19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Mekke´ye sessiz yürüyüş önerisi

Haluk Bakır
Amsterdam, Hollanda
BBC Türkçe Yayınları İnternet Sitesi



Hollanda, haftalardır, Müslüman topluluklarıyla toplumun diğer kesimleri arasında giderek gerginleşen ilişkilerin etkisi altında.

Theo Van Gogh’un öldürülmesinden bu yana, karşılıklı saldırılar, kundaklama eylemleri sürüyor.

Pim Fortuyn suikasti failinin Hollandalı olduğunun anlaşılmasından sonra bazı yerli Hollandalılardan sık sık şu sözleri duymuştum:

“İyi ki sizden birisi değildi”.

Türk ve Faslılar da, “aman, neyse ki çevreci bir Hollandalıymış” diyordu.

Cinayetin faturası, Fortuyn taraftarlarınca, 20 yıldır uygulanan çok-kültürlülük politikalarına çıkarıldı.

Bu politikaları benimseyen siyasi elitler ve medya Fortuyn’u demonize etmiş, yani şeytanlaştırmış, öldürülmesine zemin hazırlamıştı.

Oysa Fortuyn geniş kitlelerin dışa vuramadığı korkuları dile getirmiş, ülkenin özellikle geri müslüman göçmenlerin akınına uğramasını önlemek üzere iktidara koşuyordu.

Theo Van Gogh’u öldüren kişinin Faslı çıkması ise, Türk ve Faslılardan “şimdi yandık” seslerinin yükselmesine yol açtı.

Gerçi 150 kişilik radikal islamcı bir grupla bağlantısı olduğu belirtilen Muhammed’in işlediği hunharca cinayeti kesinlikle onaylamıyorlardı.

Ama faturanın kendilerine kesilmesinden korkuyorlardı.

"Cihad artık Hollanda’da" , "eylem geniş bir taban tarafından paylaşılan bir düşünce sistemine dayanıyor”, “Müslüman teröristler aramızda” şeklindeki söylemler kitlelerde endişe uyandırıyordu.

Pim Fortuyn adli internet forumunda, “artık ne bekliyoruz, yakalım şu camileri” çağrıları yer alıyordu.

Gittikçe artan gerilim ve nefret duyguları yabancılara karşı şiddete dönüşebilir miydi?

Korkulan başa geldi ve birkaç günde onu aşkın cami ve birkaç kiliseye molotof kokteyli atıldı.

Bu saldırıları Uden kentinde, Türk asıllı çocukların gittiği bir İslami okulun tamamen yakılması izledi.

Gerçi 6000 Hollandalı ve yabancı sessiz yürüyüşle bu olayı kınadı, en üst düzeyde diyalog çağrıları yapıldı ama, yüzlerce camide olası saldırılara karşı nöbet tutulmaya başlandı.

Dini örgüt temsilcileri, Van Gogh cinayetinden bütün Müslümanları sorumlu tutma eğilimlerinden şikayet ettiler.

Dinle pek ilgisi olmayan bir arkadaşımın yaptığı gözlem ilginç: “nereden nereye geldik” diyor bu kadın gazeteci.

"80’li yıllarda Hollanda’da İslam okullarının açılması, hastanelere, hapishanelere görevli imamlar atanması garibime gitmişti."

"Son yıllarda hepimizi bir din grubu mensubu olarak görüp, suçlu konumuna sokmaları, beni de savunma durumuna getirdi. Neredeyse inadına başımı örtüp -alın size Müslüman kadin- demek geliyor içimden."

Toplum düzeninin çözülmekte olduğu, “hoşgörü” döneminin kapandığı yorumlarının yapıldığı bu çalkantılı günlerde Hollandalı olsun, yabancı olsun herkes kaygıyla “bundan sonra neler olacak ?” sorusuna yanıt arıyor.

Pim Fortuyn adlı internet sitesinde yer alan bazı öneriler bu kaygılarin yersiz olmadığına işaret ediyor.

Uden’deki okul yangınıyla ilgili tartışmada bir katılımcının önerisi tüyler ürpertici : “yanan okul yerine onları bir kulüp binasına bedava çay içmeye davet edelim, sonra da hepsini yakalım”

Bir başkası ise sessiz yürüyüşü eleştirerek: “Yürüyüşlerini Mekke’’ye doğru yapsınlar” diyor.

Tüm bunlar, bu küçük ülkede daha çok şeyler olacağını düşündürüyor.
BBC TÜRKÇE
Yayın Tarihi : 13 Kasım 2004 Cumartesi 11:08:33
Güncelleme :14 Kasım 2004 Pazar 00:49:10


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?