Geçimini kapıcılık yaparak sağlayan Rıza Çalımbayın babası, oğlunun, "Sana bir ev alayım. Bu işi bırak" teklifini kabul etmedi ve mesleğine devam etti.
Hürriyet gazetesinde İsmail ER imzasıyla yayımlanan röportajı alıntılayarak aktarıyoruz:
FENERBAHÇE-Beşiktaş maçının lige damgasını vurması bekleniyordu. Beklenen oldu ama, ligi sarsan esas olay sarı lacivertli takımın yenilgisinden çok Şükrü Saracoğlu Stadına asılan bir pankart oldu..
- Rıza Efendi 2 ekmek, 1 süt...
Bu pankart bir anda Türkiyenin gündemine oturdu. Fenerbahçe taraftarı, Beşiktaş Teknik Direktörü Rıza Çalımbaya gönderme yapıyor, babasını hatırlatıyor, onun "Kapıcılığı" ile alay ediyordu. Beşiktaşın galibiyeti oğul Rıza Çalımbayı değil, baba Bektaş Çalımbayı gündeme taşımıştı.
Rıza Çalımbay 2 Şubat 1963 yılında Sivasın Yıldızeli İlçesi Topulyurt Köyünde dünyaya gelmişti. Kardeşleriyle birlikte ilkokulu burada bitirdi.
Sivasta yaşam zordu ve gün geçtikçe zorlaşıyordu.
Bektaş Çalımbay, taş ocağında çalışıyordu. Ocaktaki bir kaza sonucu, ayağı sakat kaldı.
Sivastan ayrıldılar
Baba Bektaş Çalımbay ve eşi Fatma Çalımbay, Sivastan ayrılmaya karar verdiler. Çocukları, Songül, Şengül, Rıza ve Kemali de yanlarına aldılar. 1970li yılların başıydı...
Hemen tanıdıklara, eşe dosta haber salındı... Hemşehriler devreye sokuldu.. Çalımbay ailesi İstanbulda yepyeni bir yaşama başlıyordu. Baba Bektaş Çalımbayın bir mesleği yoktu. Sonunda Çalımbay ailesine dostları bir iş buldular..
İlk işi bakkal çıraklığı
Harbiyedeki Toto Karaca Tiyatrosunda temizlik ve bekçilik yapacaktı.
Baba Çalımbay hemen "evet" dedi. Hem ailesi başını sokacak bir eve sahip olacaktı, hem de kazandıklarıyla karınlarını doyurucaklardı.
Rıza ise İstanbula göçedildikten sonra, "Oğlum seni okutamayız" denilerek, "Bakkal çıraklığı"na gönderildi.
Ailesinin geçimine katkıda bulunuyordu ama, bu arada okulu da ihmal ediyordu. Bakkal çıraklığının yanı sıra, çevredeki apartmanlara süt ve ekmek satıyordu.
İstanbul Gümüşsuyunda ilk oturdukları ev, İnönü Stadına çok yakındı. Gümüşsuyundaki evlerin üst katından sipariş gelmesini sabırsızlıkla bekliyordu..
Çünkü Küçük Rıza için apartmanın en üst katındaki merdivenlerden, İnönü Stadını seyretmenin dayanılmaz bir zevki vardı. Bir yandan o büyülü stadı seyrediyor, diğer yandan da futbolcu olmayı hayal ediyordu.
Bu arada Bektaş Çalımbaya, dostları başka bir iş buldular.. Bebekte bir apartmanda kapıcılık yapacaktı. Çalımbay ailesi Bebeke taşındı.
Ama Rıza Çalımbayın Gümüşsuyunda kurduğu hayaller orada da devam etti. Sonunda o büyük adamı atmaya karar verdi. Beşiktaş alt yapısına başvurdu ve tam 3 kez denemeye girdi.
Sonunda başardı. Ünlü bir futbolcu olacak, ailesine o bakacaktı. Yıllar Rızayı haklı çıkardı. Beşiktaşın ve Milli Takımın yıldızıydı artık. Büyük paralar kazanıyordu.
Atom Karınca
Rızaya, "Atom karınca" lakabı takılmıştı. Tribünler Rıza sevgisiyle coşuyordu.
Ama kulaklara fısıldanan ve yüksek sesle dile getirilmeyen bir şey daha vardı. Rızanın babasının kapıcılık yaptığı dedikoduları herkesin dilindeydi.
Bu dedikoduları Rıza da duyuyor ama o her zaman, her yerde gururla ifade ediyordu:
- Ben fakirlikten geliyorum. Bundan hiç utanmadım. Babam emeğiyle alınteriyle ekmek parasını kazandı. Onunla gurur duyuyorum.
Yıllar yılları kovaladı.. Rıza, bir gün babasına koştu.
- Baba sana bir ev alayım. Artık emekli ol.
Baba Bektaş Çalımbay, çalışkan, mütevazı ve otoriter bir insandı.
Oğluna, "Hayır" dedi.
- Sen işine bak oğlum, ben de işime bakayım. Yani herkes işine baksın.
Rızanın ısrarları hiç bir işe yaramadı. Baba Bektaş Çalımbay, oğlu futbolu bıraktıktan sonra da çalışmaya devam etti.
Ve 3 yıl önce emekli oldu.
Çalımbay kardeşler gururlu
F.BAHÇEyi 4-3 yenerek kariyerindeki en önemli başarılardan birini elde eden Rıza Çalımbayın bu mutluluğuna kızları Ayça Manolya (beyaz formalı) ve Tuğçe de (siyah formalı) ortak oldu. BJK Kolejinde okuyan Çalımbay kardeşler, dün sabah okullarına Beşiktaş forması giyerek gururla gittiler.
Çalımbay: Geçmişimi saklamam
RIZA ÇALIMBAY, F.Bahçe maçındaki pankart için şunları söyledi: Babam kapıcılık yaptı. Ben onun yanında, bakkalın yanında, orada burada çalıştım. Babamın durumu iyi olsaydı, okurdum. Pankart beni üzmedi. Ben geçmişini saklayan biri değilim ki. Futboldan kazandığım ilk para ile aileme bir ev aldım. Mahalleden arkadaşım Murat, beni Beşiktaş seçmelerine götürdü. İlk seçmeye kaleci olarak girdim, başaramadım. Daha sonra futbolcu olarak şansımı denedim, üçüncüsünde seçildim.