23
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Hedefleri Atatürk...

Milliyet gazetesi ekonomi yazarı Güngör Uras bugünkü köşesinde Vahdettin ile ilgili tartışmaları yorumladı. Uras'a göre hedef Atatürk...

Mustafa Kemal ve "Kuvayı Milliyeci"ler yenilse idi, biz Türkler bugün Anadolu'nun üçte birine sıkışmış olacaktık. Türkiye güdük, küçücük bir ülke olacaktı. "Anadolu Hareketi" sayesinde Sevr'den ve işgalcilerden kurtulduk. Lozan ile özgürlük kazandık. Lozan'ın 82'nci yılında geriye dönerek Vahdettin'i tartışanların hedefi, Mustafa Kemal'i küçümsemektir. Ama dikkatten kaçan bir şey var. "Bayram değil, seyran değil, eniştem beni neden öptü" misali başlatılan bu tartışmalar Batı dünyasının Türkiye Cumhuriyeti'ni Sevr koşullarına döndürme arayışlarından vazgeçmeyen güç odaklarının değirmenine su döküyor.

Yılmaz Karakoyunlu önemli sağlık sorunlarını atlattı. Urla'daki evinde yeni bir tarihi roman yazıyor. Yılmaz Karakoyunlu diyor ki: "Vahdettin'in hain olup olmadığını tarihçilerin değil de siyasetçilerin tartışması, tarihin siyasete bizde nasıl alet edildiğini gösterir."
Vahdettin iktidar döneminde olup bitenleri hatırlamayanların, siyasetçilerin tartışmalarını değerlendirebilmeleri imkânsızdır.

Karakoyunlu anlatıyor
Ben sayın okuyucularıma Yılmaz Karakoyunlu'nun henüz basılmayan çalışmasından o günlerin özetini aktaracağım.

Sultan Reşat'ın ölümü üzerine Vahdettin 4 Temmuz 1918'de tahta çıktı.
Sadrazam Talat Paşa 4 Ekim 1918'de "mütareke" istedi.
30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi imzalandı. Bu mütareke "Osmanlı'nın felaketi" demekti.
Osmanlı'yı Birinci Dünya Savaşı'na sokan Talat, Enver ve Cemal paşalar bir Alman harp gemisine binerek 3 Kasım 1918 gecesi gizlice İstanbul'dan kaçtı.
Mondros Mütarekesi'nin Osmanlı Mebusan Meclisi'nde oybirliği ile kabul edildiği gün, İngilizler Musul'a girerek petrol yataklarına el koydu. Diğer devletler Anadolu'yu işgal etti.
13 Kasım 1918'de düşman donanmasına ait 60 gemi Boğazların kontrolünü ellerine geçirdi.
Vahdettin, İngilizlerin adamı olan eniştesi Damat Ferit'i 4 Mart 1919 tarihinde başbakanlığa getirdi.
Vahdettin'in en büyük yanlışı İngilizlerin adamı olarak vatana hıyanet eden Damat Ferit'in sözünden çıkmaması, ona teslim olmasıdır.

İnalcık anlatıyor

Tarihçi Halil İnalcık, Vahdettin'in Atatürk ile ilişkisini şöyle yorumluyor: "Padişah doğal olarak Osmanlı hanedanı için ölüm-kalım sorunu olan hilafet politikasını benimseyecekti.
Anadolu'daki direnci bu politika doğrultusunda kullanmak istiyordu. Ama saray, Mustafa Kemal'in Anadolu'daki direnci milli devlet doğrultusunda kullanma azminde olduğunu görünce Kuvayı Milliyecileri hain ilan etti. Sevr Antlaşması ile galip devletlerin isteklerinin ve amaçlarının belli olmasından sonra da sarayın hilafet politikasında direnmesi ve Anadolu hükümetine karşı durması bir 'hıyanet' olarak saptanmıştır.
Böylece Anadolu'da TBMM'nin toplanması ve milli devletin temelinin atılması, yalnız hanedan çıkarlarına bağlı kalan Vahdettin'i 'hain' durumuna düşürüyordu."
"Vahdettin hain mi idi, değil mi idi" tartışması ile lafı dolandırarak Mustafa Kemal'i kötüleme ve küçümseme kime ne kazandırır? Kimseye bir şey kazandırmaz ama çok şey kaybettirir...
Dini önce okullara, sonra siyasete soktuk. Sosyal ve hatta ekonomi politikalarına dini görüşün hâkim olmasına göz yumduk... Şimdi sırada hilafet özlemi mi var?

Güngör Uras-Milliyet
Yayın Tarihi : 26 Temmuz 2005 Salı 10:30:28


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?