Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, İncirlikten yapılacak uçuşların Afganistan ve Iraka kargo nakliyle sınırlı olacağını belirterek, "İncirlikten hiç bir ülkeye karşı saldırı fonksiyonu gerçekleştirilemeyecektir" dedi.
Bakan Gül, Dışişleri Komisyonu, AB Uyum Komisyonu, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ve Milli Savunma Komisyonu üyeleri ile milletvekillerine dış politika konusunda bilgi verdi.
Medyada son dönemde Türkiye-ABD ilişkilerinin erozyona uğradığı, Türk halkında ABD karşıtlığının arttığı gibi abartılı yorumların yer aldığına dikkat çeken Gül, oysa ilişkilerin karşılıklı saygı ve çıkar ilişkisi çerçevesinde sürdüğüne işaret etti.
Gül, İncirlikin kullanımı konusunda gizli bir kararname veya gizli bir belgenin söz konusu olmadığını, ABDnin Afganistan ve Irak harekatlarına destek amacıyla lojistik aktarma olanağı için başvurduğunu anlatırken, söz konusu ülkelere nakillerde silah, mühimmat ve askeri birlik taşınmasının söz konusu olmadığını vurguladı.
KORENİN TALEBİ İNCELENİYOR
BMnin çizdiği amaçlar doğrultusunda Kanada, İtalya, Macaristan ve İngilterenin de zaman zaman İncirliki kullandığını dile getiren Gül, Kore Cumhuriyetinin de Erbildeki askeri birliğine lojistik destek amacıyla Türkiyeden talepte bulunduğunu ve bu çerçevede görüşmelerin sürdüğünü bildirdi.
İncirlikten gerçekleştirilecek faaliyetler çerçevesinde yapılacak uçuşlarda bu ülkelerin tabi olacağı ilke ve kuralları Türkiyenin belirleyeceğini de vurgulayan Gül, uçuşların Afganistan ve Iraka kargo nakliyle sınırlı olacağını kaydetti.
"İNCİRLİKTEN HİÇ BİR ÜLKEYE SALDIRI OLMAYACAK"
Ayrıca TSKnın da bu uçuşlardan yararlanacağını belirten Gül, İncirlikten hiç bir ülkeye karşı saldırı fonksiyonu gerçekleştirilemeyecektir" dedi.
Gül, İncirlik konusunda ABDye açık çek verildiği gibi yorumların doğru olmadığını da kaydederken, "Kurallar kendi egemenlik haklarımız dahilinde ve bizim de desteklediğimiz faaliyetler kapsamında olacaktır" diye konuştu.
Gül, Başbakan Erdoğanın İsrail ve Filistin ziyaretiyle ilgili bilgi verirken, Türkiyenin İsrail ve Filistin ile olan özel ilişkiye dayanarak her türlü görevi üstlenmeye hazır olduğunun ziyarette söylendiğini aktardı.
Gül, Başbakanın ziyaretinin başka sebeplere bağlamak kadar yanlış ve Türkiyeyi zan altında bırakacak yorumlar olamayacağını da belirtirken, ziyaretin çok önceden planlandığını anlattı.
ERMENİSTAN KONUSUNDA YENİ GİRİŞİM
Ermenistan ile ilişkiler konusunda Koçaryanın cevabi mektubunu olumlu ve iyi niyetle değerlendirdiklerini belirten Bakan Gül, Türkiyenin bu samimiyet ve iyi niyetini göstermek için önümüzdeki günlerde bazı girişimleri olabileceğini bildirdi.
Buna karşın Avrupada bazı parlamentoların sözde Ermeni soykırımı konusunda "Türkiyeye çamur at izi kalsın" zihniyetiyle başlattığı girişimlere asla müsamaha göstermeyeceklerini vurgulayan Gül, Türkiyenin bu konuda bugüne kadar yürüttüğü pasif mücadeleden, aktif mücadeleye geçeceklerini bildirdi.
BELÇİKADA TEHLİKELİ GELİŞME
Gül, bu konuyla ilgili Belçikada da tehlikeli bir gelişmenin söz konusu olduğunu kaydederken, Belçikanın çıkarmaya hazırlandığı yasanın BMnin aldığı bir karara dayandırılması gibi tamamen yalan, tamamen yanlış, tamamen bilgiden yoksun bir gerekçe içerdiğini söyledi.
Ermeni soykırımı iddiaları konusunda Türkiyenin kendisine güvenerek askeri arşivler de dahil olmak üzere tüm arşivlerini açtığını anımsatan Bakan Gül, Ankara bunları yaparken, bazı ülkelerin kendi iç politikalarına yönelik Türkiye üzerinden açılım sağlamaya çalışmasına asla izin vermeyeceklerini vurguladı.
"AB İLE EK PROTOKOLÜ İMZALAMAK KIBRISI TANIMAK ANLAMINA GELMİYOR"
Bakan Gül, Türkiyenin AB üyeliğinin hükümetin temel dış politika önceliği olmaya devam ettiğine işaret etti.
17 Aralık zirvesinin ardından çalışmalarının aynı hız ve şevkle sürdüğünü dile getiren Gül, bu süreçte daha çok gerçekleştirilen reform çalışmalarının uygulamasına ağırlık verdiklerini kaydetti. Gül, bunun bir "ivme kaybı" olarak görülmemesi gerektiğini söyledi.
Türkiyeyi demokrasi ve insan hakları alanında en üst seviyeye yükseltmek için çalıştıklarını anlatan Gül, bunu AB bağlantısı olmasa bile Türk halkı için sorumluluğun bir gereği olarak gördüklerini vurguladı.
3 Ekime kadar Uyum Protokolünün imzalanacağını, imza için AB tarafının iç prosedürünü tamamlamasını beklediklerini anlatan Bakan Gül, protokolün imzalanmasının Kıbrıs Rum Kesiminin tanınması anlamına ve Türkiyenin Kıbrıs politikasında bir değişiklik anlamına gelmeyeceğini daha önce ifade ettiklerini, bunların da AB zabıtlarında kayıt altına alındığını ifade etti.
Gül, protokolün imzalanmasının bir tanıma anlamına gelmeyeceği konusunda bir deklarasyon yayınlayacaklarını bildirdi.