20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Kavga basının gündeminde

Basın bir haftadır Alaattin Çakıcı, Karagümrük lokali baskınıyla ilgili dava dosyasının incelendiği Yargıtay ile Milli İstihbarat Teşkilatı arasındaki ilişkiyi çözmeye çalışıyor.

MİT’in Çakıcı davasıyla ilgili kararın geciktirilmesi için Yargıtay nezdinde girişimde bulunup bulunmadığı, tarafların çelişkili açıklamaları nedeniyle aydınlanamadı. Devletin en hassas iki kurumunu ilgilendiren olaylar zinciri, yazarların köşelerine de yansıdı.

Oktay Ekşi (Hürriyet):

Karalama değil yargıdaki arıza

Ortada ‘yargıyı karalama’ kampanyası yok. ‘Yargıdaki arızaları’ ortaya çıkartan haberler var. Bunların üstüne gidilmezse, yargı içindeki çürükler ayıklanmazsa yargının saygınlığı nasıl sağlanabilir? MİT’in bu ülkeye hizmet ettiği kadar kötülük de yaptığı kuşkusundan kendimizi nasıl kurtaracağız? Bir bilen var mı?

Ertuğrul Özkök(Hürriyet):

İlişkiler akılsız seviyeye inmemeli

Her ülkenin bir derin devlete ihtiyacı vardır. Her ülkenin gizli kahramanlara ihtiyacı vardır ve devlet bu gizli kahramanları gerektiğinde korumayı bilmelidir. Ama bu ilişkiler hiçbir zaman sıradan ve akılsızca bir seviyeye inmemelidir. Alaattin Çakıcı’nın yurtdışına kaçışıyla ilgili olaylar ne yazık ki bu seviyeye inmiştir. Başka bir ülkede olsa, bu olay anında parlamentoya getirilirdi. Bunun arkasındaki ilişkiler araştırılırdı. Ama yok. Biz sadece medyayı suçlayıp kendi ilişkimizin üzerine toz kondurmuyoruz.

Sedat Ergin(Hürriyet):

Yargıtay’ın saygınlığına gölge

MİT’in bir eski görevlisini Çakıcı ile bağlantısı nedeniyle yakalayıp polise teslim ederken, halen görevde olan üst düzey bir yetkilisinin Çakıcı için yüksek yargı nezdinde kulis yapmasındaki çelişki nasıl izah edilecektir. Bu olayların hukukun uygulamada tarafsızlığını gözetmekle yükümlü olan Yargıtay’ın saygınlığını ciddi ölçülerde gölgelediğini belirtmeye herhalde gerek yoktur.

Enis Berberoğlu(Hürriyet):

Tamamen duygusal ilişki

Susurluk sürecini Ermeni terörü, Güneydoğu savaşı ekseninde aklama çabasında olanlar yine sahne aldılar. Çakıcı’yı devlete hizmeti nedeniyle koruduklarını anlatma gayretindeler. Patron kim, devlet mi, yoksa Çakıcı mı? Ne yazık ki Çakıcı gibi gözüküyor. Üstelik bu kez Susurluk’taki gibi öyle sözde derin sebepler de yok. Düpedüz ve tamamen duygusal bir ilişki aradaki. Yolsuz kalan devlet derinleşemez, kiralanır. Mafya ortağı devletin elindeki silah hepimize tehdittir!

Fatih Altaylı(Hürriyet):

Yargıtay Başkanı kanun kaçağı değil

Yargıtay Başkanı ile Çakıcı arasında ‘rabıta’ kurulmaya çalışılıyor. Neymiş, Yargıtay Başkanı’nın evini onaran müteahhit Çakıcı’nın arkadaşıymış. Ayıp. Adam kanun kaçağı değil, sabıkalı değil. Yargıtay Başkanı ne bilsin adamın arkadaşı kim. Bu kadar önemli bir kurumun başkanı hakkında kafalarda soru işareti yaratmak bile gereksiz. Bence bu konunun değil, bazı Yargıtay üyeleriyle ilgili olarak daha önce açılan ve ‘kapatılan’ soruşturmanın üzerine gitmek daha doğru olur. Burada pis birşey yok. Ama diğeri...

Mehmet Yılmaz(Milliyet):

‘İzin yoluyla’ ayrılmaları etik

TCK’nın 232’nci maddesi hakimlere emir ve tahakküm edenlerin 2 yıldan nüfuz veya iltimas edenlerin 6 aydan az olmamak üzere hapis cezasıyla yargılanmalarını emrediyor. Bu eylemi yapan kişinin memur olması durumunda mahkûmiyet halinde memuriyetten ömür boyu men edilebileceği de kanun hükmü. Bu durumda bir yargıcın yapması gereken nedir? Hiçbir şey olmamış gibi gelene kapıyı gösterip geri yollamak mı, yoksa ilgili savcılığa TCK’nın bu maddesini hatırlatarak şikayette bulunmak mı? Bu dosya incelenene kadar Başkan ve Genel Sekreter Yardımcısı’nın görevlerinden (mesela izin yoluyla) ayrılmaları daha etik olmaz mı?

