18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

’Erdoğan tükürdüğünü yalamadı mı?’

Uzun yıllar ABD’de gazetecilik yapmış olan ve Ankara-Washington ilişkilerinin dünü ve bugünü konusundaki uzman basın mensupları arasında yeralan Cumhuriyet yazarı Özgen Acar, "Kavşak" adını taşıyan köşesinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail’e gerçekleştirdiği geziyi ve planlanan ABD seyahatine ilişkin yorumda bulundu.

Acar’ın değerlendirmesini alıntılayarak aktarıyoruz:

Vatandaş Erdoğan, Başbakan Erdoğan

Tarih tekerrür etti! "Demokles’in kılıcı", yine Türkiye üzerinde sallandı. Ne zaman Türkiye’de güçsüzlük hissedilirse, "Ermeni Soykırım" kılıcı asılır. Bu olaylarının 90. yılı bu kez Türkiye açısından daha ezik geçti. Şimdiye değin, soykırım kılıcını kullanmayan bazı ülkeler de sahnede yerlerini aldılar. En kârlı çıkan, her zamanki gibi ABD savunma düzeni ve savunma sanayii oldu.

ABD Başkanı George W. Bush, Recep Tayyip Erdoğan’ı, daha TBMM’ye seçilmeden önce, Beyaz Sarayda ikili görüşmelerin yapıldığı şömineli odada kabul etmişti. Erdoğan’ın bacak bacak üstüne atması ile övündüğü o günkü buluşmada nelerin konuşulduğunu sormuş, gizli tutanakların açıklanmasını istemiştik. Aradan iki yıl geçtiği halde ’’vatandaş Erdoğan’’ dan yanıt alamadık.

Basına göre, Bush, bu kez ’’Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’’ Erdoğan’a hâlâ randevu vermedi. Genelde bu durumlarda ’’İki tarafın ziyaret tarihleri arasında uygun bir zamanın ayarlanılmasına çalışılıyor’’ gibi bir diplomatik yanıt verilir. Anlamadığımız nokta nasıl oluyor da ’’vatandaş Erdoğan’’ ın itibarı, ’’Başbakan Erdoğan’’ dan daha fazla!

Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Ali Tuygan 13 Nisan’da Erdoğan’ın ziyareti ile ilgili hazırlıklar için Washington’a gitti. Değerli diplomat Tuygan’ın Washington ziyareti, öncülü Büyükelçi Uğur Ziyal’ın iki yıl önceki programına kıyasla sönük geçti. Ziyal, dışişleri ve savunma bakanlarınca kabul edilmişti. Tuygan ise ancak Dışişlerinin 3. adamı ile konuşturuldu.

Bunun soykırım sorunu ile bağlantısı yok. Erdoğan, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Eric Edelman ’a randevu vermek için haftalarca bekletmemiş miydi? Washington ’’Büyükelçimi bekletirsen ben de seni bekletirim’’ diye bir ders vermeyi istemiş olmalıydı. Günümüzün moda deyimiyle vatandaş Erdoğan ’’in (içeri)’’, Başbakan Erdoğan ’’out (dışarı)’’ idi.

Bugünlerde Brüksel, Londra, Atina, Kıbrıs’ın yanı sıra Ankara’ya da gelecek olan ABD’nin Kanada ve Avrupa İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Bayan Laura Kennedy bakalım hangi düzeyde ağırlanacak? Burnu sürtülmüş olacak ki Erdoğan, son günlerde, ABD dostluğunu göklere çıkartan demeçleri boşuna vermiyor.

Bu arada Erdoğan, Beyaz Saray’ın ’’soykırım’’ açıklamasinı bekledi. Genellikle seçim öncesinde başkan adayları Ermenileri desteklerler. Beyaz Saray’a girdikten sonra Türkiye’den yana tutum içinde olurlar. Bush, 24 Nisan’da ’’soykırım’’ demedi, ama ’’1.5 milyon Ermenin kitlesel kıyımı ve zorla göç ettirilmelerini’’ andı. ’’Soykırım’’ sözcüğünü ağzına almadı ama ’’kitlesel kıyım’’ sözcüklerini kullandı.

Bush’un ’’soykırım’’ sözcüğünü kullanmayışının gerçek nedeni Türkiye değil, ABD’deki Yahudi ’’lobi’’ sidir. Çünkü onlar, Beyaz Saray’a dünyada tek ’’soykırımın’’ Yahudilere uygulandığını kabul ettirmişlerdir. Dolayısıyla Bush, ’’Ha Ali Veli, ha Veli Ali’’ gibilerden ’’soykırım’’ yerine ’’kitlesel kıyım’’ demiştir.

Erdoğan, bu söylemden hoşnut kalmış olacak ki, hemen ertesi günü İncirlik Üssü’nün kullanımını 1 yıl daha uzattı. İncirlik açıldığı gün doğanlar yarım yüzyılı geride bırakıp 51 yaşına ulaştılar. Başlangıçta NATO, sonraları ikili Savunma ve İşbirliği Anlaşması (SEIA) çerçevesinde kullanılan İncirlik’in süresi bu kez BM’in Afganistan ve Irak kararları ’’kılıfına’’ uyduruldu.. Bu adım, Beyaz Saray’ın kapısını Erdoğan’a açması için öngörülen ilk ödün oldu.

