18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

MGK, ‘bu adam komünist mi’ diye sordurdu

1971’deki olağanüstü dönemin Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Attila Karaosmanoğlu, anılarını ‘İzmir Karşıyaka’dan Dünyaya’ kitabında topladı. Kitaba göre; dönemin Milli Güvenlik Kurulu, bakan olup toplantıya katılacak Karaosmanoğlu’nun komünist olup olmadığını, doğrudan dönemin Dünya Bankası Başkanı McNamara’ya sordurmuş.

1971’de 12 Mart Muhtırası ile başlayan ve 26 Mart’ta kurulan Nihat Erim Hükümeti’yle devam eden ‘olağanüstü’ dönemin Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Attila Karaosmanoğlu, hayatını, ‘İzmir Karşıyaka’dan Dünyaya’ adıyla kitaplaştırdı. Kitabında, Adam Smith’in ‘Milletlerin Zenginliği’ adlı kitabını okuduktan sonra iktisatçı olmaya karar verdiğini belirten Attila Karaosmanoğlu, kendisine hem Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) hem de Dünya Bankası’ndan ‘iş teklifi’ geldiğini ancak Dünya Bankası’nı tercih ettiğini söylüyor.

ERİM ÇAĞIRMIŞ:

Karaosmanoğlu, Dünya Bankası’nın Operasyonlar Bölümü’nde kıdemli iktisatçı olarak çalışırken, Nihat Erim’den gelen telefon üzerine Ankara’ya döndüğünü ve hükümet programını hazırladığını belirttiği kitapta, Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı olarak ilk Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantısı’na girmeden önce yaşanan ilginç bir soruşturma geçirdiğini de anlatıyor.

BU ADAM KOMÜNİST Mİ:

Karaosmanoğlu’nun anlattığına göre soruşturma şöyle oldu: ‘Hükümetin çalışmaya başladığı günlerde Milli Güvenlik Kurulu’nun toplanacağı haberi geldi. Bana önce Sadi Koçaş sonra da Nihat Erim, ikinci başbakan yardımcısı olarak benim de MGK toplantılarına katılmamın, bu toplantıda konuşulacağını söylediler. Bu konuyla ilgili iki olayı çok sonraları öğrendim. İlk MGK toplantısında benim komünist olup olmadığımın Dünya Bankası Başkanı Robert S. McNamara’dan sorulmasına ve benim hakkımda referans istenmesine karar verilip, cevap alındığını örendim. Koçaş’ın söylediğine göre; McNamara benim vatansever bir kişi olduğumu, fakat aptallarla çalışmamın güç olacağını söylemiş.’

ERİM OLAMAZ İŞLETİYORLAR:

Karaosmanoğlu kitabında kendisinin direkt Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı olarak gelmediğini de anlatıyor ve süreci şöyle özetliyor: ‘Bir sabah saat 05.30’da telefon sesiyle uyandık. Londra’daki Türk Büyükelçiliği’nden arıyorlardı. Telefondaki ses, ‘Başbakanlıkla görevlendirilen Sayın Nihat Erim sizinle konuşmak istiyor, orada olup olmadığınızı öğrenmek için aradık, Sayın Erim sizi biraz sonra arayacak’ dedi. Söylenenleri Şükriye’ye (eşine) aktarınca ‘Nihat Erim seninle niye konuşmak istesin, seninle konuşmak istese bu saatte niye Londra Büyükelçiliği vasıtasıyla aratsın, herhalde biri sana takılmak için bu telefonu etti’ dedi. Tekrar uyumaya hazırlanırken telefon yine çaldı. Ankara’dan arayan ses ‘sayın Erim sizinle görüşecek’ dedi ve Nihat Erim’e bağladı.’ Karaosmanoğlu, Nihat Erim’in bu ilk konuşmada ‘Seni Milli Eğitim Bakanı olarak görmek istiyoruz’ dediniği söylüyor.

