruluk üzerine değildir. 

DERSİM AYDINLATILMAYI BEKLEYEN BİR FACİA

Dersim yakın tarihimizdeki en acı en trajik olaylardan biridir. Dersim aydınlatılmayı bekleyen bir faciadır.  

CHP'Lİ AYGÜN'E LİNÇ KAMPANYASI BAŞLATTILAR

Sayın Aygün çıktı açıklama yaptı. Ne yaptılar? Hemen linç kampanyası başlattılar. Çünkü orada doğruyu söyleyemezsin. CHP Genel Başkanı grup kürsüsünden bu ülkenin Başbakan’ına seviyesiz açıklamalarla bulunuyor. 

Tuncelili bir genel başkan, CHP için aslında bir fırsattır. CHP genel başkanı hakaret etmeyi bırakıp partisinin geçmişiyle yüzleşmeli, CHP’nin bu ülkeye yaptığı zulümleri araştırmalıdır. Yine geçtiğimiz hafta içinde CHP’liler Sultan Abdülmecit ile Halife Abdülmecit’in aynı kişi olmadığını anladılar. Kampanyalar gösteriler yaptılar. Ama ben yine de burada bir çark olduğu için iyimserim. İyimser bir gelişme olarak değerlendiriyorum. 

KILIÇDAROĞLU İZMİR ANAKENT BELEDİYESİ DEĞİLDİR, LÜTFEN ÖĞRENİVER

Sayın Kılıçdaroğlu İzmir’den bahsediyor. Kılıçdaroğlu, İzmir anakent belediyesi değildir. Anakent Belediyesi sadece Ankaradır. Diğerlerinin hepsi Büyükşehir belediyesidir. Bunu da lütfen öğreniver. Dün bir sürçü lisan olmuştur. Buraya yapılan bir operasyon var. Yargı gereği neyse gereğini yapacaktır. 

BENİM HAKKINDA DOSYALAR HAZIRLANDI

Bu Tayyip Erdoğan’a yapılıyor da sana niye yapılmasın? Benim hakkımda 57-58 dosya hazırlandı. Hiçbiri tutmadı. Şu anda 3-4 tanesi rafta. Onlarda bulunan arkadaşlarım beraat etti. Bizimkiler duruyor. Tabi bütün bunların yanında benim içeri girişimi bile belediye başkanlığıyla anlatmaya çalışır hale geldiler. Halbuki o düşünce özgürlüğüyle alakalıydı. 

CHP'NİN PM ÜYELERİ BANA O CEZAYI VERDİLER

Peki o cezayı onayan yüksek yargıdakiler kimlerdi? CHP’nin hem adayı hem Parti Meclisi üyesi kişilerdi ve bana o cezayı verdiler. Bu şiiri de Meclis’te daha önce okudum tekrara gerek yok. 

KAYSERİ BELEDİYESİ'NE TAKTILAR, O KAĞIT YAPRAKLARI DELİL DEĞİL

Kayseri Belediyesi’ne taktılar. Sen nasıl bir siyasetçisin yahu? Kayseriyle ilgili olarak savcılık tüm bu müracaatların hepsini geri çevirdi, reddetti. Şu anda belediye başkanlarının açtığı davalar var. Terslediği halde, reddettiği halde hala Kayseri’yi konuşuyor. O gönderdiğin, imzalar dediğin, kağıt yaprakları bir delil değil. Çünkü o delil diye sunduğun kişi bile bakın kaç yıla mahkum oldu. Sen bunlarla beraber iş yürütmek istiyorsun. 

MÜFTERİLERİN SONLARI BU

Aynı şekilde Yozgat 2. Asliye Mahkemesi’nin bunların müracaatıyla ilgili verdiği karar var. Burada da 20 bin liralık tazminat davası açılmış durumda. İlk mahkeme onların aleyhinde. Sayın Kılıçdaroğlu işte müfterilerin sonları bu. Aynı şeyi İstanbul’da belediye başkan adayı oldu aynı hatayı burada da yaptı. Kadir beyle ilgili elinde dosyalarla dolaştı durdu. Durmadan konuşuyor, konuşuyor. Arkadaşlar hiç birşey çıkmadı. Öyle buraya takıldı ki, Kağıthane ilçemizin adını unuttu, Kağıttepe dedi. Oyunu da bundan dolayı kullanamadı.

