17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Fındık yağı her derde deva

Samsun’daki Uluslararası Gıda Fuarı’nda yüzde 98’i Fiskobirlik’e ait olan Ordu Yağ Sanayi A.Ş.’nin Çotanak marka yağlarını tanıtan şirketin Genel Müdürü Yaşar Pamuk, fındık yağlarının her derde deva olduğunu belirterek, kanser gelişimi ve riskinde engelleyici etkisi olan fındık yağının, kısırlığa karşı etkili olduğunu ve özellikle şeker hastaları için yararlı olduğunu söyledi.

Yüzde 98’i Fiskobirlik’e ait olan Ordu Yağ Sanayii A.Ş.’nin ürettiği Çotanak marka yemeklik fındık yağlarının Türk mutfağının değişmez yağı olduğunu dile getiren Genel Müdür Yaşar Pamuk, fındık yağının bilinen özellikleri hakkında bilgi verdi. Yaşar Pamuk, fındık yağında yüzde 83 oranında oleik, yüzde 12 oranında linoleik asit, E vitamini, minerallerden kalsiyum, demir, çinko ve potasyum bulunduğunu ifade ederek, fındık yağının faydalarını şöyle sıraladı:
- Damar sertliği, daralması ve bundan kaynaklanan muhtemel kalp hastalıklarını önler.
- Vücuttaki aktiviteyi arttırır, psikososyal bir problem olan kısırlığa karşı etkilidir, üreme sistemini güçlendirir.

- Hücrelerden doku ve organlara kadar tüm yapılarda yaşlanmaya karşı doğal savunma oluşturur.

- Kanser gelişimi ve riskinde engelleyici etkisi vardır.

- Yüksek kalsiyum içerdiğinden çocukların kemik ve diş oluşumuna katkı sağlar, menopoz sonrası kemik erimesini yavaşlatır.

- Bünyesinde bulunan yüksek E vitamini alyuvarların parçalanmasını önleyerek kansızlığa karşı kuruyucu etki yapar.