Taha Akyol(Milliyet):

‘Tuzun kokması’na karşı titizlenmeli

Milliyet’in ‘Hakime villa’ manşeti bana yine Yargıtay’ı ilgilendiren Neşter 2 Operasyonu’nu hatırlattı. Türkiye’nin sağlam kurumlarından biri elbette hálá yargıdır ve Yargıtay’dır. Ama ‘tuzun kokması’ emareleri karşısında en çok hakim ve savcıların titizlenmesi gerekiyor.

Fikret Bila(Milliyet):

Özrü kabahatinden büyük bir durum

Bu hem MİT, hem de yargı açısından özrü kabahatinden büyük bir durum oluşturuyor. Akla ‘MİT yargıya dava açtırıp dava mı kapattırıyor, kararları etkilemek için baskı mı yapıyor?’ soruları geliyor. MİT Müsteşarı Atasagun’un iddiaları, bağımsız olduğuna inandığımız yargı açısından sorun yarattığı gibi, MİT-Çakıcı ilişkisi açısından da önemli soru işaretleri doğurmuştur. Bu olayı aydınlatmak Yargıtay Başkanı ve MİT Müsteşarı’nın sorumluluğudur.

Hasan Cemal(Milliyet):

Yargıda etik reformu şart

İster devlet dökülüyor deyin, ister çivisi çıktı. Etik reformu şart yargıda. Kimileri kol kırılır yen içinde diye düşünüyor olabilir. Ama demokrasilerde böyle bir mantık geçerli değildir. Demokratik rejimlerin erdemi şeffaflığıdır çünkü.

Güngör Mengi(Milliyet):

Çakıcı ne kadar değerli adammış

MİT’le Çakıcı arasında, bu kurumun güvenilirliği ve itibarı için yıkıcı etkiler yaratan, açıklanması zor ilişkilerdir. Çakıcı ne kadar değerli bir adam ki, devlet onun uğruna kendini böylesine perişan etmeye katlanıyor.

Okay Gönensin(Vatan):

MİT doğal yoldan gelirse, görüşür

Yargı da, bütün diğer kurumlar gibi, ancak kendi içinden yıpranabilir. Yargıtay Başkanı ‘MİT ile de görüşürüm’ diyor. Elbette görüşür. Ama MİT görevlisinin kendisine doğal yollardan gelmesi durumunda.

Oral Çalışlar(Cumhuriyet):

MİT, Yargıtay’la niye ilişki kurar

Bir istihbarat örgütü, Yargıtay’la neden sürekli ilişki kurar? Sonuç olarak Yargıtay, mahkemelerden önüne gelen dosyalara bakıp karara bağlamakla görevlidir. MİT, böyle bir faaliyetin içinde nasıl bir yer tutuyor?

İsmet Berkan(Radikal):

Yoksa MİT tuzağa mı düştü

Önce bir siyasiye suikast yapılacaktı, MİT ona engel olmaya çalışıyordu; ardından ‘devletin güvenliğini ilgilendirecek kasetler’ lafı çıktı. MİT neden devrede? Polisle MİT arasındaki bitti denilen kavga başladı ve MİT tuzağa mı düştü?

Murat Belge(Radikal):

Başkan, MİT’e sessiz kalamaz

Biri bana gelip suç işlememi önerirse, kim olursa olsun bunu açıklamakla yükümlüyümdür. Ama, dediğim gibi, bunu öneren MİT gibi bir kurumsa, çok kişi sessiz kalmayı seçebilir. Ama Yargıtay Başkanlığı gibi bir yere gelmiş kişi bunu seçemez. ‘MİT’çi diye ses çıkarmadım’ cümlesi karşısında doğrusu kan beynime çıkıyor.

E.Babahan(Sabah):

Yargıtay’da bir grubun tasfiyesi

Püf noktası, Yargıtay Başkanı’nın Çakıcı lehine tavassutta bulunup bulunmadığı veya bu yönde bir vaadi olup olmadığıdır. Yargıtay çevreleri, Yargıtay Başkanı Özkaya’nın şahsında Yargıtay’daki ‘belirli bir grubun’ tasfiyesine vasıta kılınmak istendiği görüşünde birleşiyorlar.

Bülent Korucu(Zaman):

Çakıcı’yla MİT’in kopuşu net değil

Çakıcı-MİT irtibatının kopuş tarihi net değil. Atasagun 1998 derken diğer gazeteye 1989 tarihini veriyor. Yavuz Ataç da 98’i teyit etmişti. ASALA’ya karşı operasyonlar 10 yıl önce bittiğine göre 1998’e kadar ilişkinin neden sürdüğü açıklanmalı.

HÜRRİYET
Yayın Tarihi : 16 Ağustos 2004 Pazartesi 12:03:06


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?