Türkiyeli eşcinseller haklarını arıyor, her renkten muhafazakar direniyor; AB sinyal veriyor, devlet görmezden geliyor. Ama "kader"den kaçış yok; Türkiye AB’ye girecekse, eşcinsel haklarını tanımaya ve güvence altına almaktan başka çaresi yok. NOKTA, bu "hassas" konuyu çeşitli veçheleriyle ele aldı, eşcinsel hareketin sözcülerine, uzmanlara ve sokaktaki vatandaşa mikrofon tuttu...

Cinsel Eğitim, Tedavi ve Araştırma Derneği Başkanı Psikiyatrist Nesrin Yetkin, Nokta’nın eşcinsellikle ilgili sorularını yanıtladı. Yetkin, Nokta’nın soruları üzerine “hastalık ya da bozukluk değil, aynen heteroseksüalite gibi bir cinsel yönelimdir. Bedensel cinsiyetimiz, anne karnında belirlenir ve doğum anında cinsel organlarımız ile bellidir. İlk çocukluk yaşlarında, cinsel kimlik gelişir. Cinsel kimlik, kişinin kendini hangi cins ile özdeşleştirdiğine, kendini hangi cinse ait hissettiğine ilişkin öznel bir durumdur. Ergenlik ve erken erişkinlik dönemlerinde ise cinsel yönelimler ortaya çıkar. Kişi cinsel eş olarak, kendi cinsinden birini istiyorsa homoseksüaliteden, karşı cinsten birini istiyorsa heteroseksüaliteden, her iki cinsten kişileri istiyorsa biseksüaliteden söz ederiz. Bunların üçü de olağan cinsel yönelimlerdir, hiçbiri hastalık ya da bozukluk değildir. Burada hep karıştırılan bir noktayı da bir örnek üzerinden açıklamak isterim. Eşcinsel bir erkeğin, bedensel cinsiyeti erkektir, erkek cinsel organlarına sahiptir ve bundan haz alır. Cinsel kimliği erkektir, aynen heteroseksüel ve biseksüel yönelimli erkekler gibi, kendini bir erkek olarak hissetmektedir. Cinsel yönelimi eşcinseldir, yani erkeklere karşı cinsel ilgi duymakta ve kendisi gibi bir erkekle cinsel ilişkiye girmek istemektedir” açıklamasını yaptı.