DSP Genel Merkezi'nde bir grup gazeteciyi kabulünde konuşan Bülent Ecevit, gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Ecevit, hükümetin Kıbrıs konusundaki girişimini, "Bu konuda bugünkü hükümet henüz bir kararsızlık, tutarsızlık sürecinden geçiyor, bir oyuna geliyor. Avrupa Birliği ülkelerinin önde gelenleri 'Kıbrıs'ta Batı'nın istediği her şeyi kabul edin, o zaman Avrupa Birliği'nin kapısı açılır' diyorlar. Oysa o kapıyı gelecekte de açmayacakları belli. Avrupa ülkelerinde bunun belirli nedenleri var. Başta, Türkiye'nin büyük nüfusu geliyor. Avrupalılar'ın bunu içlerine sindiremeyecekleri belli. Fakat ona rağmen 'Kıbrıs konusunda her istediğimizi kabul ederseniz Avrupa Birliği'nin kapısı daha kolay açılır' diyorlar" ifadeleriyle değerlendirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD Başkanı George Bush ile yaptığı görüşmeye de değinen Ecevit, görüşmede Kerkük konusunun gündeme gelmemesini eleştirerek, "Biz PKK'nın terör eylemlerini olabildiğince önlemek için Irak'ın kuzeyine sınırlı sayıda Türk birliği yerleştirmiştik. Ve bu çok etkili olmuştu. Şimdi, Barzani ve Talabani bunu önlemek istiyor. Bunu önlemek için uğraş gösterirken de bize tehditler yöneltiyor. Eğer Amerika Birleşik Devletleri izin vermese, hatta teşvik etmese Irak'ın kuzeyinde Kürtler kesinlikle böyle bir cüretkrlık gösteremezdi. Onun için özellikle bu konuda Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye ile ittifak birliğine yakışmayan bir tavır içine girmiş bulunuyor" dedi.
Türkiye için dünyanın Avrupa'dan ibaret olmadığını vurgulayan Ecevit, Türkiye'nin aynı zamanda bir Asya ülkesi olduğunu, Asya'da Çin gibi, Japonya gibi, Rusya gibi, Hindistan gibi ülkelerle de hem siyasal, hem ekonomik ilişkilerin artırması gerektiğini kaydetti. Türkiye'nin en önemli sorunlarının ne olduğu sorusunu Ecevit, "Türkiye'de rejim sorunu henüz aşılmadı. Ayrıca Türkiye'ye kimlik sorunu enjekte edilmek isteniyor. Türkiye'de, 'Kürt kökenli midir, falan kökenli midir?' tartışmalarıyla bir ulusal kimlik sorunu yaşatılmak isteniyor. Bunlar ilk defa gündeme gelmeye başlıyor. Bu, tıpkı Osmanlı döneminin çökertilme sürecinde olduğu gibi. O zamana kadar aralarında hiç din ve ırk ayrımı gözetmeksizin bir arada yaşamış olan insanlar, topluluklar kopmaya başladılar. Bütün Balkan ülkeleri gitti, Orta Avrupa ülkeleri gitti, Kafkas ülkeleri gitti, Arap ülkeleri gitti ve bu şekilde Türkiye gitgide küçüldü. Fakat bu süreci başlatanların ve körükleyenlerin iştahları hala sona ermedi. 'Türkiye'yi biraz daha küçültebilir miyiz? Değişik kültürlerle tahrik edebilir miyiz?' hesabı içinde hareket ediyorlar. En büyük tehlike olarak ben bunu görüyorum. Yoksa rejim konusundaki farklılıklarımızı aramızda tartışarak giderebiliriz. Nitekim yavaş yavaş gideriliyor. Ama bu dediğim konu tehlikeli bir konu" diye yanıtladı.