20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

’Ermeni soykırımının tanınması isteniyor’

Avrupa Parlamentosu, Strasbourg’da yaptığı toplantıda üye ülke liderlerine Türkiye ile üyelik müzakerelerine ’gereksiz gecikmeler olmaksızın’ başlama çağrısı yaptı.

Hollandalı raportör Camiel Eurlings’in hazırladığı ve bağlayıcılığı olmayan karar tasarısına 407 milletvekili destek verirken, 262’si ret oyu kullandı.

17 Aralık zirvesi öncesi yapılan bu oylama, Türkiye hakkında üye ülke liderlerinin fikirlerine yön vermesi açısından önemli kabul ediliyor.

Peki, oylama sırasında Türkiye’ye ilişkin tartışmaları etkileyebilecek bir değişiklik önergesi verildi mi?

Avrupa Parlamentosunun Yeşiller grubundan ve Türkiye - Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk, bazı değişiklik önergelerinin kabul gördüğünü belirtti.

Lagendijk, "Bence kabul edilenler arasında en önemlisi, Ermeni trajedisine atıfta bulunuyor. Önergede, açık biçimde Türk yetkililere Ermeni soykırımını tanımaları çağrısı yapılıyor. Ben, bu tür açıklamaların siyasetçilerden gelmesine, kişisel olarak daima karşı oldum. Ama Türk yetkililerin nihayet bu konuyu tartışmaya başlamaları açısından bu çağrı önemli. Ama gelin bu tartışma, Türkiye içinde olsun yani politikacılar değil, tarihçiler tartışsın" dedi.

Ermeni meselesi parlamentonun kararında müzakereler için bir ön koşul olarak önerilmiyor.

Joost Lagendijk, muhafazakarlarla Hristiyan Demokratların parlamentodaki oylamanın gizli yapılması yönündeki çağrısının da beklenmedik bir durum olduğunu belirtti.

Lagendijk, "Hatırladığım kadarıyla böyle gizli bir oylama yapılmayalı çok oluyor. Konu bu kadar önemliyken, gizli oylama kesinlikle milletvekillerine yakışmayan bir tavır. Açıkçası, ikiyüzlü davranıldı. Yani bazı meslektaşlarımın, bu kararı ’tarihi’ diye nitelendirirken, bir yandan da bunu gizli yapmak istemelerini anlamakta zorlanıyorum" şeklinde konuştu.

Oylamada ortaya çıkan sayısal tablonun Türkiye için ne ifade ettiği konusundaysa, Lagendijk şöyle diyor:

"Sonuçlara baktığınızda, yüzde 60’lık bir kesimin Eurlings’in raporunu desteklediğinizi görürsünüz. Ama yüzde 35’lik bir kesim buna karşı. Bu aslında geçmişte Türkiye hakkında yaptığımız oylamaların sonucundan çok da farklı değil. O yüzden ben mutluyum, çünkü parlamentonun nerdeyse yüzde 60’ı gereksiz gecikmeler olmaksızın müzakerelerin başlamasına onay verdi. Bence bu gelecek yılın ikinci yarısına denk düşüyor."

Lagendijk, ’gereksiz gecikme’ ile ne kastedildiğini de şöyle açıkladı:

"Bu bazı koşulların karşılanması gerektiği anlamına geliyor, bu koşullar ayrı bir paragrafta ele alındı. Bunlar yeni değil, Avrupa Komisyonu, bu koşulları izleme sürecinde dile getirmişti zaten. Bir diğer koşul da siyasi kriterlerin müzakereler sırasında gündemde olması. Sanırım parlamentonun görmek istediği şeyler bunlar... Üzerinde anlaşıldığı takdirde de müzakereler başlayacaktır."

Türkiye hakkındaki raporu hazırlayan Hollandalı raportör Camiel Eurlings ile Avrupa Parlamentosu Başkanı Josep Borrell de tavsiye kararının oylanmasından sonra ortak basın toplantısı düzenledi.

Borrell, Türkiye’nin Avrupa halklarına iyi tanıtılması konusunda Avrupa Parlamentosu’na sorumluluk düştüğünü anlatırken, Eurlings Türkiye’ye adil bir fırsat vermek istediklerini söyledi.

Toplantıdan önce BBC’ye konuşan Eurlings, oylamanın önemini şu sözlerle açıklamıştı:

"Aslında bu oylama çok önemli... Ama oylamanın Avrupa Konseyi toplantısına bu kadar kısa bir süre kalmışken yapılıyor olması fazla iyi değil. Konsey ise raporun ve dış ilişkiler komisyonunun yaklaşımını zaten takip ediyor. Kıbrıs konusunda buldukları anlaşılan çözüm, harfi harfine bizim raporda önerdiğimiz çözüm. Avrupa Komisyonu da halihazırda Türkiye’nin insan hakları konusunda bağımsız bir inceleme sürecinden geçmesi için bastırıyor. Bu da raporda talep edilen bir şeydi gerçekten. Yani evet, belki bizim elimizde belli şeyleri zorlamak için bir yetki yok ama Konsey şunu çok iyi biliyor: Parlamento’nun katılım müzakerelerinin sonunda Türkiye’nin üyeliğini veto etme yetkisi var. İşte bu nedenle rapor şimdiden bu kadar ciddiye alınıyor"

Eurlings, 17 Aralık’ta Türkiye’yle ilgili olarak alınacak kararda bir alternatiften söz edilmesine destek verdiğini belirtti ve bunu ’ödül-ceza yaklaşımı’ olarak niteledi.

Camiel Eurlings, "Umarım Türkiye’ye reformlara devam edebileceğini ve Avrupa’nın tüm değer ve kriterlerini benimseyebileceğini kanıtlama şansı veririz. Bunu yaptıklarında da üye olurlar. Ama aynı zamanda şunu da net bir şekilde belirtmeliyiz. ’Eğer bu sürece devam edemezseniz, din, insan hakları, kadın hakları konusunda bizim kadar özgür olmazsanız o zaman bunu yapamayız, başka bir alternatif uygulayacağız’ denmeli. Buna teşvik ve takdir yöntemi diyebilirsiniz. Ama bu hem Türkiye’nin değişmesini garanti altına almamız için en iyi şansı oluşturuyor, hem de kendi değerlerimizi koruyabileceğimiz en iyi çözüm" şeklinde konuştu.

Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan da, beraberinde çok sayıda gazeteci ve danışmanla birlikte Brüksel’e hareket etti. Erdoğan, hareketinden önce yaptığı açıklamada, kabul edemeyecekleri koşullar öne sürülürse, kendi ifadesiyle "Bu işi buzdolabına koyar yolumuza devam ederiz" dedi.
BBC TÜRKÇE
Yayın Tarihi : 16 Aralık 2004 Perşembe 00:35:27


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?