22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

İşte Saddam'ın hayatı

1950’li yılların ortasında girdiği siyaset hayatında, yeraltında yaşadı, darbe düzenledi, kaçak oldu, iktidara geldi, uluslararası dengeleri iyi kullandı, petrol zengini ülkesini kalkındırdı, ardından Kuveyt hatasını işledi, halkını açlığa mahkum etti, şu ya da bu şekilde ama bir şekilde yine de halkın desteğini yanına aldı, neredeyse tüm dünyaya direnmeye devam etti. İşte, modern dünya tarihinin en çok konuşulan liderlerinden Irak’ın eski Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’in hayat hikayesi:

Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin, 28 Nisan 1937’de Tikrit’te doğdu. 1957’de Baas Partisi’ne girdikten sonra, Irak Başbakanı General Abdülkerim Kasım’a karşı düzenlenen ve başarısızlıkla sonuçlanan suikast girişimine katıldı. Yaralanınca, önce Suriye’ye, oradan da Mısır’a kaçtı. Başşehir Kahire’de 1962’de başladığı hukuk öğrenimini Şubat 1963’te Baas Partisi’nin iktidarı ele geçirmesinden sonra Bağdat’ta sürdürdü. Aynı yıl Kasım ayında Mareşal Arif’in Baasçılara karşı düzenlediği darbe sırasında tutuklandı ve iki yıl hapiste kaldı. 

Ve devlet başkanı

1966’da Baas Partisi Genel Sekreter Yardımcılığı’na seçildi. 1968’de Baas Partisi’nin iktidara gelmesiyle sonuçlanan darbede önemli rol oynadı. Devlet Başkanı Ahmed Hasan-el-Bekr’in en yakın adamı oldu.

1969’da Devrim Komuta Konseyi Başkan Yardımcılığı’na getirilmesinden sonra ülke yönetimindeki ağırlığını arttırdı. Parti içindeki gücüne dayanarak 1976’dan itibaren El-Bekr’in birçok yetkisini kullanmaya başladı. 16 Temmuz 1979’da Başkan Ahmed Hasan-el-Bekr’in istifası üzerine Devlet Başkanlığı, Baas Partisi Genel Sekreterliği ve Devrim Komuta Konseyi Başkanlığı görevlerini üstlendi. Halk arasında yoğun propaganda yürüterek, kendisini çok üstün meziyetleri olan bir lider olarak tanıtmaya çalıştı.

Hürmüz Boğazı’nın denetimini eline geçirmek için, 22 Eylül 1980’de İran’a savaş açtı. Şii Devrimi sebebiyle generalleri öldürülmüş, silahlarının bir kısmı kullanılmaz hale gelmiş İran karşısında, Arap ülkelerinin kendini desteklemesine rağmen beklenen başarıyı gösteremedi. İki tarafın da yüz binlerce kayıp verdiği savaş, 1988’de Irak’ın lehine sayılabilecek bir antlaşmayla sonuçlandı.

Kuveyt işgali ve mağlubiyet

Uzun süren savaşın sebep olduğu harcamalar ve Irak’ın petrol gelirlerinin önemli oranda düşmesi, devlet ekonomisini güç duruma soktu. Ekonomik zorluklardan kurtulma çarelerini arayan Saddam Hüseyin, Ortadoğu’daki hakimiyetlerini güçlendirmek isteyen batılı devletlerin oyununa gelerek, 2 Ağustos 1990’da petrol zengini küçük komşusu Kuveyt’i işgal etti. Suudi Arabistan sınırına asker yığdı. İşgalin hemen akabinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Irak’ı Kuveyt’ten çıkmaya zorlayacak ekonomik ambargo uygulamaya karar verdi. BM’nin uyguladığı ambargoyu delmek isteyen Saddam Hüseyin, sekiz yıl savaştıktan sonra İran’dan alabildiği yerlerin tamamını iade etti.

Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa vb. devletler bölgeye 500 binin üzerinde asker yığdı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Irak’a, Kuveyt’ten çekilmek üzere tanıdığı sürenin 15 Ocak’ta dolması üzerine, Amerikan-İngiliz-Fransız vb. kuvvetleri Irak’a karşı savaşı başlattılar. Irak, uzun süre binlerce uçakla havadan bombalanarak yerle bir edildi. Sanayi tesisleri tamamen tahrip edildikten ve kara harekatının başlamasından kısa süre sonra Saddam Hüseyin, Birleşmiş Milletler’in bütün kararlarına uyacağını bildirdi. Kuveyt’teki Irak birlikleri teslim oldular. 3 Mart’ta ateşkes imzalandı ve tam üç ay sonra BM Güvenlik Kurulu, Irak’a ambargo uygulama kararı aldı.

Silah denetçilerine 'ajan' suçlaması

Ambargo kararının ardından gündem, bu kez, Irak’la, Irak’ın ajanlıkla suçladığı Birleşmiş Milletler denetçileri arasındaki satranç oyununa sahne oldu. Körfez Savaşı sonrası imzalanan antlaşma uyarınca ülkesinin kitle imha silahlarından arındırılmasını şartsız kabul eden Saddam Hüseyin, bir süre sonra "ABD ajanı" olmakla suçladığı denetçilerin görev yapmasını engellemeye başladı.

Olayı, Irak’a yeniden saldırıyı gündeme getirinceye kadar tırmandıran Saddam Hüseyin, sonra ani bir manevrayla denetçilere izin verdi. Bu olay 1997 yılında bir, 1998 yılında iki kez tekrarlandı. Ancak sorunun her tekrarlanışı ABD ile Irak arasında ilişkilerin ya da başka bir deyişle Saddam Hüseyin ile ona "dayanamayan" Başkan Bill Clinton ve görevi ondan alan George W. Bush’un arasını iyice gerdi.

BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın denetçiler konusunda Irak’ın şüphelerinin kısmen doğru olduğunu açıklaması da Bağdat’a bu politikası konusunda güç verdi. Irak, BM’nin şüpheleri ortadan kaldırmak için kurduğu yeni yapıdaki görevlileri de kabul etmedi. Takip eden yıllar -1999, 2000 ve 2001- da aynı senaryonun farklı versiyonlarına sahne oldu.

Denetçilerin dönüşüne şartsız izin

2002 ise tam bir gerginlik içinde başladı. Bir ara halkın karşısına çıkmadığı için hakkında öldüğü söylentileri bile çıkan Saddam Hüseyin, değişmeyen oyun stili ile -gerginleştirip yumuşatmak ya da son dakikaya kadar beklemek- yine dünyada en çok sözü edilen kişi oldu.

ABD, açıkça devirmekten söz ettiği Saddam Hüseyin’e karşı uluslararası bir cephe açmak istedi. Ancak bu talep, Saddam Hüseyin’in ince politikası yüzünden, İngiltere dışındaki ülkeler tarafından (en azından) "kayıtsız şartsız" kabul görmedi. ABD’nin açık savaş ve saldırı hazırlıklarına karşılık, denetçiler ve denetim konusundaki uzlaşmaz tutumunu sürdüren Saddam Hüseyin, şartların aleyhine döndüğünü hissettiği anda, yani 2002 yılı 17 Eylül’de denetçilerin dönüşünü şartsız kabul ettiğini açıkladı.

Bir kez daha aynı oyunu oynamış, ABD’nin elindeki kozu almak istedi. Ancak bu kez ABD savaşı kazandı. Bağdat’ın düşürülmesinin ardından Saddam Hüseyin rejimi sona erdi. Rejime yakın isimler teker teker koalisyon güçleri tarafından yakalanırken, Saddam Hüseyin’in yönetim kademesinden önemli görevlere sahip oğulları Uday ve Kusay, bir istihbarat üzerine Amerikan kuvvetlerinin 22 Temmuz’da düzenlediği bir operasyonda Musul’da bir evde öldürüldü.
ABD askerlerinin Irak’taki işgali sürerken, Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin’in yakalandığı öne sürüldü. Ortaya atılan iddia bazı kesimler tarafından doğrulanırken, ABD tarafından henüz bir açıklama yapılmadı. Haber, Irak’ın başşehri Bağdat’ta da sevinç gösterilerine yol açtı.

ESRA YARGICI-İSTANBUL (İHA)
Yayın Tarihi : 14 Aralık 2003 Pazar 14:23:34


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?