Başbakan Recep Tayip Erdoğan, "Türkiye’nin, AB’den üyelik müzakerelerinin geciktirilmeden başlatılmasını beklediğini" söyledi.

Başbakan Erdoğan, Atina’da yayımlanan To Vima gazetesindeki demecinde, Türkiye-AB ve Türk-Yunan ilişkileriyle Kıbrıs konusuna değindi.

AB Komisyonu’nun ilerleme raporunda Türkiye’nin siyasi kriterleri yerine getirdiği kaydedilerek, üyelik konusundaki müzakerelerin başlatılması önerisinde bulunulduğunu belirten Erdoğan, AB’nin Kopenhag zirvesinde alınan, bu durumda görüşmelerin geciktirilmeden başlamasını öngören karara dikkat çekerek, "Buna göre bizler, müzakerelerin başlayacağı hükümetler arası ilk toplantının 2005 yılının mart ya da nisan ayında gerçekleştirilmesini bekliyoruz" dedi.

Üyelik müzakerelerin başlatılmasının Türkiye’nin ekonomisine son derece olumlu etkileri olacağını söyleyen Erdoğan, müzakerelerin başlatılmasıyla uluslararası yatırımcıların Türk ekonomisine ilişkin değerlendirmelerinin önemli derecede düzeleceğine inandığını kaydetti.

Demecinde Türk-Yunan ilişkilerine de değinen Başbakan Erdoğan, bu konuda iki ülke arasında 1999 yılından bu yana istikrarlı bir şekilde gelişen diyalog ve işbirliğine yönelik sürecin, ilişkilerin çeşitli konularda daha da güçlendirilmesine yol açtığını söyledi.

Erdoğan, Türk hükümetinin bu sürecin devamından yana olduğunu kaydederek, "Bugünkü Yunan hükümetinin de aynı görüşte olmasının memnuniyet verici olduğunu" belirtti.

Başbakan Erdoğan, "Yunanistan çeşitli fırsatlarla Türkiye’nin AB üyeliğini desteklediğini açıklamıştır. Bu desteği memnuniyet ve takdirle karşılıyoruz. Yunanistan’ın bu desteğinin 2005 yılı başlarında başlatılmasını umduğumuz müzakere sürecinde de süreceğine inanıyoruz" dedi.

"Kıbrıs konusunda Türk tarafının Ada’da adil ve kalıcı bir çözüm bulunması için üzerine düşen görevi yerine getirdiğini" söyleyen Erdoğan, Türkiye’nin ve Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs’ta olduğu kadar tüm bölgede barış ve istikrardan yana olduklarını vurguladı ve şöyle devam etti:

"Son zamanda AB ile olan Gümrük Birliği’nden kaynaklanan yükümlülüklerimizi Rum tarafını da kapsayacak biçimde genişlettik. Ancak Yunanistan ve Rum tarafı da bazı adımlar atmalıdır. Sonuçta, eğer Rum tarafı Ada’da Kıbrıs’ın geleceği konusunda söz sahibi olan iki eşit halk bulunduğu görüşüyle uzlaşırsa, o zaman bir ilerleme olabilir. Ancak Rumlar bu anlayışı fiili olarak da kanıtlamalılar. BM Genel Sekreteri’nin ve uluslararası toplumun da bunu beklediklerine inanıyorum."