Hürriyet
Yayın Tarihi : 23 Kasım 2011 Çarşamba 12:42:42
Güncelleme :23 Kasım 2011 Çarşamba 13:02:06


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
KEMAL ÖZKAN IP: 85.105.182.xxx Tarih : 23.11.2011 19:29:14

EVET SAYIN BAŞBAKAN  Öyle bir konuşma yapdıki dinleyince adeta şok oldum insan sırf siyasi emel ve şahsi çıkarlar doğrultusunda  neler yapabiliyormuş sırf  C.H.P yi suçlamak  için elinden geleni yapıyor ve bakın yapdığı hatalar zincirine    1-esas suçlamak isdediği kişi  BÜYÜK ÖNDER  ATATÜRK dür zira dersim olayları 1936 yılında başladı ve giderek tırmandı bu olaylar sırasında bütün gücünü iyi niyetle  isyanları bastırmağa uğraşmasına rağmen  ATATÜRK le isyan bastırma konusundaki  görüş ayrılıkları nedeniyle  eylül 1937 de hem başbakanlıkdan hem de CHP genel başkan yardımcılığı görevlerinden alındı  yani CHP nin başkanı  İSMET İNÖNÜ deyil ATATÜRK dü sayın BAŞBAKAN bunuda çok güzel çarpıtdı

2-ATATÜRK ün 10 kasım 1938 ölümünden sonra  meclis tarafından  cumhurbaşkanlığına seçildi sayın BAŞBAKAN açıkladığı rapordaki imza yı gösderiyor  o rapor o güne kadar olanların  raporudur ve o imzayı atdığında  daha 40 günlük  cumhurbaşkanı idi sayın ERDOĞON  ilk başbakanlığı sırasında  kendisine sorulan sorularda biz daha 1-2 yıllık hükümetiz ve ben o hükümetin başbakanıyım daha eskilerin yapdıklarıyla uğraşıyoruz diyerek suçu geçmişe atmakla  şimdi  40 günlük  CUMHURBAŞKANI nı sorumlu göstermekle  nasıl bir  siyasetci olduğunu gösderdi.

3-bizim geçmişimizde böyle birşey yok derken sayın ERDOĞAN geçmişini inkar etmiş olmuyormu  çünkü  o zaman tek parti vardı ve türkiyede yaşıyan herkes o partili sayılıyordu  bu günde partisinde o dönemin siyasetcilerinin çocukları yada torunları erdoğanın partisinde deyilmi yoksa sayın ERDOĞAN ın partisine geçince geçmişinden arınmışmı oluyor bir ufak hatırlatma yapıyım  isyanı bastırmak isteyen  dersim olaylarında görev almış birçok yetkilinin  çocuğu yada torunu  bu gün akp de milletvekili  belediyebaşkanı yada parti görevlisiil başkanı ilçe başkanı bunlar sayın ERDOĞANa acaba birşey hatırlatıyormu

4- sayın ERDOĞAN siyaset yapıp rakiplerimi zor durumda bırakacağım derken T.C temellerine dinamit koyduğunun farkındamı dün  yapılan isyan bastırmaya katliam diyen BAŞBAKAN 27mart1937 de içindeki 33 asker ve bir teğmenle yıkılan köprüden neden bahsetme zahmetine katlanmıyor acaba bilmiyormu işinemi gelmiyorsingeç köprüsü ucundaki karakolda yakılarak ve köprü yıkılarak karşıdan gelecek türk silahlı kuvvetlerinin yolunu kesmek  için sin karakolunun yakılıp yıkılmasına bizzat  seyit rıza emir vermedimi  ya tarih yalan söylüyor yada ERDOĞAN tarihden işine gelen bölümleri cımbızla ayırıp      cebine koyuyor  dün seyit rıza isyan etmiş önüne gelen ne varsa yakıp yıkmış bölge içinden çıkılmaz hal almış PAX BUCAĞI karakolu basılmış bölgedeki 9 SEYYAR JANDARMA taburu basılmış  diğer kuvvetler den takviye gelmesin diye malazgirt köprüsü    tahrip edilmiş  peki SAYIN BAŞBAKAN  sen neden bunlardan hiç bahsetmiyorsun isyancılar tarafından  kaçbin asker öldürüldü neden söylemiyorsun sen bu kadar asker düşmanımısın bu denli CHP ye aslında TÜRKİYE CUMHURİYETİ ne hesap sormanın arkasında ki gerçek ne  birazda bunlardan bahsetsen  dün seyit rıza isyan etmişdi bu gün  ABDULLAH ÖCALAN  konturölündeki pkk  isyan içersinde dün dersimi bombalayan isyancıları durdurmağa çalışanlara bağırıyorsun    peki neden sen bu gün pkk yı bombalıyorsun  o zaman adamların isteğini kabul et  ver doğuyu af et apoyu olsun bitsin yoksa asıl amacın buda  zemin hazırlayıp nabızmı yokluyorsun  ha dünkü seyit rıza ha bugünkü abdullah öcalan arada ne fark var bence pek fark yok sadece sen rakiplerini karalamak için yapdığın düşüncesizce bir hareket  siyasi ihtirasın  gerçek benliğini ortaya koymakda  sen CHP den ziyade ATATÜRK ve onun kurduğu DEVLET  T.C ve yapdığı İNKİLAPLARLA HESABIN VAR dersimli aşiretler 20-000 bin ermeniyi türk silahlı kuvvetlerine teslim etmiyerek gizlice ermenistana kaçırdıkları için  isyanların asıl başlangıç noktası sayılır yoksa o kaçırılan ermeni vatandaşlarının arasında çok yakın tanıdıklarınızmı vardı onları kaçıranlara  minnet borcunuzu ödemek içinmi şimdi dersimi savunmağa başladınız esas amacınızı açıklarsanız iyi olur daha fazla yazmağa vaktim musait deyil ama gerçek olan tek şey var bir olayda bir doğru vardır   doğru olan tarihin yazdığımı yoksa sizin anlattıklarınızmı   hangisine inanmamızı istersiniz.


