Alman Büyükelçisi Wolf-Ruthart Born, Türkiye`nin ilk kadın vaizi Prof.Dr. Beyza Bilgin`i ``İslam-Hıristiyan diyaloağu için gösterdiği çabalardan dolayı`` liyakat nişanı ile ödüllendirdi.

Almanya Büyükelçiliği`nde düzenlenen ödül töreninde konuşan Büyükelçi Wolf-Ruthart Born, Beyza Bilgin`e Türk Alman dostluğuna katkılarından dolayı teşekkür etti.

Konuşmasına İncil`den ``İnsan Tanrının ağzından çıkan her sözle yaşar`` cümlesiyle başlayan Born, insanların diğer insanları kendileri gibi sevmeleri gerektiğini, Bilgin`in çalışmalarının özünde de bunun olduğunu anlattı. Bilgi`nin kariyerine kimyacı olarak başladığını, ancak daha sonra Türkiye`nin ilk kadın vaizi olduğunu söyleyen Born, Bilgin`in dinlerarası diyaloğun temsilcisi olduğunu ifade etti. Born, daha sonra ``Almanya Cumhurbaşkanı size bu liyakat nişanını vermeyi kararlaştırdı`` diyerek, nişanı Beyza Bilgin`e sundu.

Beyza Bilgin, insanların kendi inancında olmayan insanları yok etme çabası içinde olduklarını belirterek, bu kişilerin birbirlerini tanımaları durumunda düşüncelerinden vazgeçtiklerini kaydetti. Çatışmanın ve kendi görüşünü dayatmanın içgüdüsel bir durum olduğunu söyleyen Bilgin, ``Ama, kardeşlik ve dayanışma da içgüdüseldir. Yani birlik ve dayanışma ve sevgi insanların ruhunda vardır`` diye konuştu.

Bilgin, bütün insanların Allah`ın özünden olduğunu öğreten bir dini terbiyenin yaygınlaştırılması gerektiğini belirterek, dini eğitimdeki hedefin de bu olması gerektiğini savundu. Bilgin, Prof.Dr. İhsan Doğramacı, Prof.Dr. Tarık Somer ve Prof.Dr. Melin Ambarcıoğlu`nu da andığı konuşmasında, daha sonraki yöneticilerin bu kişilerin açtığı yolda ilerlediğini söyledi. ``Bu liyakat nişanı başlattığımız bu yolda ilerlememiz için bizi cesaretlendiriyor`` diyen Bilgin, buna ihtiyaç olduğunu kaydetti.

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Bilgin, çeşitli mezheplerin din dersi kitaplarında yer alabileceğini ve çoğulculuğun önemli olduğunu da savundu.

1960-1965 yıllarında Yozgat ve Ankara İmam Hatip liselerinde öğretmen olarak çalışan Bilgin, Türkiye`nin din eğitimi dalında ilk profesörü olma özelliğini taşıyor.