TSK'nın yeni projesiyle, başvuru ile girilen Harp Akademileri sınavı kaldırılacak başarılı tüm üsteğmen ve yüzbaşı rütbesindeki subaylar, sınavsız Harp Akademileri'ne davet edilecek.
TSK, 'Personel Yönetim Sistemi - 2010' projesi kapsamında, önemli bir değişiklik yapacak. Mevcut sistemde, general olabilmek için Kara, Deniz veya Hava Akademileri Komutanlığı'nı bitirmek gerekiyor. Akademiye girebilmek için ise subaylar, zor bir yazılı sınava tabi tutuluyor.
Yeni düzenleme ile Akademi'ye giriş sınavlarının kaldırılması hedefleniyor. Yeni sistemde, sicili iyi kıdemli üsteğmen ile kıdemli yüzbaşı rütbesi arasındaki tüm subaylar Akademi'ye davet edilecek. Davet edilen subaylar, bir yıl eğitime tabi tutulacak. Başarı gösterenler, Akademi'ye devam ederek, kurmay subay olacak ve meslek yaşamlarının ilerleyen sürecinde generalliğin kapısını aralayacak.
TSK'DA FIRSAT EŞİTLİĞİ
General adaylarının daha çok subay arasından seçilmesi, 'Başarı eğrisini' yükseltecek. Yeni sistem, subaylar arasında 'Fırsat eşitliği' de yaratacak. Sınav yerine sicil başarısına göre 'davet' sistemini getirecek olan yeni düzenleme, Genelkurmay kaynaklarınca da doğrulandı. Çalışmaları devam eden taslağın bu yıl içinde tamamlanması ve yeni sistemin 2010 yılında uygulamaya girmesi bekleniyor.
Artık yüzbaşılıktan sonra üst rütbeye terfi için de başarılı sicil gerekecek. Yeni sisteme göre, harp okulundan mezun olan bir teğmen, 15 yıllık mecburi hizmetini tamamlayana kadar 'süre bekleme esasına' dayalı olarak sırasıyla teğmen, üsteğmen ve yüzbaşı rütbelerine yükselecek. Yüzbaşılıktan binbaşılığa terfide bir üst rütbedeki kadroya bakılacak. Bir yüzbaşı, hiç terfi etmediği durumunda 47 - 48 yaşında, emekliye ayrılacak. Yeni sistemle Harbiye'den mezun olan herkesin, 23'üncü yılın sonunda albay rütbesine otomatik olarak yükselmesi son bulacak. Yeni personel rejimiyle TSK daha da gençleştirilerek general ve orgeneral olma yaşları da aşağıya çekilecek.
bu devrim değil ordumuzun çöküşüdür, askeri liselere subay alımında mecburen çok fazla kriter sebebi ile eleme yapılıyor, ailevi durumu, fanatik siyasal görüşü, yakın akrabaların suç işlemiş olması, teröre bulaşma, hatta öğrencinin sivil hayatında gittiği dersaneler bile eleme sebebi, sağlık durumu, irticai faaliyetler derken askeri liseye neredeyse öğrenci bulunamıyor, bir de namusu ile yaşamış bir anne babadan öğrencinin kuruma verebileceği zarar nedeni ile 40-50 bin tl'lik senet istenince insanlar bir kez daha düşünmek zorunda kalıyor, hasbelkader kişi askeri okula alınıp okurken ister maddi hata isterse de siyasal görüş veya irtica sebebi ile okuldan atılınca öğrenci sayısı iyice azalıyor , muvazzaflık dönemi boyunca her yıl şuralarda atılan personelide eklerseniz ordu artık kurmaylığa ayırabileceği personeli mumla aramaya başlıyor, yakın zamanda bu sebeplerle Atatürk'ün ülkesinde geçenlerde de bir gazete haberinde okuduğumuz gibi genelkurmay başkanının hanımını tesettürlü görebiliriz, 10 sene evvel deselerdi ki cumhurbaşkanının eşi türbanlı olacak diye kimse inanmazdı ama şimdi herkes normal karşılıyor, bu sebeple bu yapılan iş devrim değildir %99'u müslüman olan bir ülkede laik kalabilecek ve suça bulaşma ihtimali olmayan kişilere fazla eleme yapmadan şans tanıma işidir zira, bizim gibi Atatürk ilkelerine bağlı, Atatürk'ün mirasını korumak isteyen insanlar diğer kesimler gibi fazlaca yavrulamamakta ve orduya laik talebeler üretememektedir, üretenlerde ömrü boyunca çalışıp ancak bir ev sahibi olduğundan istenilen 40-50 bin tl'lik senetler karşısında evlatlarını askeri okullara vermekte zorlanmaktadır, hal böyle olunca meydan askerin içine sızmak için her türlü girişimi yapan şeriatçı ve bölücü kesime kalmaktadır, Genelkurmay'ımızın yazmak zorunda kaldığım ve içimi acıtan bu yorumu dikkate alıp başka tedbirlerde alması gerekmektedir, ilk iş zorunlu askerlik hizmeti sırasında oluşan hatalardan ötürü ebeveynlerin cezalandırılmasından vazgeçilmesidir, zira 18 yaşını geçmiş ve reşit olan bir kişinin hatası başkasını alakadar etmez ve insanları askerlikten soğutur, ikinci en önemli adım ise zaten bir avuç kalan ve Atatürk'ün bu ülkeye emanet ettiği insanların çocuklarını askeri liseye alırken teminat istenmemesidir ki , bu iki adım bile ordumuzun çok işine yarayacaktır. Vurgulayıcı olması bakımından şu örneği vermek istiyorum ; ömrü boyunca hırsızlığa uğursuzluğa bulaşmamış bir emekli memurum tek varlığım evladım ve Atatürk sevgisi ile yetiştiriyorum, sülalemde hırsız, teröre ve irticaya bulaşmış kimse yok, tek mülküm ise borçlu evim ve üç aylığım, ben çocuğumu Atatürk’ün ordusuna emanet etmek istiyorum en önemli sebebi de şu; lise ve yüksek okullarda çocukların bölücü ve irticacı kesimler tarafından etki altına alınmaya çalışılması muvaffak olunamadığı takdirde ise rahat huzur verilmemesi, bu durumda tek güvenli liman olan askeri liselerde de velilerden istenilen teminat insanı zor durumda bırakıyor. Zaten tek bir varlığımı Atatürk’ün ordusuna teslim ediyorum bir de üstüne “ bak çocuğun kuruma zarar verirse acısını senden çıkartırız “ denmesi zoruma gidiyor. Bu uygulamadan özellikle ülkemizin içinde bulunduğu şu ortamda vazgeçilmesi gerekmektedir, Atatürk’ün emaneti için canımız fedadır ancak ülke bölücü ve şeriat tehdidi altında iken ve her değeri umarsızca satılıyorken, yolsuzluğa bulaşan idareciler hergün gazete haberlerinde boy gösteriyor iken bizler kemiğimizi ve iliğimizide mi riske atmak zorunda kalmalıyız.saygılarımla.
Bu sistemin projesi ne zaman bitecek ve uygulanacak?ama şu bir gerçekki adalet bakımından görev zorluğu olan arkadaşlar çalışamayıp kazanamıyor.Bu sistemin zararlarıda çok olabilir ast ve üst arasında ast ı görevden ziyade çıkar için bazı hareketleri olabilir bunun önüne nasıl geçileceği hakkında herhangi bir önlem varmı?
Sevindirici bir gelişme ama hem askeri hem sivil ekonomiye hele bu kiriz ortamında çıkarılacak bir bedelli yasası devriminde devrimi olmazmıydı...