Eski Başbakan Mesut Yılmaz ile eski Devlet Bakanı Güneş Tanerin, Yüce Divanda yargılandıkları davada, Yüce Divan Başkanı Mustafa Bumin, Anayasa Mahkemesine isimsiz bir ihbar mektubu geldiğini, mektupta; "Korkmaz Yiğitin hesabından Saber Şirketi aracılığıyla Mesut Yılmazın kardeşi Turgut Yılmazın hesabına 14 milyon dolar aktarıldığı" iddiasının yer aldığını kaydetti.
Duruşmanın başında, daha önce verilen ara kararlar gereğince gelen bilgi ve belgeleri okuyan Bumin, MİTe, Türkbank ihalesi sürecinde ihaleye müdahale edilip edilmediği yönünde bir araştırma yapılması için o dönemde talep gelip gelmediğinin sorulduğunu anımsattı. Bumin, MİTden bu konuda iki adet bilgi notu geldiğini, ancak bu soruya yanıt verilmediğini bildirdi.
Mustafa Bumin, Anayasa Mahkemesine isimsiz bir ihbar mektubu ulaştığını, mektupta; "Korkmaz Yiğitin hesabından Saber Şirketi aracılığı ile Mesut Yılmazın kardeşi Turgut Yılmazın hesabına 14 milyon dolar aktarıldığı" iddiasının yer aldığını kaydetti.
Bumin, mektubun içinde belgeler bulunduğunu da tutanağa geçirdi.
TANIKLAR
Duruşmada tanık olarak dinlenilen, dönemin Yapı Kredi Bankası Yönetim Kurulu üyesi Osman Berkmen, dava konusu olayla ilgisi bulunmadığını söyledi. Türkbank ihale şartnamesini aldıklarını, incelediklerini ve yönetim kurulunun ihaleye katılmama kararı aldığını belirten Berkmen, ihaleye katılmama yönünde herhangi bir tehdit almadıklarını söyledi.
Dönemin Devlet Bakanı Güneş Tanerin evine Yapı Kredi Bankasının Fiskobirlikten alacağını görüşmek için gittiklerini anlatan Berkmen, şunları kaydetti:
"Orada Korkmaz Yiğit ile karşılaştık. Yiğit, Yapı Kredi Bankasından kredi almak istediğini söyledi. Tanerin evi bu konuyu görüşmek için uygun olmadığından Yiğiti bürosunda ziyaret etmeyi talep ettik. Benim ve Mehmet Emin Karamehmetin bankadan kredi verilmesi konusunda talimat verme yetkimiz yoktur.
Ben aynı zamanda bankanın Kredi Komitesi Başkanı idim. Yiğit ve şirketi, kredi için yeterli teminat vermediğinden teklifi yönetim kuruluna gitmedi bile. Bu konuda telkin yapılmadı." Berkmen, 1996 yılında Pamukbankın satışı ile ilgili Yiğitin Çukurova Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Emin Karamehmetden kredi talebinde bulunduğunu, bu talebin de reddedildiğini ifade ederek, gündeme getirilen bu konunun dava konusu ile ilgisi bulunmadığını söyledi.
"Karamehmet ihaleye girmekten Alaattin Çakıcı tehdidinden dolayı mı vazgeçti?" yönündeki soru üzerine Berkmen, "Mehmet Emin Karamehmet, ihaleye şahsen girmeyi düşünmedi. Karamehmet, muhtemelen bankanın hakim ortağı olarak yorumlanmış olabilir" dedi.
