Devlet İstatistik Enstitüsü’nün Uluslararası Çalışma Örgütü ILO`nun tanımlarını esas alarak hesapladığı yüzde 12.4 oranındaki işsizlik oranı, söz konusu uluslararası standartlar nedeniyle iş gücü dışında tutulan "işsizlerin" de eklenmesiyle yüzde 22`ye kadar yükseliyor.

DİE`nin de uyguladığı ILO yönteminde, çeşitli nedenlerle daha önce çalıştığı işinden uzaklaştırılmış ve işine geri çağrılmayı beklediği için başka bir iş aramayan ile bölgede iş bulunmadığına inandığı için iş aramayıp, ancak 2 hafta içinde işbaşı yapmaya hazır olduğunu belirten kişileri işgücü içerisinde kabul edilmiyor.

DİE`nin açıkladığı son hane halkı iş gücü anketlerinde bu durumda olanların sayısı 1 milyon 796 bin kişi olarak belirlendi. Aynı şekilde mevsimlik çalıştığı için iş aramayan ve iş başı yapmaya hazır olmayan 922 bin kişi de istihdam ve dolayısıyla işsizler arasında bulunmuyor.

OECD üyesi ülkeler arasında iş gücüne katılma oranı yüzde 45.5 ile en düşük ülke olan Türkiye`de, DİE`nin uluslararası standartlar nedeniyle işsiz kabul etmediği söz konusu kişiler de iş gücüne dahil edildiğinde bu yılın ilk üç aylık dönemi için 2 milyon 280 bin kişi olarak açıklanan işsiz sayısı 5 milyon 521 bin kişiye yükseliyor. İş gücü ise 22 milyon 732 binden 25 milyon 423 kişiye ulaşıyor. Bu rakamlar esas alınarak yapılan hesaplamaya göre ise işsizlik oranı yüzde 22`ye kadar çıkıyor.

DİE`nin de kullandığı söz konusu yöntem, aslında işsiz olanlarin büyük bir bölümünü iş gücü dışına çıkardığı için işsizlik oranını gerçekte yaşandığından çok daha düşük bir noktaya çekiyor. Aynı yöntemi diğer ülkelerde kullanıyor. Ancak bu ülkelerde, iş gücünün çalışabilir yaştaki nüfus içerisindeki payını gösteren iş gücü oranı oldukça yüksek seyrediyor. Türkiye`de yüzde 45.5 düzeyinde kulanan bu oran OECD`nin son verilerine göre Türkiye`den daha yüksek işsizliğe sahip ülkelerden İspanya`da istihdama katılma oranı yüzde 60.7, Slovakya`da yüzde 57.7 ve Polonya`da yüzde 51.4 düzeyinde bulunuyor. Bazı OECD üyesi ülkelerde istihdama katılma oranı yüzde 85’e kadar yükseliyor.

ATIL İŞGÜCÜ YÜZDE 26

Bu arada söz konusu istatistik yöntemi nedeniyle anketin yapıldığı dönemde 15 günlük dönemde ekonomik nedenlerle, 40 saatten daha az süre çalışıp, mevcut işinde ya da ikinci bir işte daha fazla süre çalışmaya uygun olan kişilerle, mevcut işinde elde ettiği gelirin azlığı ya da kendi mesleğinde istihdam edilmemesi gibi nedenlerle mevcut işini değiştirmek istediğini ya da ikinci bir iş aradığını bildiren kişiler çalışanlar arasında gösteriliyor. Ancak eksik istihdam olarak tanımlanıyorlar. Atıl durumdaki söz konusu eksik istihdamdakilerin sayısı da 1 milyon 175 bin kişiye buluyor. Bu durumdakiler de dahil edildiğinde toplam atıl işgücü oranı yüzde 26`ya kadar yükseliyor.

KİMLER NİYE ÇALIŞMIYOR

DİE çalışabilecek yaşta olduğu halde 26 milyon 750 bin kişiyi işgücüne dahil etmiyor. Bunların, iş aramayıp ancak işbaşı yapmaya hazır olanlarla, mevsimlik çalışanlar dışında kalanların 13 milyon 53 binini ev işleriyle maşgul olanlar, 3 milyon 416 binini öğrenciler, 2 milyon 908 binini çalışamaz haldekiler, 2 milyon 813 binini emekliler, 1 milyon 867 binini de diğer nedenlerle çalışmayanlar oluşturuyor.