SAMSUN-(İHA)
Yayın Tarihi : 14 Mayıs 2004 Cuma 12:12:40


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
musa aksoy IP: 217.95.100.xxx Tarih : 15.05.2004 11:18:49
SAYIN YETKILI BU GUNKU KENT HABERDE FINDIK YAGI HER DERDE DEVA BASLIKLI YAZINIZDAN ESINLENEREK ÜRETICI FIRMAYLA KONTAGA GECMEK ISTIYORUM. ALMANYADA YERLESIK OLAN VE TÜM DÜNYAILE CALISAN SIRKETLERDE ORTAKLIGIM VE SAHIBI OLDUGUM SIRKETLERIM VAR: FINDIK YAGINI ÖNCELIKLE KENDI MAGZALARIMIZDA DENEMEK ISTIYORUM. TOPTANCI SIRKETLERIMIZ YANINDA ALMANYADA 13 MAGZAMIZ BULUNMAKTADIR HEDEF KITLEMIZ KILASIK TÜRK OLMAYIP ALMANLARA YÖNELIK BIR KONCEPT ÜZERINDE GENISLEMEYE DEVAM EDIYORUZ. MAGZALARIMIZ BIRINCI SINIF CADELER ÜZERINDE HIZMET VERMEKTEDIR GIDA YAYONUMUDA MEVCUT BULUNMAKTA OLUP KONYA ILGI DUYULMASI HALINDE ILGILI FIRMADAN KONUYLA ILGILI BILGI VE TEKLIF BEKLEMEKTEYIZ:ADRESLERIMIZ SASAGIDA. SAYGILARIMIZLA MUSA AKSOY ADRESSEN Musa Aksoy 1)THIS&THAT GmbH Mark-str 9 65183 Wiesbaden,Tel.: 0611/71479-50,Fax: 0611/71479-99 E-mail:m.aksoy@sevgi-eu.com,WWW.This-That.de 2) SEVGI EUROPA GmbH (HAUS & CAPITAL-M&L) Erthal str 1,55118 Mainz Tel.:06131/6294567-275460,Fax:06131/275463,E-mail:m.aksoy@sevgi-eu.com 3)This & That Rhein-Main GmbH Markstr. 9,65183 Wiesbaden Tel.: 0611/7147950,Fax: 0611/ 7147999,E-mail:wiesbaden@this-that.de www.THIS-THAT:DE WWW.ITAV.DE/NEU WWW:CEPEWA:DE 4)DTI - Alman Türk Sanayici ve Isadamlarý Dernegi e.V. Deutsch-Türkische Industriele und Unternehmerverein e.V. Wilhelm-str 58-A 65183 Wiesbaden 1.Baþkan/1.Vorsitzende :Musa Aksoy Tel.: 0611/4038-88 Fax: 0611/4068-42 E-mail:Info@dtiev.de (Karadeniz Gazetesi, 06.05.2004) ALMANYA NOTLARI (1) Geçen hafta Almanya’da idim. Önce, Almanya’nın 4. büyük kenti olan ve 80 bin Türkün yaşadığı Köln’e gitmiştik. Konu, geçen yıl burada kurulan Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası’nın (TATSO) resmi açılışı idi. Bu oda, 10 yıl kadar önce İstanbul’da kurulmuş bulunan Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası’nın bir devamı idi ve Türk-Alman ekonomik ilişkilerinde önemli bir boşluğu dolduracaktır. Bu vesileyle Sn. Başbakan Erdoğan, bazı bakanlar, Berlin büyükelçimiz, ilgili üst düzey bürokratlar ve başta TOBB başkanı olmak üzere, şimdiye kadar görülmedik sayıda (600 civarında) Türk işadamı da tam bir Türk medya ordusu eşliğinde bu açılışta hazır bulunmuştu. Dahası, Alman Başbakanı Sn. Schröder, Eyalet Başbakanı ve Köln Belediye Başkanı ile çok sayıda Alman siyasetçi ile işadamı da bu toplantıya katılmıştı. Bu açılışa, oda başkanlığını üstlenen Almanya’daki başarılı işadamı Kemal Şahin yanında, yine başarılı turizmci (Öger Tur’un sahibi) ve SPD’nin Hazirandaki seçimlerde AB parlamentosu için aday gösterdiği Vural Öger ile birlikte çok sayıda Almanya’daki işadamlarımız da katılmıştı. Köln Ticaret Odası’nın büyük toplantı salonunu, deyim yerindeyse tıka-basa dolduran ve büyük çoğunluğu Türklerden oluşan konuklar, özellikle Sn. Erdoğan ile Sn. Schröder’in yapmış olduğu konuşmaları büyük bir coşkuyla karşıladı. Sn. Erdoğan’ın konuşmasında AB’ye ve onun lokomotifi olan Almanya’ya vermiş olduğu mesajlar anlamlıydı. Sn. Erdoğan’ın özellikle “AB 2002 yılında toplam dış ticaretinde 11 milyar € (Avro) açık vermiştir. Bu kapsamda Türkiye ile yapmış olduğu ticarette ise 4 milyar Avro fazlalık sağlamıştır. Yani, AB’nin toplam dış ticaret açığının 1/3’ünden fazlasını tek başına Türkiye GB nedeniyle karşılamıştır” şeklindeki vurgusu, çok anlamlı ve bizim kayıtsız şartsız AB/GB hayranlarına da önemli bir mesajdı. Bunun yanında, Sn. Schröder’in Türkiye’nin AB üyeliğine sıcak baktığını teyiden tekrarlaması ve Aralıkta müzakere tarihi alma konusunu kastederek “Almanya’nın sözüne güvenebilirsiniz” mealindeki ifadesi de çok önemliydi. %80’den fazlası Türk olan konuklardan büyük alkış alan Sn. Schröder’in, bir siyasetçi olarak bu coşkudan çok memnun kaldığı belli oluyordu. Konuşmasında “Umarım bizim işadamlarımız ve partililerimiz