Sadrazam Talat Paşa, eşi Hayriye Talat Hanımın torunu Ayşegül Bafralının bugüne dek özenle sakladığı 10x15 cm ebadındaki defterde, 1915 sonrasındaki nüfus hareketlerini ve istatistikleri dikkatle kaydetti.
Ayrıntıları, Hürriyet gazetesinden, tarih konularında uzman yazar Murat Bardakçı'nın yazısını alıntılayarak aktarıyoruz:
27 Mayıs 1915te çıkan Geçici Tehcir Kanunu uyarınca mecburi göçe tabi tutulan Ermenilerin sayısı, Talát Paşanın kayıtlarına göre, 924 bin 158. Sürgünün en yoğun şekilde uygulandığı şehir 141 bin 592 kişiyle Sivas, en az sayıda Ermeninin nakledildiği viláyet ise 4 bin 381 kişiyle Konya
Ermeni tehciriyle ilgili sayılar, Talát Paşanın kara kaplı defterinin üçüncü kısmını oluşturuyor. Paşa, defterin tehcire ayrılan sayfalarında önce ne kadar Ermeninin zorunlu göçe tabi tutulduğunu yazıyor, arkasından tehcir kanununun imparatorluğun hangi viláyetinde ve hangi sancağında kaç Ermeniye uygulandığını liste halinde veriyor.
Defterde daha sonra, sürgüne gönderilmeyen Ermeni yetimlerin viláyetlere göre dağılımları gösteriliyor ve bunu Ermenilerden kalan boş binaların, istimlák edilen gayrımenkullerin, çiftliklerin ve madenlerle imtiyazların kısa dökümleri takip ediyor.
Talát Paşanın kayıtlarına göre, 27 Mayıs 1915te çıkan Geçici Tehcir Kanunu uyarınca mecburi göçe tabi tutulan Ermenilerin sayısı 924 bin 158. Sürgünün en yoğun şekilde uygulandığı şehir 141 bin 592 kişiyle Sivas, en az sayıda Ermeninin nakledildiği viláyet ise 4 bin 381 kişiyle Konya.
Ancak, Paşanın, viláyetlerden birinde 270 sürgünü eksik gösterdiği görülüyor.
TEHCİRİN EN ÖNEMLİ BELGESİ
Ermeni tehciri konusunda ilk elden belge olma özelliği taşıyan yukarıdaki liste, Sadrazam Talát Paşanın kara kaplı defterinde bu şekilde yeralıyor. Listenin yeni harflere çevrilmiş hálini ise yanda görüyorsunuz. Defterde bu listenin bulunduğu sayfadan sonra Ermeni yetimlerin ve yine Ermenilerden kalan boş binalarla gayrimenkullerin, çiftliklerin ve maden imtiyazlarının dökümü geliyor.
Talát Paşa, tartışmaya 90 yıl sonra katılıyor
Sadrazam, Dahiliye Nazırı ve Ermeni tehcirinin mimarı olan Talát Paşa, 1915 olaylarının üzerinden tam 90 sene geçtikten sonra, ilk defa bugün konuşuyor ve tehcir tartışmalarına özel arşivinde bulunan, şimdiye kadar hiç yayınlanmamış belgelerle katılıyor!
Dün, sayfamda dizinin tanıtımını yaparken de yazmıştım: Bu dizide yeralan tehcir sayılarıyla diğer bilgilerin temeli, Sadrazam Talát Paşaya ait olan ve Paşanın hanımı Hayriye Talát Hanımın torunu Ayşegül Bafralıdan yayınlamak üzere aldığım 10x15 santim ebadında bir defterle yine Talát Paşaya ait bulunan ve senelerden beri bende bulunan diğer belgelere dayanıyor. Paşanın Anadoluda 1915 sonrasındaki nüfus hareketlerini ve istatistikleri kaydettirdiği kara kaplı defter, üç fasıldan meydana geliyor: Müslüman muhacirler, tehcir edilen Ermeniler, devlet aleyhine çalıştıkları için aynı şekilde mecburi göçe tabi tutulan Rumlarla Araplar ve gayrımüslimlerden kalan mallar...
Dizinin hemen başlangıcında, bir hususa dikkat çekmem lázım:
Talát Paşanın kara kaplı defterinde ve Paşaya ait diğer belgelerdeki sayılar bizde bu konularda şimdiye kadar gereken gerçekçi çalışmalar pek yapılmadığı için çoğumuza bir hayli yabancı, hattá yüksek gelebilir, fakat hepsi birinci derece kaynak olan bu sayılar, abartılmış rakamlarla dolu soykırım suçlamalarına karşı birer savunma kanıtı gibidir.
Sadece Ermenileri değil, Kürtleri de kesmiştik. Yaptığımız soykırım dolayısıyla özür dileyelim, mesele hallolsun diyen gönüllü cahillerimiz gölge etmesinler; akademik çevrelerimiz de Biz onları değil, onlar bizi öldürmüştü ucuzluğunu bir tarafa bırakıp ilmi yola girsinler, yeter...
Leylekyan müsterih olsun, Talát Paşanın mezarını çöplük yaptık
Gazetelerde görmüşsünüzdür: Merkezi Brükselde bulunan Avrupa Ermeni Federasyonu isimli örgütün başkanı Laurent Leylekyan, geçen hafta Türk hükümetinden bazı garip taleplerde bulundu.