yasar ertas IP: 94.135.148.xxx Tarih : 23.11.2011 13:35:20

Gene basladilar birbirlerinle dalasmaya. Iflas etmis bakkalin borc defterini karistirmaya basladigi gibi. Allah ragmet eylesin yine anacigimin bir kac söyledigi söz aklima geldi. Köpek pok yemekten vaz gecmez oglum.  Can cikmadan uy cikmaz oglum derdi Bu baslarimiza ben yinede tesekkür ediyorum bana ikide bir ancagimi hatirlattiklari icin onlarin bu hallerinden anacigima ikide bir allah rahmet eylesin diyorum rahat uyusun diyorum da bu geride biraktigi nesile bu baslar basimizda iken ne diyecegimi bilemiyorum Bubaslarimizin bos agiz kavgalarindan bos islerinden biz nasil rahat edelim yatagimizda nasil rahat uyuyalim bilemiyorum Ben beddua etmeyi istemiyorum ama ay sizin ceneniz KIRIL:::MASIN  


aslan IP: 82.231.126.xxx Tarih : 23.11.2011 19:37:39

Sen devlet olmadigin icin devlet adina ozur dileme hakkina sahip degilsin. Devletin senin uzerinde baska bir kurum oldugunu ogrenmelisin. Bunlari dillendirerek yakinda Apo'dan da ozur dilersin gibime geliyor. Siyasi parti baskanlarinin basit kavgalarini devlete mal etmek cok kotu bir sey. Ey halkim, cok dikkatli olmalisin.


Mehmet Ersindigil IP: 84.62.15.xxx Tarih : 23.11.2011 17:11:43

 Düsünyorum ve acaba diyorum Türkiyede,ki siyaset dünyanin hangi ülkesinde vardir.Ve Türk siyasetcileri bu yaptiklari siyaseti hangi ülkeden ithal etmislerdir.Cünkü hicbir siyasetcimiz benim yogurdum eksi demiyor.Oysa Halk kuru laflardan bikmis,Siyasetcilerimizden is ve as istihdami istiyor.Ne olur bir insan yapmis oldugu yanlis bir isten,veya söylemis oldugu bir sözden özür dilese ne olur ne kaybeder,ki.

Tarih sayfalarini karistirarak suclu aramanin kime ne faydasi vardir.Simdi bakiyorum,ki Sayin Basbakanimiz cikmis bazi gecmis tarih sayfalarini karistirip suclu arayip ve kimlerin yaptigini anlatiyor.Birde bir siirinden dolayi beni mahkum eden CHP li vekiller diyor.Demek siz beni mahkum ettiniz sira bana geldi,ve simdi intikam aliyorum demek,mi istiyor.

Sayin Basbakanim,eger intikam almak icin ugrasyorsan,su an yetki sende ama bu Vatan ve Millet icin pek hayirli olur sanmiyorum.Böyle bir tutum icinde iseniz bu Halki birbirine düsman kilar,ve kan dökülür hale getirir.Bir vatandas olarak tüm siyasetcilerimizden dilegim birbirlerinin kalbini kirmadan,ve Halki birbirine düsman etmeden sevgi ve saygiyla birlesip Türkiye ve Türk Halki icin iyi bir hayat sürdümeleri icin is istihdami diliyorum.Yorumumda kalp kirici bir kelime varsa affiniza siginarak özür dilerim saygilarimla.


