19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Ecevit'ten Derviş itirafı: Hata yaptık

DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Sakarya’da meydana gelen tren kazasında makinistlerin değil, işin siyasal sorumlularının bulunduğunu ve onların hesap vermesi gerektiğini söyledi. Ecevit, konuşmasının bir bölümünde CHP milletvekili Kemal Derviş’e atıfta bulunarak "yanlış yaptık" dedi.
Ecevit, Mustafa Özbek Spor Salonu’nda düzenlenen 6. Olağan Kurultayı’nda ’’veda konuşması’’ yaptı.
Siyasi hayatını bugün noktalaması beklenen Ecevit, kendisinin ve Türkiye’nin son yarım asırlık siyasi yaşamının özeti niteliğindeki konuşmasının başında, Sakarya’da meydana gelen tren kazasına değindi. Yaşamını yitirenlere rahmet, yakınlarına başsağlığı dileyen Ecevit, kendi iktidarları döneminde demiryolculuğun gelişmesi için yapılan çalışmalara değindi.
Bugünkü hükümetin, iktidara geldikten bir kaç hafta sonra ’’biz her şeyi hallederiz’’ dediğini ve bu kazaya neden olduğunu öne süren Ecevit, ’’böyle çavuşlar, makinistler değil, bu işin siyasal sorumluları var, onlar hesap vermelidir’’ dedi.

DSP’NİN KURULUŞU

DSP kurulurken kendisinin siyasi yasaklı olduğunu anımsatan Ecevit, örgütlenme ve partinin kuruluş çalışmalarının sorumluluğunu, ’’bir avuç yürekli arkadaşı’’ ile birlikte eşi ve Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit’in üstlendiğini anlattı.
Rahşan Ecevit’in yıllarca ülkenin köylerini dolaştığını, kendisini ise toplantılara katılarak ülke sorunlarının çözümüne yönelik fikirlerini anlattığı toplantılara gittiğini anlatan Ecevit, ’’Eşim gecekonduları dolaşırdı. Sorunlara somut çözümler üretirdi. Siyasal yaşamımın sonuna gelirken, Rahşan Ecevit’in demokratik sol kültüre özgün katkılarından dolayı teşekkürü borç bilirim’’ diye konuştu.

’’DSP’Yİ İŞÇİLERLE KURDUK’’

DSP’yi işçilerle kurduklarını kaydeden Ecevit, o dönemlerde, ’’solcuların en ılımlısının bile komünistlikle eş sayıldığını’’ kaydetti.
İşçi hareketini güçlendirmenin kolay olmadığını anlatan DSP Genel Başkanı Ecevit, işçi hareketini güçlendirmek için sendikacılarla lobi hareketi yaptıklarını ve sonuca ulaşıldığını belirtti.
O dönemde, sanayicilerin işçi hareketinden çok çekindiğini, ’’işçiler örgütlenirse, bizim fabrikalarımız yarışamaz’’ dediklerini belirten Ecevit, şöyle konuştu:
’’Ben de (örgütlenmeden korkacak bir şey yok) diyordum. Sanayicilerle konuşmak istediğim zaman bazıları kapılarını açıyor, bazıları ise kapatıyordu. CHP’nin üst kesimindeki çevrelerin birçoğu da toplu sözleşme hakkında ciddi şekilde kaygı duyuyorlardı. Sonraki süreçte, birçok arkadaşımız CHP’den ayrıldı ve biz bölündük. Bölündükçe arındık, arındıkça güçlendik. Türkiye’nin en çetin dönemlerinde, DSP’nin oylarını yüzde 42’lere yaklaştırdık.’’

’’ABD’DEN GETİRDİĞİMİZ UZMAN...’’

