3
Mayıs
2025
Cumartesi
ANASAYFA

'Hakimler baskı altında'

Son bir yılda Anayasa Mahkemesi üyelerini etkilemek için bildiri bombardımanı yapıldı, üyeler takip edildi. Yargıçlar, 'laf olmasın' diye münzevi hayat yaşamaya başladı

9 Temmuz 1961 günü halkoyuna sunularak kabul edilmiş olan Anayasa'nın 145'inci maddesi gereğince kurulan Anayasa Mahkemesi son bir yıldır baktığı kritik davalar yüzünden devamlı tehdit altında kaldı. Kimi zaman siyasiler, kimi zaman askerler ve polisler, kimi zaman medya tarafından baskı gören Anayasa Mahkemelei üyeleri son darbeyi meslaktaşlarından aldı. Yargıtay'ın bildirisiyle Yüksek Mahkeme üyeleri türban için yapılan Anayasa değişikliği ve AKP'ye açılan kapatma davası öncesinde zor durumda kaldı.

Anayasa Mahkemesi üyesi yargıçların zorlu günleri geçen yıl Ahmet Necdet Sezer'in Cumhurbaşkanlığı görev süresinin bitmesiyle başladı. CHP, Abdullah Gül'ün tek aday olarak girdiği seçimin ilk turundan sonra Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Karar için Meclis'in üçte ikisinin yani 367 milletvekilinin oylamaya katılması gerektiği belirten CHP, oylamanın iptal edilmesini istedi.



Genelkurmay'dan e-muhtıra

Anayasa Mahkemesi davayı görüşürken 27 Nisan 2007'de Genelkurmay Başkanlığı'ndan tarihe gece yarısı e-muhtırası olarak geçen bildiri geldi. Genelkurmay'ın internet sitesinde yapılan bildiride rejimle ilgili kaygılar dile getirildi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Genelkurmay bildisinin ardından yaptığı açıklamada "Eğer Anayasa Mahkemesi 367'ye gerek yok kararını verirse, ülke çatışmaya sürüklenir, daha kötü bir döneme girilebilir. Eğer Anayasa Mahkemesi '367 şarttır' şeklinde bir karar verirse, bu karar bize krizi çözme şansını ve bu parlamentonun cumhurbaşkanı seçememesini getirir" dedi.



Ve karar

Anayasa Mahkemesi, 2 Mayıs'ta tarihi bir karara imza attı ve cumhurbaşkanının seçileceği toplantının karar için aranan sayıda milletvekili katılımı olmadan başlayamayacağına hükmetti. Bu gelişme üzerine Türkiye erken seçime gitti ve cumhurbaşkanını halkın seçmesi için Anayasa değişikliği yapıldı. Bu değişiklik referandumla kabul edildi.



Türban ve kapatma davası

Bir süre rahatlayan Anayasa Mahkemesi, üniversitelerde türban serbestliği konusunda Anayasa'nın 10 ve 42'nci maddelerindeki değişikliğin iptali ve AKP'ye açılan kapatma davasıyla yine zor günler geçirmeye başladı. Özellikle medyada yapılan yorum ve yazılarda Anayasa Mahkemesi'nin kararı etkilemeye çalışıldı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç,25 Nisan 2008 tarihinde Anayasa Mahkemesi'nin 46'ncı yıldönümü töreninde yaptığı konuşmada yapılan baskılara dikkat çekti: "Anayasa Mahkemesi'ne intikal etmiş davalarla ilgili olarak, gerek ulusal gerekse uluslararası çevrelerce mahkemeyi yönlendirme, etkileme ve baskı altında tutma girişimleri büyük bir üzüntü ile takip edilmektedir. Mahkeme üyelerinin verdikleri oylar gözetilerek görsel ve yazılı basında hangi cumhurbaşkanının kimi seçtiği ve nasıl oy kullandıkları biçimindeki kategorik değerlendirmeler, yargıçların kendilerini koruma içgüdülerini harekete geçirerek vicdani kanaatlerini saptırmaya yönelik ağır bir saldırı niteliğindedir. Mahkeme üyelerinin görüntülerinin her dakika televizyon ekranlarından gösterilmesi, haber ya da açıkoturumlarda isim verilerek hedef haline getirilmesi yaşanmış elim olaylardan ders sorumluluktan kurtaramayacaktır. Yapılanları izliyor ve farkındayız."





