20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Eski DEP'liler yeniden yargılanacak

Yargıtay Dokuzuncu Ceza Dairesi, kapatılan DEP’in dört eski milletvekili Leyla Zana, Hatip Dicle, Orhan Doğan ve Selim Sadak hakkındaki mahkumiyet kararını bozdu.

Yargıtay Dokuzuncu Ceza Dairesi, Ankara 1 Numaralı Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin ikinci yargılama sonucu verdiği 15’er yıllık ağır hapis cezasını onayan kararı esastan bozdu.

Yargıtay Dokuzuncu Ceza Dairesi, bozma gerekçesi olarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tebliğnamede öne sürdüğü iddialar ve sanık avukatlarının savunmalarını dayanak gösterdi.

Dokuzuncu Ceza Dairesi’nin kararı bozma gerekçelerinden bazıları şöyle:

- Sanıkların savunma hakkının kısıtlanması,

- Yeniden yargılama unsurlarının oluşmaması

- Mümkün olduğu halde bazı tanıkların dinlenmemesi,

- Sanık avukatlarının reddi hakim talebinin yasal dayanak olmadan reddedilmesi.

- Teyp ve video kaset çözümünün tarafsız kişileri yaptırılmaması

Yeni dava 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde

Eski DEP’liler bu defa, kaldırılan DGM’lerin yerine kurulan Ankara 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak.

Mahkeme heyetinin başkanlığını ise DEP’lilerin mahkumiyet kararını veren Ankara 1 No’lu DGM’nin başkanı Mehmet Orhan Karadenizli.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ikinci yargılama sonucu verilen kararın esastan bozulmasını istemiş, Yargıtay Dokuzuncu Ceza Dairesi de, Leyla Zana, Hatip Dicle, Selim Sadak ve Orhan Doğan’ın tahliyesine karar vermişti.

Yusuf Alataş: "Temyiz kararı Türk yargısının yüz akı"

DEP davasında geçtiğimiz hafta dört eski DEP milletvekilinin Yargıtay Dokuzuncu Ceza Dairesi’ndeki temyiz duruşması karar için 14 temmuza ertelenmişti.

Duruşmaya DEP milletvekilleri Leyla Zana, Hatip Dicle, Selim Sadak ve Orhan Doğan’ın katılmamıştı.

Avukatları Yusuf Alataş yaptığı savunmada, Yargıtay Dokuzuncu Ceza Dairesi’nin 9 haziranda verdiği tahliye kararını, ’Türk yargısının yüz akı’ olarak nitelemişti.

İlker Başbuğ: "DEP’liler bürokrasideki tereddütlerden yararlandı"
Genelkurmay İkinci Başkanı İlker Başbuğ, 8 temmuzda yaptığı aylık basını bilgilendirme toplantısında Eski DEP’li milletvekillerinin tahliyesinden sonraki süreci değerlendirmişti.

DEP’lilerin düzenlediği siyasi amaçlı gezileri ve mitinglerde resmi dil dışında bir dil kullanmalarını eleştiren Başbuğ, "DEP’li milletvekilleri, bölücü terör örgütünün eylemlerini altı ay daha durdurmalarını önerebilmişler, bir anlamda bürokrasideki tereddütlerden yararlanmışlardır. Bu konulara ilişkin hukuki mevzuatın, idare tarafından uygulanmasında bazı eksikliklerin olduğu düşünülmektedir" demişti.

"Devletin bütün kuruluş ve kurumlarının önleyici ve yasal tedbirleri mevcut hukuk çerçevesinde, aynı kararlılıkla uygulamasının önemine inanılmaktadır" diyen Başbuğ, bu durumun Türk Silahlı Kuvvetleri için ülke güvenliği açısından önemli olduğunun altını çizmişti.

DEP`lilerin Avukatı: "Yanlış Hesap Yargıtay`dan Döndü"

DEP eski milletvekilleri Leyla Zana, Orhan Doğan, Hatip Dicle ve Selim Sadak`ın mahkumiyet kararının Yargıtayca bozulmasını memnuniyetle karşılayan avukat Hamit Geylani, yeniden yargılama konusunda ise kaygılı olduklarını bildirdi.