Hiç ödün vermeden, ’’kenardan köşeden toplamaya kalkışmadan’’ doğru bildikleri yolda gittiklerini anlatan Ecevit, erken seçim yapılmasaydı, her şeyin farklı olacağını anlattı.
CHP İstanbul Milletvekili Kemal Derviş’e atıfta bulunarak, ’’Bazı arkadaşlar gelmeseydi... Belli ki yanlış yaptık; ABD’den getirdiğimiz uzman arkadaşımız sayesinde, erken seçime gidildi’’ diyen Ecevit, iktidarları döneminde enflasyonun hızla düşmeye, üretimin artmaya başladığını ifade etti.
İktidarlarının 1.5 yıl daha devam etmesi halinde, bugünkü iktidarın ’’(biz başardık) diye övündüğü’’ enflasyonu kendilerinin düşürmüş olacağını savunan Ecevit, ekonomiyi sağlıklı bir duruma getirmek için izledikleri politikalarla, iktidarın aslında büyük bir şans yakaladığını söyledi.
Başbakan olarak görev yaptığı 57. koalisyon hükümetini öven Ecevit, şöyle konuştu:
’’DSP, onun kültürü, bizim partimizle hiç ilgisi olmayan birçok parti, Türkiye’nin veya kendi partilerinin umudunu bugün de DSP’de görüyorlar.
Biz kendimize güvenelim, kanıtlanmış özelliklerimize güvenelim. Dayanışmayı sürdürerek, yeniden iktidara geleceğiz, gelmek zorundayız. Hür demokratik işçi hakları demokratik sol kültürün eseridir. Hepsinin altında bizim imzamız vardır.
DSP yeniden o başarıyı elde edecek ve Türkiye’yi hakça bir düzene kavuşturacaktır.’’

’’KÖYLÜ KURTULURSA, TÜRKİYE KURTULUR’’

Konuşmasında köylü sorunlarına da değinen Ecevit, bu kesime gereken hizmetlerin süratle yapılması gerektiğine işaret etti. Sadece işçiyi, köylüyü kurtarmanın yetmeyeceğini, memuru da kurtarmak gerektiğini dile getiren Ecevit, ülke nüfusunun yüzde 40’ının hala köylü olduğunu anımsattı. Köylünün büyük çoğunluğunun da hala yoksul olduğunu belirten Ecevit, şöyle devam etti:
’’Bu durumdaki bir ülke ile AB’ye girilemez. Gerek ABD, gerekse AB, kendi işçilerine olağanüstü olanaklar sağlıyorlar. Ama bizim köylümüze gelince, (AB’de böyle şeyler verilmez) diyorlar. Bu hükümet bunu yapmıyor. Biz bu hükümete, bizim hükümet döneminden kalma büyük olanaklar sağladık. Biz bu laubaliliklere son vermek için elimizden geleni yapacağız. Biz şimdilik TBMM’de değiliz. Mecliste siyasal konular enine boyuna konuşulur. Köylünün sesi mecliste duyulmuyor. Onun için biz olabildiğine çabuk meclise girmeliyiz. Tarlalarda yapacağımız konuşmalarla, köylünün sorunlarına eğilmeliyiz.
Köylünün ayağına kadar gidilip sorunları çözülemezse, köylü kurtarılamaz; köylü kurtarılamazsa Türkiye kurtulamaz. Türkiye, köylüsünü bile bile kasıtlı olarak, ihmal etti.’’ Osmanlı döneminde yönetimin köylüye yaklaşımını anlatan Ecevit, Bulgaristan, Suriye, Irak köylüsüne her şeyin yapıldığını ancak Anadolu köylüsüne gerekli olanakların verilmediğini, bir toprak reformunun gerçekleştirilemediğini kaydetti.

’’ATATÜRK HER ŞEYİ YAPTI AMA...’’

Cumhuriyet dönemine gelindiğinde, Atatürk’ün bu duruma çok üzüldüğünü ve mecliste her konuşmasında bu duruma dikkati çektiğini anlatan Ecevit, ’’Hani Atatürkçüler neredesiniz, bu konuya değinseniz ya...’’ diye seslendi.
Atatürk’ün, her şeyi yapabildiğini ’’ama (aydın) denen çevrelerden gerekli desteği göremediği için köylü için yapılması gerekenleri yapamadığını’’ dile getiren Ecevit, Atatürk’ten sonra İsmet İnönü ülkenin başına geldiğini ve köylü hareketi desteklediğini anlattı.
İnönü’nün Köy Enstitüleri’ni desteklediğini fakat ’’kıyametin koparıldığını’’ belirten Ecevit, en etkili çevrelerin, ’’Köy Enstitüsü komünistliktir’’ diye ortaya çıktığını kaydetti.

