Birleşmiş Milletler’in (BM) Dünya Su Günü münasebetiyle yayınladığı rapora göre, dünya nüfusunun yüzde 40’ını oluşturan 2.4 milyar insan, yeterli sağlık şartlarında yaşamıyor. Kirli su ve sağlıksız tuvaletlerin sebep olduğu ishal gibi hastalıklardan, günde 6 bin çocuk ölüyor. Su tüketimi bugünkü seviyede sürerse, 2025 yılında 5 milyar insan, sağlıklı su kaynaklarının bulunduğu bölgelerde yaşıyor olacak.

BM raporunda, dünyanın en kurak kıtası olan Avustralya’nın en önemli su kaynağı Murray-Darling Nehri’nin, yükselen tuz seviyesinin tehdidi altında bulunduğu belirtiliyor. Dünyanın en fazla kullanılan su sistemi olan Zambezi Nehir yatağının, sürekli sel ve şiddetli yağışlar yüzünden zarar gördüğü vurgulanırken, Hindistan’da kutsal sayılan Ganj Nehri’nin, aşırı nüfus yoğunluğu ve ekolojik dengesizlik sebebiyle kirlenmiş durumda olduğu bildiriliyor.

Raporda, Çin’deki Sarı Nehir’in, sanayi ve tarım sektöründeki aşırı kullanım sebebiyle kurumak üzere olduğu ifade edilirken, ayrıca kirlilik mevcut olduğuna da dikkat çekiliyor.

Rapora göre, Nil Nehri, sulama ve enerji üretimi amaçlı aşırı kullanım yüzünden giderek zayıflıyor. Batı Afrika’da, Nijer ve Volta nehirlerine bağlı bir hayat süren nüfus, bu iki nehirdeki seviyenin düşüşü ve kirlilik yüzünden tehdit altında. Avrupa’daki kentlerin yarısından fazlası, yer altındaki su kaynaklarını ölçüsüz şekilde yağmalıyor. Meksika’da yağmur suları ile kanalizasyonun karışması sebebiyle su sıkıntısı çekiliyor. ABD’deki tarım arazisinin 5’te birini sulayan Ogallala Aquifer Nehri, aşırı pompalama sebebiyle giderek kuruyor.

Orta Doğu’daki su kaynaklarının giderek kirlenmesi de bölgedeki gerginliği arttırıyor. Türkiye, Dicle ve Fırat üzerinde kurduğu barajlar sebebiyle, Suriye ve Irak tarafından su kaynaklarını kurutmakla suçlanıyor.