"TANERİN EVİNE İKİ KERE GİTTİK"
Berkmen, bir soru üzerine Tanerin evine Karamehmet ile iki kere gittiklerini ifade ederek, "Yapı Kredi Bankası, 1989dan beri Fiskobirlikten alacaklıdır. Bu alacak bugüne kadar tahsil edilemedi.
sadece Tanere değil, bütün bakanlara gittik. Bugüne kadar ziyaret ettiğim bakan ve üst düzey yönetici sayısı, 80-90ı geçmiştir" diye konuştu. Yiğit ile görüşmesine de değinen Berkmen, "Yiğit bana, (Ne teminatı? Bu siyasi kredi olacaktır) dedi. Ben de (Biz de, siyasi kredi yoktur) dedim. Bu kişi, Yapı Kredi Bankasından telkin ve kredi çıkmayacağını bilir" dedi. Duruşmada tanık olarak dinlenilen Serkan Özyurt, Mali Suçları Araştırma Komisyonu olarak Genç TVnin İşadamı Kamuran Çörtüke satışı ile ilgili bir inceleme yaptıklarını söyledi. Genç TVnin Çörtüke bedelsiz satıldığı yönünde iddialar bulunduğunu anlatan Özyurt, Korkmaz Yiğitin kendilerine önce bir bedel almadığını söylediğini kaydetti. Sorular üzerine sanık Özyurt, Yiğitin, Genç TVnin satışından para almadığını söylemesine karşın, Çörtükün 3 milyon dolar peşin, kalanını taksitle ödediğini söylediğini belirtti. Daha sonra Çörtükün kendilerine senetler gösterdiğini belirten Özyurt, Yiğitin böyle bir talepten haberi olmadığını söylemesine karşın Çörtükün, senetlerin olduğunu söylediğini, hatta Yiğitin bu senetlerin aslını kendilerinden istediğini ancak vermediklerini söyledi.
"BÖYLE BİR GÜCÜ YOK"
Yüce Divan Başkanı Mustafa Buminin, "Korkmaz Yiğitin şirketlerinin mali durumunu incelemişsiniz. Bu bankayı alacak mali gücü var mıydı?" sorusuna tanık Özyurt, yaptıkları tespitlere göre böyle bir gücünün olmadığını savundu.
Sanık Mesut Yılmazın avukatı Uğur Alacakaptanın, Yiğitin tanığa görüşmelerinde, "eksik olmakla birlikte doğruları söylediği" şeklindeki kanıya nasıl ulaştığını sorması üzerine, tanık Özyurt, Yiğit ile iş yerinde ve evinde incelemeleri sırasında bir çok kez görüştüklerini, mesleki deneyiminin; Yiğitin doğruları söylediği yönünde olduğunu belirtti.
Özyurt, Yiğitin görüşmelerde kendi aleyhine de olabilecek her şeyi anlattığını, belge imzalamadığını belirterek, "Bize, (Ben imzalamam, siz ispat ederseniz edin) dedi. Ancak biz de maddi delillere ulaşamadık, kanaatlerimizi ve düşüncelerimizi raporumuzda belirttik" diye konuştu.
Dönemin Mali Suçlar Araştırma Kurulu üyesi Muzaffer Kökver de duruşmada tanık olarak dinlenildi.
Kökver, kurulun 2000 yılının Şubat ayında Yiğit ile ilgili incelemesini sonuçlandırdığını ve tespitlerini içeren ayrıntılı bir rapor düzenlediğini söyledi. Genç TVnin Kamuran Çörtüke bedelsiz verildiğini ifade eden Kökver, "Minare çalınmış, ama kılıf hazırlanamamış" dedi.
"Adli Tıp Enstitüsü bize yardımcı olabilseydi, elimizde somut belge olacaktı" diyen Kökver, bu konuda verilen ifadelerin çelişkili olduğunu, Çörtükün ödediğini ifade ettiği bedellerin tutarsız olduğunu kaydetti.
"YİĞİT, TÜRBANKI ALABİLECEK OLANAĞA SAHİP DEĞİL"
Bir soru üzerine Korkmaz Yiğitin, Türkbankı alabilecek mali olanağa sahip olmadığını ifade eden Kökver, Mali Suçları Araştırma Kurulunun Yiğitin işyerlerinde ve evinde aramalar yaptığını söyledi.
Yiğitin söylediklerinin doğru olduğunu gördüklerini belirten Kökver, Korkmaz Yiğitin söylediklerine, kendisini hukuki sorumluluk altına sokacağı düşüncesiyle imza atmadığını anlattı.