’’CİDDİYE ALIN’’

Sonra kendisinin ve arkadaşlarının girişimiyle Köylünün Kentleşmesi Projesi’ne hayat verilmek istendiğini dile getiren Ecevit, projenin gerçekleştirilmeye çalışılırken yaşadığı zorlukları anlattı.
Ecevit, şöyle devam etti:
’’Bir gün bir Dünya Bankası Başkanı gelmişti. Projeyi destekleme sözü verdi ama bazıları, aydınlar da değil, Mesudiyeliler, kimin etkisiyle bilmiyorum karşı çıktılar. Köylünün kaderini, benim ömrün vefa etmez belki ama sizler değiştireceksiniz.
(Enflasyon düştü, artık keyfimize bakalım) da denmez. İstihdamın ve üretimin artması lazım. Bu açıdan bu hükümet hiçbir şey yapmadı. Enflasyonun düşmesinin keyfine baktılar.
Hükümeti buradan uyarıyorum. Bu fırsat bir daha ele geçmez. Başbakan, hastanede yatarken, bir vesile ile beni ziyaret etti. Abdullah Gül’le geldiler. Başbakan’a, Köykent olayını anlattım. (Bu olayı ciddiye alırsanız, hem Türkiye hem siz kurtulursunuz) dedim. (Ciddiye alacak mısınız?) dedim, (ciddiye alacaklarını) ifade etti ama bir daha ses çıkmadı. Demokratik solu, süratle iktidara taşımaktan başka köylüyü kurtarmanın yolu yok.’’

’’EĞİTİM’’

Kendi iktidarları döneminde 8 yıllık zorunlu eğitime geçildiğini, daha önce kızların büyük bir çoğunluğuna ilköğretim verilmediğini kaydeden Ecevit, kızların çok azının okula gittiğini, gerçek anlamda kadınlara sağlanması gereken özgürlükten yararlanamadıklarını dile getirdi.
’’Hiç kimse, eğitim geliştirilmeden Türkiye’nin geliştirilebileceğini, AB’nin kapısının açılacağını sanmasın’’ diyen Ecevit, ’’Önce Türkiye’de Atatürk’ün kapısını açmalıyız. Eğitimde gelişemezsek, kalkınmada gelişemeyiz. Eğitimde gelişemezsek, özgürlüğümüze kavuşamayız’’ dedi.
-’’TERÖR’’- Türkiye’ye kazandırdıkları bir başka hizmetin de terör örgütü PKK’nın başını yakalamak ve bütün Türkiye’de bölücü terörün hızını kesmek olduğunu anlatan DSP Genel Başkanı Ecevit, şöyle konuştu:
’’Hatta tümünü çürüttük. Ve şimdi ne oldu? Bölücü terör bizim hükümetimiz zamanında olduğu gibi sona erdi mi? Tam tersine hızlanma sürecine girdi. ABD’ye o zaman, (Kuzey Irak’ta bize gereken yetkileri verin ve orada biz bölücü terörün kökünü kurutalım) dedik.
Hem de halka zarar vermeden. (Yok bu izni veremeyiz) dediler. (Bu izni veremeyiz) diyen Amerika, sen ne istiyorsun orada? Bizim dönemimizde, bu bölgemizin, Güneydoğu Anadolumuz’un politikasını ABD değil, Türkiye belirlemeye çalışıyordu.
Şimdi bölücü terör yeniden başlıyor. Bunun başta gelen nedeni, müttefikimiz, dostumuz olduğunu söyleyen, öyle de olması gereken ABD’dir. ABD, Türkler’den ayrı bir devlet kurmak isteyenleri desteklemektedir. Kuzey Irak’ta ABD’nin uydusu durumunda bir hükümet kurulması sağlanıyor. Orada asırlardan beri yerleşmiş olan Türkmen kardeşlerimiz tasını tarağını toplayıp başka yerlere göç ediyor. Kendi derdimizi kendimiz çözeceğiz. Tıpkı Kurtuluş Savaşımız’da ve ondan sonra yaptığımız gibi... Kıbrıs’ta yaptığımız gibi... Kendi sorunlarımızı kendimiz çözmeliyiz. Buna gücümüz var. Hiçbir devlet biz sorumluca hareket ettiğimiz sürece Türkiye’yi gözden çıkaramaz.’’