MUNZR6262 IP: 88.250.74.xxx Tarih : 23.11.2011 15:53:11

başbakan her zaman kendini haklı bulur ve her zamanda  zihniyeti ile konuşur sen kendi şahsın dına özür dille devlet adın değil ve tüm Türkiye biliyorki seninle bitiyor her şey yanlış doğru olan her şey ve seni haksız  çıkarcak tüm AYDINCI insanlara içeri tıkarak kendince rol yapıyorsun.. şunuda unutmayınki her şey zamanla olur ve gün gelecek DERSİM VE DERSİMLİLEREDE sıra gelecek sadece zaman.. hesap sorma hakınbıda alacağız sen ve senin gibi zihniyetli olanlardan...


KEMAL ÖZKAN IP: 85.105.182.xxx Tarih : 23.11.2011 20:05:47

NELER VAR NELER YOK CHP ZİHNİYETİNDE OLANLAR ÖNCE PARÇALANMIŞ VATANI KURTARIP O PARÇALANMIŞ ÜLKEDEN bir bütün yapıp TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ KURMAK VAR  din dil ırk meshep  ayrıcalığı yok bize oyveren müslüman vermiyen gavur demedi di yeni sen çok iyi tanırsın senin hocandı CHP zihniyetindekiler önce vatanı kurdu sonra CHP.yi kurdubu ülkeyi İKİNCİ DÜNYA SAVAŞINA SOKMAYAN DA chp ZİHNİYETİ  İDİ ÇOK PARTİLİ SİSTEME GEÇİŞDE CHP zihniyetinden kaynaklandı devlet malını seçim yatırımı olarak PEŞKEŞ ÇEKİLİP ELEKTİRİK OLMAYAN KÖYLÜYE BUZDALABI SUYU OLMIYAN KÖYE ÇAMAŞIR MAKİNASI DOĞAL GAZ BAĞLI EVE KÖMÜR DAĞITILDIĞINIhiçbir devirde   CHP de  göremezsin  CHP zihniyeti çıkardığı kanunu en fazla çıkdığı günden yürürlüğe sokar geçmişe dayandırıp bazılarını mağdur edip bağzılarına mükafat vermez   O ZİHNİYET  DİN İLE DEVLET İŞİNİ BİRBİRİNE KATMAZ hakkında ceza verebilecek hakimi hemen görevinden alıp sürgün yapmaz devlet ihalelerini yandaşlarına peşkeş çekmez  çeken var diyorsan muhakkak onlar sonradan sana gelenlerdir  bu gün hakim senin hakimin savcı senin savcın doktor senin doktorun 13 yaşındaki kızaı taciz edeni af eden senin hakimin koperatif üyelerinin parasını iç edip üyeleri mağdur etdiği ancak mahkeme huzurundaki tutum ve davranışları nedeniyle  suçları sabit olduğu halde ceza vermeyen hakim senin hakimin kanun senin çıkardığın kanun iş yerine kaza geçirip parmakları kopan ve saat 11-12 arası acile giden vatandaşı parmaklara dikiş atıp estetik yapan sonrada sigortalı nasıl olsa para alamıyacağız diye gece 0 2 00 da taburcu eden doktor senin doktorun hastane senin hastanen düzenleme senin düzenlemengeçmişimiz temiz deme sende bende aynı geçmişden geliyoruz  aslını inkar edenden dininden dönenden  geçmişini tanımıyandan ölüsüne saygı göstermiyenden katile sayın şehide kelle   diyenden korkmalıyız  bunu ben deyil dinimizde söylüyor ölüyü ya rahmetle anacaksın yada susacaksı der bilmiyorsan öğreneceksin öğrenmenin yaşı yokdur


evren oran IP: 85.110.51.xxx Tarih : 23.11.2011 16:09:33

gerçkler  acıdır  beyler.  neden  gerçekleri  hazmedimiyorsunuz  başbakanımızın  dediği  herşey  doğrudur.  hazmedeni  bunları  hazmedin


Fatma Biber IP: 212.253.223.xxx Tarih : 24.11.2011 13:37:41

 Yukarıdaki yazıyı okuyanların eksik bilgi almış olmamaları için aşağıdaki yazıyı da okumaları insanlık görevidir. Sayın Yönetiminin bunu da ayrıca yayınlaması dileğimle...

Dersim’e ne dersin ? - Yılmaz ÖZDİL
Dersim’i bombalayan...

Devlet değil, CHP.
PKK’yla masaya oturan...
AKP değil, devlet.

İyi di mi?

