30
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Herkes bir adım geri atsın!

“Sen Ergenekon’da frene bas, ben partini ipten kurtarayım.”
“Türban işinden vazgeç, Anayasa’yı senin istediğin gibi değiştirelim.”
“Parti kapatmayı zorlaştıralım ama DTP’yi gömecek bir yol bulalım.”

Uzlaşı çağrıları bu üç konuda geri adım anlamına mı geliyor? Uzlaşıyla hangi gerçekler ortaya çıkar hangi gerçeklerin üstü kapanır? Can Dündar, Milliyet'teki köşesinde yazdı...

Fikret Bila duruma en doğru teşhisi koydu: “Dehşet dengesi...”
Savaşın tarafları, birer iddianameyle eldivenleri birbirlerinin yüzüne vurdular.
Bu, bir düello çağrısı...
“Ergenekon”a karşı “Kapatma davası”...
“Kapatırım partini ” tehdidine karşı sistemin ipliğini pazara çıkarma kavgası...
Artık hukuk değil, siyaset konuşuyor.
Dehşet dengesinde herkes gerilimi ölçülü tırmandırıyor.
Kazananı olmayacak bir düello bu...
Sonunda iki taraf da kaybedecek ve korkarım seyirciler de en az düellocular kadar zarar görecek.
* * *
Ne yapılabilir?
Bir yandan davalar yürürken bir yandan da çare aranıyor.
Tren hızla duvara doğru giderken vagonda kavga edenler, dün uzlaşma arayışına giriştiler.
Önce sivil toplum örgütlerinin “Frene basın” çağrısı, ardından da Cumhurbaşkanı’nın duruma el koyması, Ankara’ya aklıselimin hâkim olacağı beklentisi yarattı.
TOBB başkanı Hisarcıklıoğlu, uzlaşma formülünü şöyle özetledi:
“Herkes mevcut pozisyonundan bir adım geri atmalı.”
İlk bakışta mantıklı görünüyor; ancak her geri adımın hem hukuku hem vicdanları yaralama olasılığı da var. Çünkü bu iyi niyetli çağrı, siyasetin loş koridorlarında kirli pazarlıklara dönüşebilir:
“Sen Ergenekon’da frene bas, ben partini ipten kurtarayım.”
“Türban işinden vazgeç, Anayasa’yı senin istediğin gibi değiştirelim.”
“Parti kapatmayı zorlaştıralım ama DTP’yi gömecek bir yol bulalım.”
* * *
Bu türden uzlaşmalar, krizi bir süre erteleyebilir, ama çözüm getirmediği gibi sorunu daha da derinleştirir.
Oysa ihtiyaç bu değil.
İhtiyaç, tersine, herkesin mevcut pozisyonundan bir adım ileri atmasıdır.
Ergenekon mu?
Soruşturma “Bir cemaatin devletle hesaplaşması ve yeni iktidarın kendi derin devletini inşası” görüntüsünden kurtarılmalı, topyekûn bir arınmanın önü açılmalı, soruşturmaya mesafeli duranlar da bunun gerçek anlamda bir “temiz eller operasyonu” olabilmesi için katkı sağlamalıdır.
Parti kapatma mı?
Bunun Türkiye’nin bir utancı olduğu ortak fikrinden hareketle kapatma zorlaştırılmalı, ama hükümet, “AKP’ye dokunulmasın da kim kapanırsa kapansın” zihniyetinden bir adım ileri atıp herkes için örgütlenme ve fikir özgürlüğü talep eden bir çizgiye gelmelidir.
Anayasa mı?
Türban türü ucube düzenlemeler yerine her konuda tüm kısıtlamaları kaldıran bir ortak metin masaya yatırılmalıdır.
* * *
Dehşeti dengede tutanların, yaklaşan krizi ertelemek için, ellerindeki silahları bir başka zaman kullanmak üzere kınına sokması, “sürekli kriz” demektir ve sadece hukuka inancımızı sarsmakla kalmaz, bizi ebediyen antidemokratik bir ülkede, darbe anayasası ve çetelerle yaşamaya mahkûm eder.
Gün, “acil demokrasi” isteyenlerin bir adım öne çıkma günüdür.

Can Dündar/Milliyet
Yayın Tarihi : 27 Mart 2008 Perşembe 11:45:38


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
oviraptor IP: 88.245.229.xxx Tarih : 27.03.2008 20:31:01

acaba memleketi Fettullah gülenmi yönetiyor zaman gazetesi ve ona bağlı üniversitesi uzlaşın dedi devletin tüm makamları muhalefet bile geri adım ve uzlaşı aramaya başladı hayretle izliyorum


kadir aksarayli IP: 213.17.63.xxx Tarih : 27.03.2008 16:12:00

Halkin secimlerine saygi duyun.Ya degilse ulkeyi kaosa suruklersiniz... HAKIMIYET KAYITSIZ SARTSIZ MILLETINDIR.....