Özer Derbil’in formülüyle Başbakan Yardımcısı oldum

ANKARA’ya döndükten sonra hükümet programını hazırladığını Nihat Erim’in de programı beğendiğini anlatan Attila Karaosmanoğlu bir sabah Erim’in kendisini odasına çağırıp, hükümet listesini Cumhurbaşkanı’na götüreceğini, kendisini de Planlamadan Sorumlu Devlet Bakanı olarak listeye koymayı teklif ettiğini anlatıyor. Bu teklife de itiraz eden Karaosmanoğlu’na Erim, ‘Hükümet programını sen hazırladın. Artık görevi kabul etmen gerekir’ der. Karaosmanoğlu da bu teklife karşılık daha etkin olabileceğini düşündüğü Maliye Bakanlığı’nı ister. Ancak bu bakanlık başkasına teklif edildiği için Erim olur diyemez. Karaosmanoğlu başka görev kabul etmez ve Erim’in odasından çıkar. Kapıda Özer Derbil ile karşılaşır ve ona olanları anlatır. Derbil, ‘Sadi Koçaş siyasi işlerden sen de ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı olursun’ der ve Erim’in odasına girer. Uzun bir süre odada kaldıktan sonra Karaosmanoğlu’na gelir ve önerisinin, Erim ve Koçaş tarafından kabul edildiğini söyler.

Özal’ı Başbakanlık Danışmanı yaptım

ATTİLA Karaosmanoğlu, hükümetin kuruluşundan kısa bir süre sonra DPT Müsteşarı Turgut Özal’ın kendisini ziyarete geldiğini anlatıyor. ve şöyle devam ediyor: ‘Yatırım teşvikleri ile ilgili uygulama görevini de DPT üzerine almış ve oraya da kardeşi Yusuf Özal getirilmişti. Çalışanların yatırımcılara para karşılığı danışmanlık yaparak müracaatlarını hazırladıkları ve sonra kendi hazırladıkları müracaatlara teşvik kararı verdikleri gibi can sıkıcı dedikodular vardı. Başbakan Özal’ı en kısa zamanda Planlama’dan uzaklaştırmamı ve bir soruşturma yapılmasını isteyeceğini söyledi. Ben de Planlama’dan uzaklaştırılmasının Başbakanlık Danışmanı olarak atanması anlamına geleceğini kendisine hatırlattım. ‘Bu işi bir an önce yapsan iyi olur’ dedi. Özal’ın Başbakanlık danışmanlığına tayini yapıldı.’

Sancar, ‘Deniz Gezmiş asılacak’ dedi, eşimin canı çok sıkıldı

ATTİLA Karaosmanoğlu 12 Mart Dönemi’nde idam edilen Deniz Gezmiş ve arkadaşlarıyla ilgili bir anısını da kitabında şöyle anlatıyor: ‘Bir yemekte, yemeğe oturmadan önce Orgeneral Semih Sancar, Şükriye’ye (Karaosmanoğlu’nun eşine) pek memnun bir şekilde Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını yakaladıklarını ve hepsini asacaklarını söyledi. Şükriye’nin canı çok sıkılmıştı. Orgeneral Sancar’a ‘Ben bir anneyim, bir grup genci asacağınızı bu şekilde bana nasıl söyleyebilirsiniz’ diye cevap verdi. O gruptan ayrıldık, Deniz Gezmiş ve arkadaşları hakkında idam kararı biz hükümetten ayrıldıktan sonra verilmişti. Mustafa Ekmekçi beni arayarak bu konuda söyleyecek bir şeyim olup olmadını sordu. Kendisine idam cezasına prensip olarak karşı olduğumu söyleyip, sert bir beyanat verdim. Ertesi gün Cumhuriyet’te benim söylediklerim yoktu.’

Sadi ÖZDEMİR
Yayın Tarihi : 6 Temmuz 2005 Çarşamba 03:49:36
Güncelleme :6 Temmuz 2005 Çarşamba 12:19:58


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?