Bunlar da bizim evladımız
İstanbulda bir karış kar yağdı diye okullar üç gündür tatil. Oysa Doğuda milyonlarca çocuk soğuk ve karla boğuşarak okullarına gidiyor
Vatan gazetesinden Atilla Güner imzalı haberi alıntılayarak aktarıyoruz...
Erzurumun Tuzcu Köyündeyiz. Burası kent merkezine 10 km uzakta, güneyde bildiğiniz küçük köylerden. Anayoldan köye girerken iklimin coğrafyanın ne kadar hızlı değiştiğine tanık oluyoruz. Yerli otomobilimizin lastikleri buzların üzerinde yalpalayıp duruyor. Yerdeki kar kalınlığı 50-60cmi buluyor. Evlerin saçaklarından çocuk boyunda buzlar sarkıyor. Hepsi düştü düşecek gibi. Etrafta kimse yok. Uçaktaki anonsa göre geride bıraktığımız İstanbul -1, Erzurum ise -9 derece.
Isı eksi 15 derece
Ancak Salı günü 13.00de terkettiğimiz İstanbuldaki hava ile buradakini kıyaslamak mümkün değil. Kuru ayazla birlikte hava sıcaklığı -15lerin de altında gibi. Biraz ileride bacası tüten minicik, kutu gibi, çizgi filmlerden çıkmışçasına bir okul var. Oraya yöneliyoruz. 46 öğrenci, 10 metrekarelik iki ayrı sınıfta heyecanla eğitimini sürdürüyor. Bir sınıfta henüz okulun başındaki birinci sınıf öğrencileri; diğerinde ikinci ve üçüncü sınıf öğrencileri var. Sobaları harlı yanmıyor. İstanbuldan geldiğimizi söylediğimizde en küçükleri bile bıyık altından gülüp, "Siz de ne kadar kar yağıyo amca, okullarınız hep kapalı. Dozeriniz mi yok?" diye soruyor. Bir ara sınıfa güzel gözlü bir çocuk giriyor. Onu hatırlıyoruz. Biz okula girerken o çıkıyordu. Sormuştuk, nereye? diye. Hastayım, eve gidiyorum demişti. İşte o Hatice Süscanmış. "İlacımı içtim, geldim" deyince şaşırıyoruz. O, şartlar ne olursa olsun okulda olmak istiyor. Muhammet Nuri Şamın babası İstanbulda inşaat işçisi. O da yürüyerek okuluna gelmiş. İstanbulda olsa Ona da gelme diyeceklerdi. Öğretmen Aydın Yelgün, "Bizim Doğunun çocukları azla yetinmeyi, soğukla yaşamayı, hep mutlu olmayı iyi bilirler. Tatilde bile okul özlemiyle yanıp tutuşurlar. Buralarda okumak yarın daha güvenli olmak demektir. İstanbuldaki çocukları zaman zaman sınıfta konuşuruz. Anlamakta zorluk çekerler" diyor.
8.600 öğretmen var
Bazı çocukların ayaklarında kara lastik var. Muhammetde onlardan biri. Bu fotoğrafı daha sonra Erzurum İl Milli Eğitim Müdürü Ahmet Er farkedince hemen yardımcılarına not aldırıyor: "Yarın İstanbuldan gönderilen botlardan Köyümüze hemen gönderin." Bu şekilde 2 bin bot dağıtıldığını söylüyor İl Milli Eğitim Müdürü. Çocukların çoğunda şapka, kaşkol, eldiven gibi bizlerin Batıda küçük bir rüzgar değişiminde hemen sarındığımız eşyalara sahip değiller. Ama soruyoruz, ortak bağırışları küçücük sınıfı çınlatıyor: "Çok mutluyuz! Okulumuzu öğretmenimizi, köyümüzü çok seviyoruz!"
İl Müdürü Ahmet Er, 196 bin ilk ve orta öğrenim öğrencisinin olduğu kentte 8 bin 600 öğretmenle Doğudaki çocukların geleceğini hazırlıyor. Zorluğun farkında. İmkanları en iyi şekilde değerlendirip çocukları eğitirken çoğu insanın farkında olmadığı bir gerçeği de ifade ediyor: "Buraları bir başkadır. İstanbuldan Ankaradan bakınca her şeyi anlamak mümkün değil."