IMF 1. Başkan Yardıcısı Krueger, "Türkiyede şu ana kadar kaydedilen gelişimin umduğumuz kadar sağlam olduğunun kanıtlanması için almamız gereken biraz daha yol var" dedi.
Stanford Ekonomik Politikalar Araştırmalar Enstitüsü tarafından düzenlenen Ekonomi Zirvesine katılan IMF Birinci Başkan Yardıcısı Anne Krueger, "Küresel Ekonomi Ne Kadar İstikrarlı" başlıklı konuşmasının önemli bir bölümünü Brezilya ve Türkiyeye ayırdı. Krueger, iki ülkenin son yıllarda etkili bir gelişme gösterdiğini ve fon programlarını uyguladığını belirtti.
Krueger, iki ülkenin de, bir taraftan borç yüklerini azaltarak, borç profillerini yeniden yapılandırmada büyük adımlar atarken, diğer taraftan da enflasyon oranlarında belirgin düşüşten ve hızlanan büyümeden yararlandığını ifade etti.
İki ülke arasında önemli benzerlikler olduğunu ifade eden Krueger, Türkiyede 1999 ve 2000 yılındaki krizler sonrasında uygulamaya konan reformların Fon programıyla desteklendiğine dikkat çekti.
Krueger, "Burada da dalgalı kur, hızlı ayarlamayı mükmün kılan bir etken oldu ve burada da birbiri ardından gelen hükümetler, reform programına etkileyici bir katılım gösterdiler. Sonuç olarak, son dönemdeki dikkate değer gelişim ortaya çıktı. Bu, özellikle Türkiyenin daha gelişmeden vazgeçilen reformlar siciline bakıldığında dikkate değer" diye konuştu.
Güçlendirilmiş mali politikaların, aynı Brezilyada olduğu gibi Türkiyenin makroekonomik çerçevesinde de bir köşe taşı olduğunu belirten Krueger, "İki durumda da, güçlü mali kontroller hızlı büyüme ve enflasyonun düşüşü için gerekli koşulları yaratmada kritik rol oynadı" dedi.
Türkiyede enflasyonun 1980lerin ortalarından beri yüzde 60ların üzerinde olduğuna dikkat çekem Krueger, "Sadece üç yıl önceki yüzde 70lerden bügün yüzde 10un altına indi. 1960lardan bu yana enflasyon ilk kez tek haneli rakama düştü" diye konuştu.
Geçen yıl büyümenin yüzde 8e yaklaştığını anımsatan Krueger, "Bu, hızlı büyüme gözlenen ard arda üçüncü yıl oldu. Bu üç yıllık periyod boyunca büyüme ortalaması yüzde 7nin çok az altında kaldı" dedi.
Tüm bunların, hükümetin birincil dengeyi GSMHnin yüzde 7sine getirerek, yüzde 6.5lik hedefi tutturduğu bir zamanda olduğuna işaret eden Krueger "Bunun, göreceli olarak kısa bir zaman içinde mali dengede, GSYHnin yüzde 7sinden sıradışı bir farklılaşmayı temsil ettiğine dikkatinizi çekerim" diye konuştu. Krueger, buna ek olarak, Türk hükümetinin, özellikle bankacılık sektöründe iç finans sistemini güçendiren birtakım kritik yapısal reformu üstlendiğine de dikkat çekti.
"DAHA YOLUMUZ VAR"
Türkiyenin çok şey başardğını söyleyen Krueger, "Ancak şu ana kadar kaydedilen gelişimin umduğumuz kadar sağlam olduğunun kanıtlanması için almamız gereken biraz daha yol var. Türkiyenin ekonomisini sağlam bir temele oturtmak için, mevcut politikalara birkaç yıl daha bağlı kalmak gerekiyor. Düşüşe rağmen dış borç hala yüksek. GSMHnin yüzde 60ı. Ve yine düşüşe karşın, net kamu borcu halen GSMHnin yaklaşık yüzde 70i oranında. Bunun büyük bir kısmı dövize endeksli veya döviz, ya da çok kısa vadeli faize bağlı durumda. Bu da döviz kuru ya da faiz oranlarındaki hareketler karşısında son derece duyarlı bir konumda bulunmasına neden oluyor" dedi.
TÜRKİYE YAYGIN İNANIŞI KIRDI
Brezilya ve Türkiyenin, yüksek enflasyon ve ekonomik istikrarsızlık sicilleri olan ülkeler olduğunu söyleyen Krueger, "Son dönemde birbirinin ardından gelen hükümetlerin sıkı mali politikalar uygulamaları, iki ülkenin de şoklara karşı kırılganlıklarını belirgin biçimde azaltmalarını mümkün kıldı. İlginçtir, yaygın inanışın aksine, iki ülkede de hızlı büyüme oranları mali disipline eşlik etti" diye konuştu.
ANKA / HÜRRİYET
Yayın Tarihi :
12 Şubat 2005 Cumartesi 15:27:02
Güncelleme :12 Şubat 2005 Cumartesi 15:28:39