Adıyla kafa yapısının tam bir uyum içerisinde bulunduğu taleplerinden belli olan Bay Leylekyan, Talát Paşanın İstanbuldaki mozolesinin yıkılmasını, Talát ve Enver isimlerini taşıyan caddelere başka isimler verilmesini, Ermenilerin Türklere yönelik cinayetlerinin sergilendiği müzelerin kapatılmasını ve soykırım kavramından bahsedilmesini yasaklayan kanunların kaldırılmasını istiyordu.
Leylekyanın saçmalıklarını okuduktan sonra, Farsça eski bir deyimi, Diváne rá kalem nist yani Deliye günah yazılmaz sözünü hatırlayıp güldüm ama dün sabah Şişli taraflarında gördüklerim, gülüşümü acı bir tebessüme çevirdi ve Leylekyanın bazı taleplerini biz kendi kendimize çoktaaaan yerine getirmişiz diye düşündüm.
Dün sabah, bu dizide kullanmak maksadıyla Talát Paşanın Şişlide, Hürriyet-i Ebediye Tepesinde bulunan kabrinin fotoğraflarını çekmeye gittim ve kabir yerine bir mezbeleyle karşılaştım! Talát, Enver, Mahmud Şevket ve Midhat Paşalar ile beraber 31 Mart ayaklanmasında şehid edilen diğer askerlerin türbelerinin bulunduğu mekánda sanki yeni bir isyan yaşanmıştı. Ábidenin altındaki türbenin kilidi kırılmış ve merdivenle inilen mezarlık artık akşamcıların mekánı olmuştu. Bahçedeki láhidler boş şişelerle dolu bira sandığı niyetine kullanılıyordu ve sözün kısası, etraftaki herşey içler acısı haldeydi.
Aynı mekán, 1996da, Enver Paşanın cenazesinin Tacikistandan naklinden önceki günlerde de bu şekildeydi ve vaziyetini gündeme getirmemden sonra alelácele temizlenmiş fakat Paşanın cenaze merasiminden sonra her şey yine eski tas, eski hamam olmuştu.
Avrupa Ermeni Federasyonunun başkanı Laurent Leylekyan, müsterih olsun ve Türk Hükümetinden böyle taleplerde bulunarak kendisini yormasın. Hürriyet-i Ebediye Tepesinin bakımından sorumlu olan Büyükşehir Belediyesi umursamazlığına devam ettiği ve mekán askeriyeye devredilmediği takdirde, sadece Talát Paşanın değil, ebedi uykularını bu şehitlikte uyuyanların mezarlarından çok yakında tek bir iz bile kalmayacak!
Posta memuruydu sadrazam oldu
Adını bulvarlara, caddelere, mahallelere ve okullara verdiğimiz Talát Paşanın kim olduğunu mutlaka biliyorsunuzdur ama, gene de kısaca hatırlatayım:
Tam adı Mehmed Talát olan Talát Paşa, Edirnede 20 Ağustos 1874te doğdu. Genç yaşlarındayken babasını kaybetti ve ailesini geçindirebilmek için Posta ve Telgraf İdaresine girdi. İttihad ve Terakkinin kurucularından oldu, Abdülhamid rejimi aleyhindeki çalışmalara katıldığı için tutuklandı, 25 ay hapis yattı ve Selánike sürgün edildi.
Burada seyyar postacılık yapan Mehmed Talát, 1908de İkinci Meşrutiyetin ilánından sonra Edirneden milletvekili seçildi, Hüseyin Hilmi Paşa Kabinesinde Dahiliye, Küçük Said Paşa Hükümetinde de Posta ve Telgraf Nazırlığına getirildi. Talát Bey, 23 Ocak 1913teki Babıali baskınının düzenleyicilerinden ve Enver ve Cemal Paşalar ile birlikte İttihad ve Terakki Partisinin üç liderinden biriydi. 1913ün 13 Haziranında kurulan Said Halim Paşa Hükümetinde yeniden Dahiliye Nazırı oldu ve 1915teki Ermeni tehcirini bizzat yürüttü. 4 Şubat 1917de sadrazamlığa, yani başbakanlığa getirildi ve Paşa unvanı aldı.
Birinci Dünya Savaşını kaybetmemiz üzerine 8 Ekim 1918de istifa eden Talát Paşa, İttihad ve Terakkinin diğer liderleriyle beraber 2 Kasım gecesi bir Alman denizaltısıyla Türkiyeyi terketti. Önce Rusyaya, oradan da Almanyaya gitti.
Talát Paşa, savaş yıllarında Anadoluda yaşanan Ermeni olayları sırasında aldığı tedbirler sebebiyle diaspora Ermenileri tarafından en büyük düşman ilán edilmişti ve Berlinde, 1921in 15 Mart sabahı Sogomon Tehliryan adında bir Ermeni komitacı tarafından ensesinden vurularak katledildi. Tehliryan yargılandığı Alman mahkemesinde beraat ederken, Paşanın kemikleri cinayetten 24 yıl sonra, 25 Şubat 1944te Berlinden İstanbula getirildi ve büyük bir askeri törenle Hürriyet-i Ebediye Tepesine defnedildi.