YOLSUZLUKLA MÜCADELE

Ecevit, yaptığı konuşmada, başbakanı olduğu 57. Hükümet döneminde yolsuzlukla mücadele ettiklerini de anlattı.
İktidarda oldukları 3.5 yıl boyunca yolsuzlukla mücadele etmelerine rağmen yolsuzlukların tamamen ortadan kalkmadığını belirten Ecevit, yolsuzlukları ’’hastalığa’’ benzetti.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve Atatürk’ün, çok partili demokratik rejime geçtikten sonra herhangi bir partinin tekeline girmediğini ifade eden Ecevit, Atatürk’ün hala bir lider olduğunu söyledi.
Atatürk’ün hakkını vermek gerektiğini dile getiren Ecevit, şöyle konuştu:
’’Geçmişte o partinin kuruluşunda katkıda bulunmuş olan bir partimiz, sanki Atatürk kendi mallarıymış gibi, sanki Atatürk’ün başlattığı devrimlerin anahtarı kendisindeymiş gibi davranmaktadır. O zaman halkı soğutuyorlar kendilerinden. Kim bizden daha Atatürkçü’dür, kim bizden daha devrimcidir? Ama biz Atatürk’ü anlayarak, onun isteklerini herkesten daha iyi yapıyoruz. Benim eski partim olan CHP’nin de bu konuyu iyi düşünmesini dilerdim.’’ Ecevit, konuşmasını, göreve yeni seçileceklere başarılar dileyerek tamamladı.

NOTLAR

Bülent Ecevit, konuşmasını yapacağı kürsüye, ’’10. Yıl Marşı’’ eşliğinde geldi.
DSP Genel Başkanı Ecevit, 1 saat süren konuşmasının ardından, ’’Halkçı Ecevit’’ sloganları ile tribündeki yerine geçti. Bu sırada, Levent Yüksel’in, ’’İyi bak kendine, mutlu ol senelerce. Gözün arkada kalmasın’’ şarkısı çalındı.
Delegelerin ve partililerin duygusal bir havada dinlediği konuşmanın bitiminden sonra bir partili fenalaştı.
Ecevit’in konuşmasının sonunda, bir partili kürsünün önüne gelerek, ’’Derviş, seni tarih affetmeyecek’’, ’’Tarih DSP’yi bölenleri affetmeyecek’’ yazılı döviz taşıdı.
Ecevit, ’’Ecevit mavisi’’ gömlek giyerken, çok sayıda partilinin de ’’Ecevit kasketi’’ taktığı dikkati çekti.

VEDA BELGESELİ

Ecevit’in konuşmasından önce, yaklaşık 20 dakika süren ’’Veda Belgeseli’’ dev ekranlardan salona yansıtıldı.
Bülent Ecevit’in 50 yıllık aktif siyasi yaşamının ilk günlerinden başlayarak, bugüne kadar geçen sürenin anlatıldığı sinevizyonda, DSP’nin tarihçesine de yer verildi.
Sinevizyon gösterisi, ’’Güle güle halkın kahramanı. Güle güle halkın Karaoğlanı. Güle güle Ecevit’’ yazılarının yansıtılmasıyla sona erdi. Salonda bulunanlar, sinevizyonun ardından ayağa kalkarak ayakta alkışladılar, bunun üzerine Ecevit de partilileri ve delegeleri ayakta selamladı.
Konuşmanın ardından çeşitli sanatçıların sahne alacağı konser başladı.
ANKARA
Yayın Tarihi : 25 Temmuz 2004 Pazar 16:15:15
Güncelleme :25 Temmuz 2004 Pazar 16:18:55


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?