de beni böyle alkışlar” demesi de bunun bir kanıtı idi. Ama, müzakere tarihi için gerekli Kopenhag siyasi kriterleri arasına, Sn. Schröder’in L. Zana’yı da sıkıştırması hiç uygun düşmedi. Köln’deki bu coşkulu açılıştan sonra akşam yapılan, Sn. Erdoğan’ın da katıldığı ve öncesinde bir de konuşma yaptığı muhteşem “Anadolu Ateşi” gösterisi, açılışın geceye de uzanan çok güzel bir devamı idi. Köln dönüşü Frankfurt, Wiesbaden ve Mainz’de bazı iş temaslarımız oldu. Bu arada 29 Nisan Perşembe akşamı, değerli hemşehrimiz ve başarılı işadamı Musa Aksoy’un başkanlığını yaptığı Wiesbaden’deki Türk-Alman İşadamları Derneği’nde, Kıbrıs ve Türkiye-AB/GB ilişkileri korunusda bir konuşma yaptım. Aynı toplantıda, çok önemli bir ilki teşkil eden ve Türk-Alman KOBİ’lerinin yakın işbirliğini öngören projenin sahibi KOSGEB Başkanı Sn. Erkan Gürkan da bu projeyi tanıttı. Ayrıca toplantıya katılan ve çok farklı işleri başarıyla yürüten işadamlarımızla çeşitli konuları görüştük. (Sürecek) (Karadeniz Gazetesi, 13.05.2004) ALMANYA NOTLARI (2) Almanya ile ilgili gözlemlerimizi bu yazımızda da sürdürelim: a) AB’nin genişlemesi ve Alman kamuoyu: Almanya’da bulunduğumuz hafta, aynı zamanda AB tarihinin 10 yeni üyelik en büyük genişlemesine sahne olmuştur. Bu genişlemenin 30 Nisanı 1 Mayısa bağlayan gece, coşkulu kutlamaları yapıldı. Siyasetçilerin genişleme için söyledikleri hep olumlu şeylerdi: Daha güçlü olacağız, ticaretimiz artacak, zenginleşeceğiz vd... Ancak, Alman kamuoyunun bu resmi söylemleri pek paylaşmadığı medyadan açıkça görülüyordu. Örneğin, Almanlar işlerini yeni üye ülkelerin çalışanlarına kaptıracakları endişesini taşıyorlardı. Bunun tipik bir örneği Siemens’te yaşandı: Bir fabrikasını yeni üye olan Macaristan’a taşıma kararı alan bu dünya devi, işçilerin protestosuyla karşılaşınca, “bu yolla maliyetlerde %17 tasarruf yapabileceğiz” gerekçesine sığınmak zorunda kaldı. b) Almanya’da Türkiye tartışması: 30 Nisan 2004 günü genişleme dolayısiyle Alman parlamentosunda yapılan genel görüşmede Türkiye de gündeme getirildi. İktidar sözcüleri (Başbakan Schröder ile Dışişleri Bakanı Fischer) Türkiye’ye Aralıkta müzakere tarihi verilmesini savundular. Ancak bunun için Türkiye’nin “şartlar”ı yerine getirmesini özellikle vurguladılar. Buna karşı Alman muhalefet lideri Bayan Merkel, eski görüşlerini tekrarlayarak, Türkiye’nin AB’ye üye olamayacağını, daha önce verilen bu yöndeki sözlerin yanlış olduğunu ısrarla dile getirdi. c) Alman ekonomisi nereye?: Alman ekonomisi olumsuz sinyaller vermeye devam ediyor. Büyük iddialarla ve muhalefetle de uzlaşılarak yürürlüğe konulmuş olan “Agenda 2010” adlı ekonomik istikrar programı da bekleneni sağlayamıyor. Almanya 3. defa AB’nin bütçe açıkları limitini aşmamak için ek tasarruf ve kaynak önlemlerine başvurmaya çalışıyor. Örneğin, yine Almanya’da bulunduğumuz hafta, emeklilerin de vergilendirilmesini öngören bir yasa parlamentoda kabul edilmişti. Bu da gösteriyorki, Almanya’da halen iktidarın büyük ortağı olan sosyal demokratlar, en çok övündükleri “sosyal devleti”, bu kez budama konusunda acı reçeteler uygulamak zorunda kalıyor. Alman toplumu, DM yerine AVRO’ya (€) geçerken yapılan gizli zamların satınalma gücünü azaltması dolayısıyle küskün. Bu yüzden DM’yi özleyenler anketlerde %60’ın üzerinde çıkıyor. Tüm önlemlere rağmen işsizlik bir türlü önlenemiyor ve 5 milyona doğru hızla tırmanıyor. Büyüme hedeflerine de ulaşılamıyor. Haftalık çalışma saatlerinin 35’den 40-42 saate çıkarılması ve emeklilik yaşının uzatılması da gündemde... Bu gidişle 2006 Eylülünde yapılacak seçimleri muhalefetin (CDU/CSU) kazanması çok kuvvetli bir ihtimal olarak gözüküyor. Bu da Türkiye-AB ilişkilerini olumsuz etkileyecek. Belki de hayırlısı budur. Çünkü o sayede umarız rüyadan uyanırız. (Sürecek) (See attached file: 06.05.2004 ALMANYA NOTLARI (1).doc)(See attached file: 13.05.2004 ALMANYA NOTLARI (2).doc) ____________________________________________