Genelkurmay Başkanlığı, Hürriyet Gazetesi Yazarı Fatih Altaylının dünkü yazısına sert bir açıklamayla yanıt verdi. İşte Genelkurmayın Altaylıya "sınırları aşan eleştiride bulunmasından dolayı basın etiğinin gereklerini anımsattığı" açıklama:
"8 Şubat 2005 tarihli bir gazetede yer alan köşe yazısında İç Güvenlik Harekatı kapsamında Bölgeye etkisiz rütbeli komutanlar atandığı şeklinde bir yorum yer almıştır.
Türk Silahlı Kuvvetleri sorumluluk alanı içerisindeki tüm atamalarda uzmanlık ve liyakat ölçütlerine uygun görevlendirmeler yapmaktadır. Bu görevlendirme ölçütleri Irakın kuzeyi ve Iraka yakın bölgelerde geçerli olduğu gibi Türk Silahlı Kuvvetlerinin görev ve sorumluluk alanındaki her bölge için de geçerlidir. Her rütbedeki personel zorluk derecesine bakmaksızın kendilerine verilen her görevi direktifler doğrultusunda, hakkıyla ve dirayetiyle yerine getirmektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin karakteri; görev, liyakat, uzmanlık, bağlılık ve cesaret kavramlarıyla tanımlanır.
Tüm dünyanın gıptayla baktığı Türk Ordusunun nitelikleri söz konusu köşe yazarına bir kez daha anımsatılırken, aynı zamanda, kendisine Türk Silahlı Kuvvetlerine sınırları aşan eleştiride bulunmasından dolayı basın etiğinin gereklerini de anımsatmak, bu tutumunun esefle karşılandığını belirtmek Türk Silahlı Kuvvetlerinin sorumluluğudur."
FATİH ALTAYLININ DÜNKÜ YAZISI:
KUZEY Irakta nahoş gelişmeler oluyor. ABD, Irak bölünmeyecek mesajı verse de, Kuzey Iraktaki Kürt partilerinin liderleri, bağımsız Kürdistan niyetlerini yüksek sesle haykırıyorlar.
Bölgede inisiyatifi elinden kaçıran Türkiye, duruma seyirci.
Bağırarak yapılan açıklamalarla kontrolü ele alabileceğini zanneden politikacılarımız çaresiz.
Üstelik de bu açıklamalara karşı Kürt liderlerden gelen tepkiler, daha da vahim.
Türkiye, Kerkük, Türkmen kentidir deyince, Talabani Türkiye bu şekilde konuşamaz. O zaman Kürtler Diyarbakırda, Araplar da Hatayda hak iddia etmeye başlarlar diyor.
Açıkçası bunlar da benim kanıma dokunuyor.
Neden mi?
Anlatayım.
1990lı yıllarda defalarca Kuzey Iraka gittim. Muhabirlik yaptım. Karış karış dört bir yanını dolaştım. Zaho, Erbil, Selahaddin her yerinde uzun süreler bulundum.
O dönemde bölgedeki Türk askeri hákimiyetini gözlerimle gördüm.
Açık ve gizli olarak Türkiye, bölgede son derece etkiliydi. Bölgede görev yapan Türk subaylar, Barzaniyi kontrol altında tutuyorlardı.
Her ay Türkiyeden gönderilen parayı binbaşı rütbesindeki bir Türk subay, Barzaniye aktarıyor, Türkiyenin izin verdiği sınır ticareti sayesinde bölge halkı yaşayabiliyordu.
Barzaninin, kendisine talimat veren Türk binbaşı, hatta yüzbaşılar karşısında el pençe divan durduğunu, Emredin komutanım dediğini defalarca işittim.
Türk askeri tatlı sertlikle bölgede çok etkiliydi.
Ancak daha sonra Türkiyenin bu politikası değişti.
Yanılmıyorsam, Kıvrıkoğlunun Genelkurmay Başkanlığı döneminde bölgeye etkisiz rütbeli komutanlar atandı. Bu komutanların çekingen politikalarını desteklemeyen Kuzey Irak uzmanı subay ya tayin olup gitti, ya da istifa etti.
Barzani ile anladığı dilden konuşan subayların yerine Barzaniye parti lideri muamelesi yapan acemiler geldi.
Ve giderek Türkiye, Kuzey Iraktaki otoritesini yitirdi.
Irak Savaşı ve tezkere kriziyle birlikte kontrol tamamen elden gitti. Şimdi bölgede aleyhimize gelişmeler olmasın diye ABDnin ağzının içine bakıyoruz.
Onlar da alenen bizimle oynuyorlar."
ANKARA
Yayın Tarihi :
9 Şubat 2005 Çarşamba 18:18:12
Güncelleme :9 Şubat 2005 Çarşamba 18:21:27