Daha sonra ikinci ödün geldi. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ile Büyükelçi Edelman’ın katılımı ile Türkiye’nin ekonomik durumunun düzeldiğini(!) de gösteren 1.1 milyar dolarlık bir anlaşma imzalandı. Türkiye’nin 117 adet F-16 uçağı son elektronik donanıma göre yenilenecekti. Anlaşma, 3.9 milyar dolarlık aşamalı yenilemenin ilk ayağı idi.

İtalya’nın Napoli kentindeki NATO deniz üssünün Türkiye’nin turistik ilçesi Urla’ya taşınması gündeme geliyor. Üs NATO’nun Akdeniz çıkarlarından daha çok Ankara-Atina arasında Ege’de olası bir sürtüşmeye karşı çelik perde görevini yüklenecek. Ayrıca, Türkiye’nin bir-iki milyar dolarlık 30 saldırı helikopteri ihalesine katılan Amerikalı firmaların gözetilmesi söz konusuydu. Pentagon’a ’’3. adam’’ olarak atanan Edelman, Ankara’dan Amerikalı savunmacıların gözdesi olarak ayrılacağı haziranda Erdoğan’a da Beyaz Saray’ın kapısı aralanacaktı.

Washington İçin İsrail Vizesi

Washington’un burun sürtmesi bu kadarla kalmıyordu. Erdoğan bir demeci ile İsrail’i ’’devlet terörü’’ ile suçlamıştı. Temmuzda Ankara’ya gelen Suriye Başbakanı Naci El Otari’yi kabul ederken İsrail Başbakan Yardımcısı Ehud Şalomna ’yı kabul etmemişti. İsrail gezisinde Erdoğan, Cumhurbaşkanı Moşe Katzev, Başbakan Ariel Şaron, Başbakan Yardımcısı Simon Perez ile görüşmekle kalmamış, Ankara’da randevu vermediği Şalomna’nın ayağına giderek tükürdüğünü de yalamış olmadı mı? Gerçek olan bir şey varsa o da, Beyaz Saray, ’’Erdoğan’ın ABD ziyaretinin vizesini’’ İsrail’de almasını istemişti. Erdoğan’ın dinsel inançlarını paylaşan bir Türk gazetesinin İsrail gezisinden önce ’’Şaron’un kanlı elini nasıl sıkacaksın?’’ başlığını atması ilginçti.

Kuşkusuz, Türkiye İsrail için; İsrail de Türkiye için çok önemlidir. Halkı Müslüman olan laik Türkiye’nin, Arap ülkelerine kıyasla ilişkileri, laik olmayan İsrail ile daha iyidir. İki ülkenin birbirlerinden alışverişi önceki yılın 1.4 milyarına karşılık geçen yıl 2 milyar dolara fırladı. İsrail, Türkiye’nin dış ticarette fazla verdiği ender ülkelerden biridir. Bu rakama silah bütçesi dahil değildir. Birkaç yüz İsrail firması Türkiye’de işyerleri açarken Türk işadamları da gelecek yıl İsrail’de 3 enerji santralı ile Tel Aviv - Kudüs demiryolunun yapımına başlayacaklardı. Gündemde, yılan öyküsüne dönen Manavgat suyunun İsrail’e ulaştırılması konusunu ucuzlatmak amacıyla su boru hattının yanında doğalgaz ve fiber optik kablolarını taşıyacak üçlü boru hattı dahi konuşulur oldu. Şaron- Erdoğan arasında kırmızı telefon hattı da ilke kararına bağlandı.

Erdoğan’la birlikte İsrail’e giden Milli Savunma Bakanı Gönül, iki gün daha Kudüs’te kaldı. İki savunma bakanı ve kurmayları Türkiye’nin M-60 tanklarının modernleştirilmesinden başka değişik tasarıları da ele aldılar. Ankara, İsrail’in örnek olarak onaracağı tankı inceleyip beğenmesinden sonra 687.5 milyon dolarlık fatura ödeyecekti. Türkiye’nin alışveriş listesinde, 10 casus uçak, ’’Ok- 2’’ ve ’’Temel Reis-2’’ gibi füzeler de var. Türkiye-İsrail arasındaki en önemli ilişki iki ülke istihbaratının teröre karşı yapageldikleri bilgi alışverişidir.

Erdoğan bu arada Filistin’in yeni seçilen başkanı Mahmud Abbas ile görüştü, Yaser Arafat ’ın gömütünde dua etti. Türkiye’nin Osmanlı’dan gelen güçlü belgeleri tapu kayıtlarıdır. Örneğin Yunanistan’da eskiden tapu kayıtları tutulmadığı için Yunan mahkemelerindeki arazi anlaşmazlıkları için Türkiye’den yardım istenir, Osmanlı tapuları Atina’ya iletilir. Aynı durum, İsrail dahil, öteki komşular için de geçerlidir. Yıllardır Filistinlilerin istediği 140 bin sayfalık tapu kopyalarını Erdoğan, Filistinlilere verdi. Ermenistan’ın Osmanlı arşivlerinin açılmasından duyduğu kaygının en önemli nedeni bunların güvenilirliğiydi.


CUMHURİYET GAZETESİ
Yayın Tarihi : 3 Mayıs 2005 Salı 11:47:25
Güncelleme :3 Mayıs 2005 Salı 11:50:09


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
kerem saidi IP: 193.255.252.xxx Tarih : 3.05.2005 18:15:17
cesaretle aptallık arasında ince bir sınır vardır. tabi sizin işinize gelmediği için anlamak istiyorsunuz. size soruyorum şimdiye kadar dış politikada bu kadar cesur ve düzgün adım, peş peşe ne zaman atıldı?