Almanya’da yayınlanan haftalık gazetelerden Welt am Sonntag’a bir demeç veren Başbakan Tayyip Erdoğan, ‘Yüksek okullarda türban takmayı yasaklayan yasayı değiştirmek mi istiyorsunuz?’ sorusuna ‘Evet, bunu gözden geçiriyoruz, inceliyoruz. Ben böyle bir adımı doğru bulurum. Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını zayıflatmak için değil, Türk vatandaşlarına din özgürlüğü sağlanması için’ yanıtını verdi.

Erdoğan, Türkiye’de din ve devlet işlerinin birbirinden tamamen ayrı olduğunu da söyledi. Bu konuyla ilgili olarak, ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün hayata geçirdiği şekilde 1923 yılından beri bu durum modern Türkiye’nin tüm Anayasaları’nda vazgeçilmez bir ilke olarak yerini almıştır.

Erdoğan, gazetenin, ‘Madem din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı olmasını savunuyorsunuz, o halde kızınızın yüksek okulda dini sembollerden feragat etmesini talep etmeniz gerekmez miydi?’ sorusuna da ‘Kızım, eşim ve ben inançlı Müslümanlarız. Kuran’a göre bir kadının toplumda türban takması gerekiyor. Kızım Kuran’a saygı gösterdiği için bu şartı da yerine getiriyor. Kızım dinimizin kurallarına göre yaşıyor. Ama bundan benim din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı olmasına karşı olduğum sonucuna varılamaz. İnsan bunun ikisini de uygular ve birbirinden de ayırır. Bu Türkiye’ye özgü bir şey değil, aksine her modern ülkenin bir özelliğidir. Ayrıca, kızım türbanı çok şık buluyor. Moda olduğu için de türban takıyor’ yanıtını verdi.

Erdoğan aynı zamanda, ‘Ben yüksek okullarda türban takma yasağını doğru bulmuyorum. Demokratik bir ülke din özgürlüğünü garanti etmelidir. Bunlar arasında vatandaşlarına barışçı ve yasalara saygılı bir şekilde davrandıkları sürece, dinlerini sembollerle de ifade etme izni verilmesi de olmalıdır. Bir kız öğrenciye başörtü takma izni vermek, üniversitelerde okutulacak şeylerin içeriğini değiştirmek, profesör yerine bir din adamının ders vermesi anlamına gelmez. Bu nedenle başörtü yasağı liberal değildir. Bu yasayı yapanlar hedeflerini aşmışlardır’ açıklamasında da bulundu.