DEP milletvekillerinin temyiz duruşmasının ardından, gazetecilerin sorularını yanıtlayan Avukat Hamit Geylani, yargılama sürecinin devam ettiğini belirtirken, ``Gelinen noktada özet olarak şunları söylemek isterim. Yanlış her hesap bir yerlerden döner. On yıl önce verilen bu siyasi, anti demokratik karar, hukuk ve adalet duyguları ile çelişen karar bugün itibariyle Yargıtay 9. Ceza Dairesi`nde geri dönmüştür. Yani bu yanlış hesap hesabı yapan hesabı yapan makama geri çevrilmiştir`` dedi.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi`nin çok önemli noktaların altını çizdiğini kaydeden Geylani, şunları söyledi:

``Birincisi Türkiye`nin altına imza koyduğu uluslararası sözleşmelerin sözleşmeci devletleri bağladığının altını çizdi. Davamız üzerindeki etkisi itibariyle Türkiye, AİHM`sinin yargısını kabul etmiş ve yargıç bulunduruyor. Bu nedenle AİHM`sinin kararı Türkiye`yi de bağlar. Anayasa`nın 90. maddesinin değişmesi ile ulusal hukuk ile ulusal üstü hukukun çelişmesi durumunda, ulusal üstü hukuk normlarının uygulandığı açıktır. Bu açıklık kararda yaşam buldu.

Yine DGM`nin kuruluş ve tabi yargıç ilkelerine uymamama, diğer antidemokratik ilkeler doğrultusunda ortadan kaldırıldığı dikkate alarak bu mahkemenin verdiği kararın adil bir karar olmadığı gerçeği ortaya çıkmıştır. Çünkü AİHM`sinin kararının da önemli gerekçesinden biri adil bir yargılamanın yapılmadığı. Bundan şunu çıkarmak gerekir karar haksızdır, anti demokratiktik, hukuka aykırıdır. Yönteme ve CMUK`a da aykırıdır. Yargıtay 9. isabetli bir karar vermiştir.

AİHM`sinin bozma gerekçesinde tanıkların dinlenmediği, bant çözümlerinin yapılmadığı, tanıkların duruşmaya getirilmesi gerekirken sanık vekillerinin onlara soru tevci etmesi gerekirken ona uyulmaması yasa ve yasamaya aykırı olduğunun altı çizildi.

Bu kararın bozulması hem usulden, yani usulü vecibelerin yerine getirilmemesinden ötürü, bize göre de hem esastan bozulmuştur.

Buna gerekçe uluslararası sözleşmeler, AİMH`in kararlarının bağlayıcılığı ve DGM`lerin verildiği kararların bu değişikliklerden sonra yaşam bulamayacağıydı.``

KARAR ÖNEMLİ BİR KİLOMETRE TAŞI

Bu kararın Türkiye için önemli bir kilometre taşı olduğunu söyleyen Geylani, ``Çünkü Türkiye için en önemli hadise toplumsal barış, ülkenin demokratikleşmesi ve hukukun üstünlüğüdür`` dedi.

DGM`LER DEĞİŞMEDİ

Mahkumiyet kararını Ankara 1 No`lu DGM`nin verdiğini anımsatan Geylani, DGM`lerin ``şeklen kapatıldığını`` söylerken, ``Gidin bakın 11. Ağır Ceza`ya çevrildi. Halen 11. Ağır Ceza`nın mahkeme salonunun kapısında 1 No`lu DGM`nin talebası duruyor. çünkü 1 No`lu DGM`nin başkanı, savcıları, üyeleri onun yerine geçen 11. Ağır Ceza Mahkemesi`nin üyeleridir. Hiçbir şey değişmemiştir. Umarız, dileriz düşünce değişmiştir. Bu kadar yaşanan değişim ve dönüşümlerden sonra olumlu adımların burada da olumlu duruş sergileyeceğini umuyor, diliyoruz`` dedi.
ANKARA
Yayın Tarihi : 14 Temmuz 2004 Çarşamba 14:55:08
Güncelleme :14 Temmuz 2004 Çarşamba 17:17:46


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?