Paksüt'ün takip edilmesi

Davalarda süreç devam ederken geçtiğimiz hafta Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt'ün takip edildiği şüphesiyle şikayet ettiği otomobil polis aracı çıktı. Paksut, dinlendiği iddia ederek aracın bağgajının açılmasını istedi ancak bu kabul edilmedi. Emniyet, Paksüt'ün izlenmesinin söz konusu olmadığını iddia etti. Ancak Paksüt, iki aydır takip edildiğini belirterek şüphelerini dile getirdi. Paksüt, Radikal'e yaptığı açıklamada kendisini izleyen polis aracından kuşkulanmasını “Bu şüphe, yolsuzluk soruşturmasını bitirdi” şeklinde yansıtan dinci gazetelere tepki gösterdi. Paksüt, “Çekilmem için baskı yapılıyor” dedi.



'Her şeye dikkat ediyoruz'

İsmini açıklamasını istemeyen bir mahkeme üyesi de Radikal'e gördüğü baskıyla ilgili şu açıklamayı yaptı: "Artık her şeyimize dikkat etmek zorunda kalıyoruz. Eşimle gideceğimiz mekanları bile özenle seçiyoruz. Bu nedenle, deyim yerindeyse diken üzerindeyiz. Çünkü çok önemli bir davaya karar verecek bir heyetin üyesiyim. Son derece dikkatli olmak gerekiyor. (Gazetecilerin artık telefonlarımıza çıkmıyorsunuz ve çay içmeye bile kabul etmiyorsunuz sitemi üzerine)Biz medeni insanlarız, bu durumdan biz de rahatsızız. Gazeteci dostlarımız makamımıza çağırmıyoruz. Siyasi partilerde milletvekili olan arkadaşlarımızı bile dışarda bir araya gelmemeye özen gösteriyoruz. Laf söz olur diye çekiniyoruz."

Aynı üye, mahkeme üyelerin fotoğraflarıyla davaya karar verecek işte o üyeler şeklindeki haberlere de tepki göstererek "Bu tür haberlerin çok vahim sonuçları olabilir. İşte Danıştay saldırısı bunun en somut örneği. Ayrıca görüyoruz, şu üyeyi, şu Cumhurbaşkanı atadı. Şu üyeyi şu kişi atadı. Dolayısıyla 'onun oyu böyle olur, şöyle oy verir' gibi yorumlar yapılıyor. Bunu kabul etmek mümkün değil. Ve kesinlikle de doğru değil. Hayatında tek bir hukuk metini okumamış bazı kişiler sabahtan akşama kadar yorumlar yapıyor. İsimlerimiz üzerinde yorumlar yapıyor" diye konuştu.



Yargıtay'ın muhtıra gibi bildirisi



Bu gelişmeler yaşanırken Avrupa Parlamentosu'nda kabul edilen Türkiye raporunda Anayasa Mahkemesi'ne masaj verilerek 'Venedik kriterlerinin uygulanması istendi. Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun yaptığı çok sert bildiri Anayasa Mahkemesi üyelerini çok zor durumda bıraktı. Yargıtay, "Yandaş yargı oluşturuyorsunuz' diyerek AKP'yi eleştirirken Yargıtay Başsavcısı'nın hedef gösterildiğini belirtti. Hükümetin yanıtındaysa Yargıtay'ın çıkışının Anayasa Mahkemesi'ni etkilemeye yönelik olduğu iddia edildi. Ne karar alırsa alsın eleştirilerin odağında olacakları kesin gibi görünen yüksek mahkeme yargıçlarını bakalım ilerdeki günlerde neler bekliyor?

radikal
Yayın Tarihi : 23 Mayıs 2008 Cuma 06:38:29
Güncelleme :23 Mayıs 2008 Cuma 06:45:40


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?