Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkanlığına seçilen Kemal Derviş, "2001 krizi, bir kitap fırlatma krizi değildir. 2001 krizi, maalesef 1990lı yılların getirdiği süreçte hazırlanmıştır" dedi.
Derviş, Forum İstanbul 2005 kapsamında düzenlenen "AB Müzakere Süreci: Nasıl Bir Yol Haritası?" konulu oturuma katıldı.
Kemal Derviş, burada yaptığı konuşmada, şunları kaydetti: "2001 krizi, bir kitap fırlatma krizi değildir. O andaki Merkez Bankasının bir hareketi veya o andaki bir kur politikasındaki hata da değildir. 2001 krizi, maalesef 1990lı yılların getirdiği süreçte hazırlanmıştır. Bunu görmemizde çok büyük yarar var. Çünkü bunu düzeltmek için bunun bilincinde olmak lazım.
Kapsamlı bir çalışma şunu gösterdi ki, gelişmişlik düzeyinde 88. sıradayız. 1990lı yıllar yanlış ekonomik sosyal politikalar, aşırı kısa vadeli siyaset yüzünden Türkiye için kaybedilmiş yıllar oldu.
2001 Şubatta olmayabilirdi. Martta olurdu, Mayısta olurdu ama mutlaka olacaktı. Çünkü Türkiye, maalesef yapısal değişimi yapamadı.
Çok kısa vadeli bir perspektif ve kısa vadeli çekişme içerisinde bir 10 yılı kaybetti." Türkiyenin 1950li yıllardan bu yana yavaş ya da hızlı da olsa bir gelişme eğilimi gösterdiğini ifade eden Derviş, bu gelişmenin 1990lı yıllarda sekteye uğradığını, ancak 2000li yıllardan itibaren yeniden ivme kazandığını ve 2002den bu yana gerçekleştirilen reformlarla Türkiyenin yeniden hız aldığını söyledi.
"AB, İLERİCİYLE TUTUCU ARASINDAKİ MÜCADELE"
Derviş, siyasette uzun vadeli bir perspektif içinde, uzun vadeli hedefleri önemseyerek ve bu hedefler için tüm toplum kesimleriyle uzlaşı içinde iddiayla hareket etmek gerektiğini vurguladı.
Türkiyenin ABye üyelik sürecine işaret eden Derviş, "ABnin kendisi çok büyük bir evrim içinde. Biz şu anda bazen yürüyen, bazen aksayan trene binmek istiyoruz ama bu yapıya kesinlikle katılmamız lazım" dedi.
ABde büyük bir direnç bulunduğuna da dikkati çeken Derviş, AB olayının aslında Türkiye-AB arasında gelişen bir süreç olmadığını, bunun AB ile Türkiye içindeki ilerici, çağdaş, dini ve kültürel anlamda bağnaz olmayan kesimlerin bir dayanışma içerisinde yürütmesi gereken bir mücadele olduğunu söyledi.
Derviş, "Yani bu ilerici, dayanışmacı, sosyal açıdan geliri yükseltmek isteyenlerle, bunun karşısında tutucu ve değişime karşı olan güçler arasında geçecektir. Bu mücadeleyi de bütün ABdeki değişimci güçlerle tutucu güçler arasındaki mücadele olarak algılamak lazım" diye konuştu.
"TEMEL ZORLUK EKONOMİ"
AB yolunda karşılaşılacak temel zorluğun ekonomik olacağına işaret eden Derviş, Türkiyenin önümüzdeki 5-6 yıl içinde yüzde 7-8 ortalama büyüme tutturması, işsizlik sorununu çözmesi, istihdamı artırması, iş sahası açan ve teknoloji getiren gerçek yatırımcı için olumlu ortam yaratması halinde Avrupada dinamik ve bütün sorunlarını çözen ülke olarak görüleceğini vurguladı.
Kemal Derviş, bu durumda Ermeni ve Kıbrıs sorunları gibi Türkiyenin önüne getirilen sorunların kendiliğinden kaybolacağını ve kendi ekonomik gücünü ispat edebilmesi durumunda ABnin bu gücü zaten içine katmak isteyeceğini söyledi.
"KADINSIZ SİYASET 3 AYAKLI MASA"
Oturumun ardından soruları da yanıtlayan Derviş, kadınların siyasetteki yerine ilişkin bir soruyu, kabinede tek bir kadın bakan bulunduğunu ve TBMMdeki kadın milletvekili oranının yüzde 4 olduğunu hatırlatarak, şöyle yanıtladı:
"Bu durumda kesinlikle ABye bir giriş olmaz. Bunun farkında olalım ve bir an önce somut adımlar atalım. Siyasette güçlü, karar verici kadın olmazsa çağdaşlaşmanın tek ayağı yok olur. Yani 3 ayaklı masa gibi olur. İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero başa geldiğinde kabinenin yarısına kadın bakan atadı. Bizim böyle cesur adımlara ihtiyacımız var." Derviş, stand-by anlaşmalarına ilişkin bir soru üzerine ise bu anlaşmaların IMF destekli program ve anlaşmalar olarak değerlendirilmesinin çok daha doğru olacağını, çünkü temelde Türkiyenin ekonomik ve mali programları olduğunu kaydetti.
Bu arada, oturum sonunda Forum İstanbul Yürütme Kurulu Başkanı Yavuz Canevi tarafından Dervişe, ulusal onuru uluslararası boyuta taşıyanlara yönelik ilk "Forum İstanbul Ulusal Onur Ödülü" verildi.