25
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Haberal böyle ifade verdi

İkinci Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından eski Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, "Suçum varsa cezaya razıyım, çekmeye hazırım. Benim tahliyem, delillere dayanmalı. Sağlık sorunlarım nedeniyle tahliye edilmem rahatsızlık verir" dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda Ergenekon'da bir ilk olarak video konferansla savunması alınan Haberal, Mahkeme Başkanı Köksal Şengün'ün yasal haklarını hatırlatırken bunların arasında susma hakkını da kullanabileceğini söylemesi üzerine, gözaltına alındığı sırada Emniyette de bu hakkının kendisine hatırlatıldığını söyledi.

Kendisinin orada da "susma hakkını" değil, "konuşma hakkını"
kullanacağını ifade ettiğini belirten Haberal, burada da "konuşma hakkını" kullanmak istediğini bildirdi.

Başkent Üniversitesi ve Kanal B'nin kendisine ait olduğu yönünde ifadelerin geçtiğini anımsatan Haberal "Bunların bütün tesislerini ben kurdum, ama bunlar benim değil. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti'nindir. Türk halkınındır.

Haberal'ın sahip olduğu TV kanalı ve hastane söylemi yanlıştır. Bunlar Türk halkınındır" diye konuştu.

Prof. Dr. Haberal, 356 gündür tutuklu bulunmasını gerektiren tüm iddiaları reddettiğini belirterek, cep telefonu ile ilgili ilk dinleme kararının delil toplama amacıyla alındığını söyledi.

Bundan 3 ay sonraki telefon dinleme kararının Cumhuriyet gazetesine yapılan 3 ayrı bombalı saldırı, Danıştay saldırısı, Ümraniye'de ele geçen bombalar ile Eskişehirde yapılan operasyonda ele geçirilen mühimmatlarla ilgili olduğunu kaydetti.

Telefon dinleme kararının sadece cep telefonu için olduğunu ifade eden Haberal, ancak yasal dayanaktan yoksun olarak hastanede bulunan ofisindeki sabit hattının da dinlendiğini bildirdi.

'BU TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NE YAKIŞIYOR MU?'

Mehmet Haberal, "Ergenekon silahlı terör örgütü içinde faaliyet içinde olma şüphesi" ile ofisinde arama yapıldığını belirterek, oraya gelen polislere, "Bu Türkiye Cumhuriyeti'ne yakışıyor mu?" dediğini ve istenilen her şeyi kendi elleriyle teslim ettiğini söyledi.

Gözaltına alındıktan sonra Emniyette 8 saat ifade verdiğini kaydeden Haberal, şöyle devam etti:
"Daha sonra adliyeye çıkarıldım. Burada savcıya ifade verirken bir savcı aniden içeri girerek. 'Sayın savcım televizyonlar, Haberal tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk edildi diye son dakika geçiyor' dedi. Savcı 5 dakika içinde adeta televizyonarı teyit ederek beni mahkemeye sevk etti. Hakim de o kadar uzun süre savunma yapmama rağmen 10 dakika içinde tutuklanmama karar verdi."

Daha sonra Metris Cezaevinde 4-5 metrekare olan 27 numaralı odaya alındığını ifade eden Haberal, "Adliyede rahatsızlanmıştım. Bu şikayetim cezaevinde de nüksedince revire gittim. Burada 1 saat bekledim, şikayetim geçmeyince Bayrampaşa Devlet Hastanesine sevk edildim. Ancak doktorlar beni oradan İÜ Kardiyoloji Enstitüsüne naklettiler. Buradaki muayenemin ardından benim yoğun bakıma alınmama karar verildi" şeklinde konuştu.

Hastanede 12 gün boyunca yoğun bakımda kaldığını anlatan Haberal, hastanede kaldığı 3. kattaki 304 numaralı odada yoğun bakım tedavisinin sürdüğünü söyledi.

