24
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Gıda sektöründe 10 bin kaçak işletme

Türkiye’de 27 bin gıda sanayii işletmesinin yaklaşık 10 bini denetlenemiyor. Çünkü bunlardan sadece 17 bini Tarım Bakanlığı’nın üretim izniyle çalışıyor.

Ayrıntıları Hürriyet gazetesinde Uğur Dündar imzasıyla yayımlanan haberdan alıntılayarak aktarıyoruz:

GIDA terörüyle mücadelenin bir başka amacı, dürüst sanayici ve esnafı, genellikle ‘merdivenaltı’ tabir edilen ve Tarım Bakanlığı’nda sicil kaydı bulunmadığı için yetkililerce kontrol edilemeyen işletmelerin haksız rekabetinden korumak. Ülkemizdeki 27 bin gıda sanayii işletmesinin yaklaşık 10 bini denetlenemiyor. Tarım Bakanlığı’nın izniyle üretim yapan sadece 17 bin işletme var. Bu tip işletmeler kayıt dışı olduklarından vergi ödemiyor, kaç işçi çalıştırdıkları da Sosyal Sigortalar Kurumu’nca bilinmiyor.

Türkiye’de yaklaşık 400 bin gıda satış ve toplu tüketim yeri bulunduğu göz önüne alınırsa, sağlığımızın ne denli büyük tehdit altında olduğu kolayca anlaşılıyor. Gıda terörü yoluyla para kazanmayı aklına koymuş bazı uyanıklar, sanki Tarım Bakanlığı’ndan üretim izni almış gibi sahte belgeler bile düzenleyebiliyor.

SAHTE İZİN BELGESİ

Geçenlerde Kumkapı’da balık yediğimiz lokantanın sahibiyle sohbet ederken, pul biberi nereden aldığını sorduk. Zira, kırmızı pul biber konusu sağlığımız açısından çok önemli. Ülkemizde biberler, kurutma döneminde küflendiği için, çoğunda kanserojen ‘aflatoksin’ maddesi ürüyor! Hem de inanılmaz bir hızla! İşletmeci, balık ve deniz ürünleri dışındaki her türlü gıdayı, üretim izinli firmalardan almaya özen gösterdiklerini söyledi. Sonra da, pul biber aldıkları firmanın izin belgesini gururla gösterdi. Dikkatle bakınca, belgenin sahte olduğunu anladık! Adamcağız gözlerine inanamadı.

KANSEROJEN BİBERLER

Pul biberle ilgili çarpıcı bir başka örnek:

Hijyene abartılı denecek şekilde önem veren bir kebapçı, sunduğu kebap çeşitlerinde, hem Tarım Bakanlığı’ndan üretim iznine, hem de HACIPP ve ISO 9000 belgesine sahip bir firmanın pul biberlerini kullanıyor. Ama bizim araştırma dosyamızı inceledikten sonra, nedense onun da içine bir kurt düşüyor. Gidip laboratuvarda aflatoksin analizi yaptırınca, her türlü güvenceyle satıldığı öne sürülen pul biberlerdeki aflatoksin oranının korkunç boyutta olduğunu görüyor.

UCUZ ET ÜRÜNLERİ

Kanserojen pul biber kullanımı, ucuz sucuk, sosis, salam gibi et ürünlerinde felakete dönüşüyor. Bunlar içerdiği maddeler açısından birer ‘gıda terörü bombası’ndan farksız. Bu ürünlerin genellikle hiçbir besin değeri yok. Çünkü et yerine hayvansal atıklar, nişasta, tavuk derisi, kırmızı etin kasaplarda kullanılmayan kanlı-yağlı kısımları, zar, kan, bol baharat, bol tuz, hatta tavuk kemikleri kullanılıyor. Peki ötekileri anladık da sucukta, sosiste ve salamda kemik nasıl kullanılır demeyin! Şimdi MDM denilen ucuz kıymalar revaçta!. Kısaca MDM adı verilen teknoloji, aslında entegre tesislerde eti kemikten ayırmak amacıyla geliştirilmiş. Bilimsel ve ahlaki ölçülere uygun olarak kullanıldığında bir sakınca yaratmıyor. Ancak ithal edilen bu makinelerin benzerlerini sanayi sitelerindeki atölyelerde yaptıran bazı uyanıklar, kasaplardan, marketlerden topladıkları kemikli tavuk artıklarını, yüksek ısıda ve hijyenin ‘h’sinin bile bulunmadığı ortamlarda, bu cihazdan geçirip, sözde MDM kıyma üretiyor! Böylece ortaya hiçbir besin değeri olmayan, kolayca bakteri üretebilen, son derece sağlıksız bir madde çıkıyor. Bunun içine çok miktarda ucuz pul biber ve nitrat ilave ediliyor, böylece karışım renklendirilmiş ve kullanıma hazır hale getirilmiş oluyor. Bu karışımla üretilen sucuk, sosis ve salamlar, ucuz olduğu için piyasada vatandaşlar tarafından kapış kapış alınıyor. Böbrek ve karaciğerlerini tahrip eden bu ‘gıda terörü bombaları’nın 5-10 yıl içinde mutlaka ciddi sağlık sorunları yarattığı belirtiliyor.

Sağlıksız gıdadan nasıl korunmalı

Peki biz tüketiciler, hilelerden ve sağlıksız gıdalardan kendimizi nasıl koruyacağız. En başta ucuz ürünlerden uzak durarak. Hemen bir örnek verelim: Bazı yerlerde, özellikle semt pazarlarıyla büfelerde, yaklaşık 250-300 gram gelen bir kangal sucuk, 2 milyon liradan satılıyor. Oysa kırmızı etin kilo fiyatı ortada. Kırmızı etten yapılmış hakiki bir sucuğun kilosunun 17-18 milyon liradan aşağı olması, kesinlikle mümkün değil. Bu verilerin ışığında, ucuz sucuğun gerçekte sucuk olmadığını bilmeliyiz. Burada Tarım Bakanlığı’na çok önemli bir görev düşüyor. Piyasaya paketler içinde pul biber arzeden tüm firmalara, ürünlerindeki aflatoksin oranını, tıpkı üretim ve son kullanma tarihlerinde olduğu gibi, ambalajın üzerine yazma zorunluluğu getirilmeli. Hem de acilen.

HÜRRİYET
Yayın Tarihi : 14 Haziran 2005 Salı 17:40:11
Güncelleme :14 Haziran 2005 Salı 17:42:12


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?