Ünlü İngiliz finans dergisi The Economist’in "Türkiye Raporu"nda, AB’nin eşiğindeki Türkiye bütün yönleriyle değerlendirildi.

Dine yöneliş Özal’la başladı

Derginin yarın yayımlanacak Türkiye ekinde, 1980’li ve 90’lı yıllardan sonra türban takanların çoğaldığı saptamasına yer verildi.

Şimdiki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın "Geçmişle bağlarımızı koparıp geleceğe bakacağız" yolundaki ifadelerini de sorgulayan The Economist, koparılacak bağların Kemalizm ile mi, yoksa İslamla mı olduğunun henüz belli olmadığını belirtti.

Son yıllarda Türkiye’nin daha fazla dine yöneldiğini ileri süren The Economist, "Türkiye Raporu"nda, Turgut Özal’ın başbakanlık ve cumhurbaşkanlık yaptığı 1980 ve 1990’lı yıllardan bu yana Türkiye’de Atatürk ’ün sıkı kontrollerinin gevşetildiğini, pek çok yeni caminin inşaa edildiğini ve sokaklarda tekrar "türban" takanların çoğaldığını yazdı.

The Economist’in 19 Mart tarihli sayısında yer alacak Türkiye Raporu, dün düzenlenen bir basın toplantısıyla açıklandı.

Dünya gazetesi öncülüğünde düzenlenen toplantıda, The Economist Dergisi Editörü Tim Hindle, İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Genel Sekreteri Prof. Dr. Emre Alkin, T.C. Merkez Bankası eski Başkanı Gazi Erçel ve Prof. Dr. Soli Özel’in katıldığı bir panel düzenlendi.

’Erdoğan hangi geçmişten kurtulmak istiyor’

Yabancı şirketlerin kendilerini sömürecek bir ülkeye gitmek istemediklerini söyleyen Tim Hindle, "Türkiye’deki yolsuzluk, yabancı şirketlerin paralarını başka ülkelere aktarmalarının nedeni’’ diye konuştu.

Derginin raporunda AKP hükümeti ile ilgili bölümde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili olarak ’’Başbakan konuşmalarında, geçmişten kurtulup geleceğe bakmak istediğini söylüyor. ’Geçmiş’ , İslama dayalı önceki politikaları olabileceği gibi ’Kemalizm’ de olabilir’’ ifadesi yer aldı.

Panel katılımcıları raporun bazı bölümlerinde öznel yaklaşımlarda bulunulduğunu kaydederek eleştirilerde bulundular.

Türkiye ekonomisine de yer alan The Economist’in raporunda, eğer Türkiye bugün AB’ye üye olsaydı AB’nin en fakir ülkesi olacağı ileri sürüldü.

’Yolsuzluk büyük sorun’

Panelde konuşan Tim Hindle, Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecindeki en büyük avantajının ucuz işgücü olduğunu ifade etti.

Konuşmasında yabancı yatırımlara işaret eden Hindle, ’’Yabancı şirketler kendilerini sömürecek bir ülkeye gitmek istemiyorlar. Türkiye’deki yolsuzluk, yabancı şirketlerin paralarını başka ülkelere aktarmalarının nedeni’’ dedi.

Rapora ilişkin eleştirilere de yanıt veren Hindle, raporda Türkiye ekonomisine neden çok az yer verildiği sorusu üzerine, ’’Çünkü geçmişe oranla ekonomik sorunlar az’’ dedi.

Raporda, ’’Kadının yeri’’ adlı bölümde Tansu Çiller ’in ilk kadın başbakan olduğu belirtilerek, ’’Pek çok zengin ulus, bu konuma daha yeni ulaştı’’ ifadesi yer aldı.

İş dünyasında da Güler Sabancı gibi pek çok kadının öne çıktığı belirtildi.

Yerel yönetim anlayışına da değinilen raporda, ’’Türkiye’de köylerde yaşayan insanlar, Avrupa’daki gibi şehrin yoğunluğundan kaçmak için değil oradan kaçamadıkları için köylerde yaşıyorlar’’ dendi.