İran ve Suriye ile Irakın toprak bütünlüğü konusunda birlikte hareket eden Türkiye, ABDnin iki ülkeye yönelik sert uyarıları karşısında zora girdi.
AYHAN ŞİMŞEK
ANKARA - İran ve Suriyenin ortak cephe oluşturma kararı, Irakın toprak bütünlüğü konusunda bu ülkelerle birlikte hareket eden, ancak ABD ile de ilişkilerini düzeltmeye çalışan Türkiyeyi zora soktu. İranın geçen sene ilettiği üçlü istikrar girişimi önerisine ABD ile ilişkileri düşünerek temkinli yaklaşan Ankara, Bush yönetiminin iki ülkeye yönelik sert uyarılarının ardından bunu gündeminden çıkardı. Suriye ve İran ile üçlü bir fotoğrafta boy göstermek istemeyen Ankara, Irak konusunda bu ülkelerle yürüttüğü diyaloğu, geniş katılımlı komşu ülkeler platformunda sürdürmeyi planlıyor.
Türkiye ile ABD, Irak savaşı sürecinde sarsılan ilişkilerini yeni bir çerçeveye oturtamadan, İran ve Suriye konusunda görüş ayrılığına düştü. Bush yönetimi, ikinci döneminde İran ve Suriyeye yönelik planlarına ağırlık verirken Türkiye ile de stratejik bir işbirliği sürecini başlatmak istiyor. Washington yönetimi, bu çerçevede İran ve Suriyeye yönelik baskı politikasına Türkiyenin de katılmasını bekliyor. ABDli diplomatik kaynaklar, İran ve Suriyenin artan baskılar karşısında Türkiyenin dostluğuna ihtiyaç duyduğunu belirtirken, Ankaranın bunu kullanabileceğini, iki ülkenin adım atmasını sağlayabileceğini kaydediyorlar.
İrandan nükleer programından vazgeçmesi, Iraktaki gelişmeleri yönlendirmeye çalışmaması, Suriyeden de Iraktaki direnişçi gruplara desteğini kesmesi ve Lübnandan çekilmesi isteniyor.
Bush yönetimi, bu beklentilerine karşılık Erdoğan hükümetinden istediği desteği bulamıyor. ABD kaynakları, Başbakan Erdoğanın ABDnin Irak ve Ortadoğu politikalarına yönelik İslamcı refleks taşıyan sert eleştirileri ile Suriye ve İranla yakınlaşmasının Washingtonda soru işaretleri yarattığını kaydediyorlar. Ankara-Washington hattında sert açıklamalar ile yaşanan gerilimin, ABD Dışişleri Bakanı Condolleeza Rice ın ziyaretiyle bir ölçüde yumuşadığını belirten ABDli kaynaklar, buna karşın Erdoğanın dış politikasına ilişkin şüphelerin tümüyle ortadan kalkmadığını kaydediyorlar.