Seçimlere iki hafta kala, Irak halkı, günlük hayatı hala büyük oranda etkileyen şiddet olaylarının yanı sıra, elektrik kesintileri, petrol kuyrukları ve işsizlik ile boğuşuyor.

Dolayısıyla, Iraklıların büyük çoğunluğunun Ebu Gureyb skandalıyla ilgili yargı sürecini nefeslerini tutatarak izledikleri söylenemez.

Ancak Charles Graner’ın mahkumiyeti ile birlikte, süreci birazcık takip edenlerin öfkesi açıkça görülüyor.

Graner’ın daha fazla ceza alması gerektiğini düşünüyorlar.

BBC muhabirinin konuştuğu Iraklılardan biri, Charles Graner’ın Ebu Gureyb cezaevine gönderilmesini ve cezasını oradaki mahkumlarla birlikte çekmesini öneriyor.

Bir başkası ise, Graner’ın üstlerinin de işkence ve kötü muamele olaylarının içinde olduğunu, dolayısıyla onların da yargılanması gerektiğini düşünüyor.

Iraklılar, özgürlük getireceklerini söyleyerek giren Amerikalıların, vatandaşlarına işkence yaparken görüldüğü fotoğrafları hala dehşet içinde hatırlıyor.

Çok iyi hatırladıkları bir şey daha var.

Ebu Gureyb’in Amerikan yönetimine geçmeden önce, Saddam Hüseyin döneminde de, rejim karşıtlarının idamı ve birçok suçlunun sistematik işkenceye tabi tutulduğu bir merkez olması.

Graner’in davası

Ebu Gureyb skandalının baş aktörlerinden biri olarak bilinen Amerikalı asker Charles Graner, Teksas’ta çıkarıldığı askeri mahkemede 10 yıl hapse mahkum edilmişti.

Graner’ın askeri mahkemede görülen davası, Ebu Gureyb cezaevinde yaşananlara ilişkin en detaylı yargılamaydı.

Kendisine yöneltilen suçlardan 15 yıl hapis cezası alabilecekken, 10 yıla çarptırıldı.

Amerikan Savunma Bakanlığı yetkilileri, mahkemeye sunulan delillerin, cezaevinde yaşananların görev sınırlarını aşan bir avuç askerin işi olduğu şeklindeki savunmalarını desteklediği görüşünde.

Zira iddia makamı, Graner ile ilgili olarak tam bir sadist portresi çizdi ve kendisinin Amerikan ordusu için bir utanç kaynağı olduğunu vurguladı.

Graner ise, sadece üstlerinden ve askeri istihbarat birimlerinden aldığı emirleri
uyguladığını savunmaya devam etti.

Birçok gözlemci de, yargılanan askerlerin günah keçisi olduğunu, asıl sorumluluğun Pentagon ve Bush yönetiminin üst kademelerine uzandığını savunuyor.

Daha üst kademedeki askeri yetkililerin de, en azından disiplin soruşturmasına uğraması ihtimali hala mevcut.

Ancak Pentagon, tüm bu olanların, sistematik bir işkence politikasına işaret etmediğinde ısrarlı.

Skandalın siyasi sonuçları

Bir süre önce Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in koltuğunu sallamıştı.

Bu konuda devam eden soruşturmalar da bulunuyor.

Bu konu artık Donald Rumsfeld için bir tehdit olmaktan çıkmış olsa da, Pentagon’daki konumunu zayıflattı bir kere.

Ancak daha geniş bakıldığında, George Bush’un başkanlığının ilk dönemindeki bu en büyük skandal, Amerika’nın dünyadaki imajına çok daha büyük zarar vermiş görünüyor.