Sene 1937... Mustafa Kemal, başbakan Celal Bayar’la birlikte Tunceli’ye gelip, Murat Nehri üzerindeki Singeç Köprüsü’nün açılışını yapacaktı. Köprünün ucunda karakol vardı. Basıldı. 33 asker şehit edildi. Peşinden... Telefon hatları kesildi, pusular kuruldu, Mazgirt Köprüsü havaya uçuruldu, jandarma taburu vuruldu, 56 asker daha şehit oldu.
Film koptu.

Elebaşı Seyit Rıza’ydı...
Başbakanımızın “hikâyesi yürek burkucudur” dediği Seyit Rıza.

Kukla’ydı...
Kendisini oynatanların ipleri bıraktığını hissedince, paniğe kapıldı, İngiltere Dışişleri Bakanı’na mektup yazdı, Suriye’deki İngiliz Elçiliği’ne gönderdi.

Yalvaran mektubunda, Anadolu için “çorak toprak” derken, “Kürdistan bereketli toprak diyordu... “Sayın ekselansları” diye başlıyor, “Türk Hükümeti yaptığı anlaşmalar sayesinde dış baskılardan kurtuldu, Dersim’e girmeye kalkıştı, Türk ordusunu başarısızlığa uğrattık, direnişimiz karşısında Türk uçakları bombalamaya başladı” diye vaziyeti anlatıyor, “sayın ekselanslarına sesleniyorum, hükümetinizin yüksek manevi etkisinden Kürt halkını yararlandırmanızı istirham ediyorum, en derin saygılarımın kabulünü rica ediyorum” diye bitiriyor, “Seyid Rıza” diye imzalıyordu.

Hal böyleyken... Seyit Rıza’yı “masum” göstermeye çalışan arkadaşlar, böyle bir mektubun asla varolmadığını iddia ediyor. Altında kabak gibi “Seyid Rıza” imzası bulunmasına rağmen, Seyit Rıza yazmadı, Nuri Dersimi yazdı diyorlar. Üstelik, sanki Fransa babamızın oğluymuş gibi, “o mektup Fransa’ya yazıldı, Fransa Devlet Arşivleri’nden doğrulamak mümkün” diyorlar.

Gel gör ki...

Londra’da The National Archives diye bi yer var. İngiltere devlet arşivi... Kayıt ofisine gidiyorsun, “FO 371/20864/E5529” numaralı belgeyi rica edebilir miyim kardeş diyorsun, hay hay deyip, yukardaki mektubu veriyorlar. 50 pens filan, fotokopisini alabiliyorsun.

Demem o ki.
Taa 1937’ye gitmek zor ama...
Buckhingham Sarayı’yla The National
Archives’in arası metroyla üç dakka.

Hazır, frak giyerek yakasına şövalye nişanını takan Cumhurbaşkanımız ordayken... Yemekte Windsor kuzusu ikram eden Kraliçe’ye “tarihimizle yüzleşelim” dese fena olmaz yani.

Yılmaz Özdil / Hürriyet


Yaşar Yılmaz IP: 88.250.62.xxx Tarih : 23.11.2011 13:21:16

Başbakan çok komik adam,aynı zamanda zig zagları olan bir adam ve çifte standartçı bir adam.Çünkü MİT'in pkk ile İsveç'te yaptığı görüşmelerin kamuoyuna sızması sonrasında:Bu görüşmelerin bizimle alakası yok,devlet yapmıştır, demişti.Devleti yönetenin siyasi irade olduğundan ya bi haberdi,ya da Türk Toplumunu idraktan yoksun olarak görüyordu.Şimdi de diyor ki devlet adına biz özür diliyoruz.Türk Toplumunu mazoşist olarak görüyorum,durum bu.akepe iktidarının eteğine bu kadar sarılmasını başka ifade edemiyorum.  


ilker IP: 194.138.39.xxx Tarih : 23.11.2011 13:18:16

Bakalim Kilici daroglu ne yapacak bu resmi belgelerin karsiliginda. Ya Basbakan mutlaka yalan konusuyordur bu belgelerde sahte belgedir mutlaka öyle degilmi. CHP biraksin artik bu türlü kirli polemikleri ilk önce kendileri ile barisik olsunlar ve dogrulari inkar etmesinler. Dogruluk dürüstlük nedir bilmeden bunlar medeniyet tarlasindan F16 ile gecmisler. Sagolun BASBAKANIM sayenizde Türkiye ve Türkiye üzerinde oynanan oyunlar ortaya cikiyor mamalari kesilen kesimlerde kuyruklarina bastikca saldiracak yer ariyorlar. Bunlara simdiye kadar tek dur diyebilen sizsiniz. Yasayin varolun.