-"BENİM TAHLİYEM DELİLLERE DAYANMALI"-

Mehmet Haberal, halen bir sürü sağlık probleminin devam ettiğini vurgulayarak, aldığı ilaçların yan etkisi nedeniyle bazı problemler yaşadığını
bildirdi.

Video konferans yöntemiyle duruşmaya katıldığı odasını kastederek, "Şu 10 metrekarelik odada 356 gündür buradayım 31 Ağustos 2009 tarihinde savcılık kararıyla Adli Tıp Kurumuna sevk edilmem sırasında dışarı çıkmadım" diyen Haberal, kendisinin burada mücadele ederken avukatlarının da dışarıda tahliye edilmesi için uğraş verdiğini kaydetti.

Haberal, iddianame kabul edilmeden önce 11, kabul edildikten sonra 14 kere avukatlarının tahliye talebinde bulunduğunu anlatarak, "Suçum varsa cezaya razıyım. Çekmeye hazırım. Benim tahliyem, delillere dayanmalı. Sağlık sorunlarım nedeniyle tahliye edilmem rahatsızlık verir. Bunu avukatlarımla da konuştum" dedi.

Sanık Haberal, savunmasını yapmaya devam ettiği sırada, "Hekimim ara vermemiz gerektiğini söylüyor, 5 dakika ara verebilir miyiz?" demesi üzerine Mahkeme Başkanı Şengün, "Tabiki" diyerek duruşmaya 10 dakika ara verdi.

Bu aranın ardından savunmasını tamamlayan Haberal'ın eski ifadeleri de Mahkeme Başkanı Şengün tarafından okundu. Bu sırada Haberal'ın, "Sayın Başkanım doktorum öğlen arası vermemiz gerektiğini söylüyor" demesi üzerine, Mahkeme Başkanı Şengün, duruşmaya saat 13.00'e kadar ara verdi.

BÜLENT ECEVİT'LE İLGİLİ İDDALARI YALANLADI

Hakkında Merhum Başbakan Bülent Ecevit'e tedavi gördüğü Başkent Hastanesi'nde yanlış tedavi uygulanarak Başbakanlıktan düşürülmek istendiği iddialarına da cevap veren Haberal, "Merhum Başbakan Ecevit'in tedavisiyle ilgili şahsım ve Başkent Üniversitesi'ne yönelik yapılan tüm yorumlar iftiradır. Merhum Başbakan tedavi görüp hastaneden çıktıktan sonra 7 ay Başbakanlık görevini yapmış, 4,5 yıl daha yaşamıştır" diye konuştu. Merhum Ecevit'in tedavi olduktan sonra o zamanki koruma müdürü Recai Birgün'ün ifadesine göre Başbakanlık konutuna gece getirilen Birgün'ün arkadaşı olan bir doktorun da Ecevit'i Başkent Üniversitesi'ndeki tedavisinin doğru olduğunu söylediğini savundu. Haberal, Merhum Bülent Ecevit'e yönelik iddiaları öne süren Ecevit'in eski koruma müdürü Recai Birgün'ün asılsız iddialarına karşı dava açtıklarını kaydetti.

.
Yayın Tarihi : 5 Nisan 2010 Pazartesi 13:17:53
Güncelleme :5 Nisan 2010 Pazartesi 13:22:47


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Şükrü BAŞ IP: 78.186.10.xxx Tarih : 6.04.2010 13:23:16

Affedersiniz bayım, bizimle konuşmayı lütfedermisiniz? Bu şekilde mi savcılar bay sanığa soru yöneltti? Bu ifade alma şeklinin geçmişte başka bir örneği var mı? Dünyada var mı? Devlet ayağa gitmez bilirdim. Devletin ayağına gidilir sanırdım. Meğer ben emekli olacak bir memurum ve daha birşey bilmiyorum. Milletim, sizin vergilerinizden bana maaş veriliyor. Böyle bir kehaneti önceden sezemiyen bir müneccim olmadığım için, sizden özür dilerim.