Kökver, Mesut Yılmazın avukatı Uğur Alacakaptanın, "Korkmaz Yiğit, Yahudi cemaati tarafından destekleniyor muydu?" sorusuna, Yüce Divan Başkanı Mustafa Buminin, "Bu soruyu yanıtlamayabilirsiniz" uyarısı üzerine, yanıt vermedi.
Dönemin Vakıflar Bankası Genel Müdürü Altan Koçer de Türkbank ihalesi sürecinde Yiğite kredi verilmesi konusunda Mesut Yılmaz veya Güneş Tanerden herhangi bir baskı veya talimat gelmediğini söyledi.
Yiğitin, Vakıflar Bankasının müşterisi olmadığını ve herhangi bir kredi talebi bulunmadığını belirten Koçer, Erdin Arının bankanın Türkbank ihalesi ile ilgilenip ilgilenmediklerini sorduğunu, herhangi bir aracılıkta bulunmadığını anlattı.
Yüce Divan Başkanı Mustafa Bumin, duruşmanın, saat 14.00e ertelendiğini bildirdi.
MEKTUP SAHTE İDDİASI
Mustafa Bumin, duruşmanın sabahki bölümünde Yüce Divana Korkmaz Yiğitin hesabından SABER firması aracılığıyla Turgut Yılmazın hesabına 14 milyon dolar aktarıldığına ilişkin bir ihbar mektubunun geldiğini bildirmişti. Paranın Turgut Yılmazın Dubaideki Aloha adlı hesabına yatırıldığı kaydedilmişti. Yılmazın avukatı Uğur Alacakaptan, Dubaideki bankayla yazıştıklarını belirtirken bankanın, "Bu isimde bir hesap olmadığını" kendilerine bildirdiğini anlattı.
Alacakaptan, bankanın, imzaların ve belgelerin de sahte olduğunu kendilerine bildirdiğini anlattı. Alacakaptan, "Bu aşağılık bir iftiradır. Demokratik Türkiye Cumhuriyetinde insanlar imzasız mektuplarla suçlanamazlar" dedi. Alacakaptan, Turgut Yılmazın bir holding başkanı olduğunu belirtirken, sık sık tehdit mektubu aldığını bunların birinde de Yüce Divana gönderildiği gibi Yılmazın hesabına 14 milyon dolar para yatırıldığı iddiasının yer aldığını kaydetti.
YILMAZIN AVUKATI: AŞAĞILIK İFTİRALAR
Mesut Yılmazın avukatı Uğur Alacakaptan, işadamı Korkmaz Yiğit tarafından Yılmazın kardeşi Turgut Yılmazın hesabına 14 milyon dolar aktarıldığı yolundaki iddiaların "maksatlı, gerçek dışı, aşağılık iftiralar" olduğunu savundu.
Yüce Divandaki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde tanık olarak dinlenilen eski Emlak Bankası Genel Müdürü Erdin Arı, 1998 yılının ikinci yarısında işadamı Korkmaz Yiğit ile görüştüğünü, Yiğitin bu görüşmede Türkbank ihalesine gireceğini söylediğini belirtti.
Yiğitin, ihale için 450 milyon dolarlık teminat mektubuna ihtiyacı bulunduğunu, 8-10 bankanın konsorsiyum kurduğunu, konsorsiyumda Yapı Kredi ve Vakıfbankın da bulunduğunu söylediğini kaydeden Arı, kendi bankalarının da konsorsiyuma girmesini istediğini anlattı.
Yiğite "İlgili şubeden başvurunuzu yapın" dediğini ifade eden Arı, ancak Yiğitin daha sonra resmi bir başvuruda bulunmadığını söyledi.
Bu konuyu dönemin Vakıfbank Genel Müdürü Altan Koçere de açtığını, Koçerin "böyle bir konsorsiyum olmadığını" kendisine söylediğini belirten Arı, Yiğitin bu istemini dönemin Devlet Bakanı Güneş Tanere de ilettiğini, Tanerin kendisine "Teminatlara dikkat edin" dediğini kaydetti.
EYÜP AŞIK
Tanık Eyüp Aşık da konuyla doğrudan bir ilişkisinin bulunmadığını, iddiaların da doğru olmadığını savundu.
Başkan Mustafa Buminin Soruşturma Komisyonunda verdiği ifadesini hatırlatması üzerine Aşık, kendisinin orada anlattıklarının Türkbankın 1996da satışa çıkarılması ile ilgili olduğunu buradaki davanın ise bu satışla ilgisinin bulunmadığını anlattı.
Aşık, o dönemde kendisine telefon eden bir şahsın "Türkbank satılacak ve bu satıştan rüşvet verilecek" dediğini bildirdi.
Ancak, elde somut bir delil olmadığı için herhangi bir girişimde bulunmadığını ifade eden Aşık, zaten Türkbankın 1996da da satışının yapılmadığını ifade etti.
Aşık, bir soru üzerine, telefon eden kişinin Alaattin Çakıcı olduğunu, Çakıcının bu satıştan 20 milyon dolar rüşvet verileceğini söylediğini aktardı.
Bu iddiayı ciddi bulmadıkları için o zaman kamuoyuyla da paylaşmadıklarını belirten Aşık, Soruşturma Komisyonunda anlattığı olayın, 1996 yılına ait olduğunu, bu davayla ilgisinin bulunmadığını tekrarladı.
Tanıkların dinlenilmesinin ardından söz alan Mesut Yılmazın avukatı Uğur Alacakaptan, duruşmanın başında imzasız bir mektupla Korkmaz Yiğitin bir şirketinden Mesut Yılmazın kardeşi Turgut Yılmazın Dubaideki bir banka hesabına 14 milyon dolar aktarıldığının ileri sürüldüğünü anımsattı.
Bir hukuk devletinde insanların imzasız mektuplarla karalanamayacağını kaydeden Alacakaptan, şöyle devam etti:
"Bu ihbar mektubunda Turgut Yılmazn Dubaideki bir bankadaki aloha adlı hesabına 14 milyon dolar aktarıldığı ileri sürülmektedir.
Turgut Yılmaz büyük bir holdingin sahibi ve çoğunluk hissesine sahip olduğu bir bankanın ortağıdır. Bu iddiaları biz de daha önce tehdit telefonlarıyla ve mektupla öğrendik. Bu 1998 Şubat ayına ait bir olaydır. Biz bunun üzerine Dubaideki bankaya yazı yazarak bu ihbar mektubunda geçenlerin doğru olup olmadığını sorduk. Bankadan bize gelen yanıtta, gerek bankaya ait olduğu iddia edilen belgelerin banka belgesi olmadığı, gerekse belgelerde imzası olanların bankada çalışmadıklarının bildirildiği şeklindedir. Bu konudaki yazıların size şimdi fotokopisini veriyorum, asıllarını da sunacağım. Bunlar maksatlı, gerçek dışı aşağılık iftiralardır." Bu arada, Türkbank Munzam Vakfının davaya müdahil olarak katılma istemi kabul edildi.
Duruşmada, Vakıf Başkanı ve avukatı da hazır bulundu.
..
Yayın Tarihi :
17 Mayıs 2005 Salı 22:02:45
Yorumlarınız
Selvi NAZ IP: 85.97.135.xxx Tarih : 18.05.2005 18:14:07
T.Ticaret Bankası Eskişehir şubesinden Eskişehirde bir giyim firmasına verilen kredinin ödenmediği.firmanın iflas ettiği ve bankanın alacağını almadığını.Yineaynı kişilerin ARAPOĞLU ünvanlı olarak aynı şehirde T.Özal zamanında T.Özal tarafından açılışı yapılan bir fb.kurduklarını ANAP iktidarı döneminde fb.sayısının1.2.3 ve 4'e çıktığının bu Fb.rınTürkbank olayı patlak verdikten sonra hangi şirkete devir edildiğini bu şirketin Rizelibir kişiye ait olduğunu ama asıl kişilerin T.Yılmaz ile H.Özkan olduğunu bilmeyen yok bu şehirde.