17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Milli Gazete'den 'Büyük Ortadoğu' yorumu: Bush, Firavunluğa soyundu

Ortadoğu’da bulunan 22 Müslüman ülkeyi “Büyük Ortadoğu Projesi” adıyla değiştirmeye hazırlanan Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin, projeyle birlikte yeni bir sömürü düzeni kurmayı hedeflediği belirtiliyor.

Proje; Türkiye, İsrail, Pakistan ve Afganistan’da da değişim öngörüyor. Büyük Ortadoğu Projesi’ni pazarlamak için bu hafta içinde Türkiye’ye gelecek olan ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Marc Grossman’ın, bölge ülkelerine de projeyi satmaya çalışacağı biliniyor.

Türkiye hamiliğini yapacak

ABD yönetimi, Ortadoğu ülkeleri için hazırladığı Büyük Ortadoğu Projesi’ni (BOP), Irak’ta Saddam rejiminin devrilmesinin ardından hayata geçirmeye hazırlanırken, hamiliği için de Türkiye’yi kullanacak. Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra, ABD’nin en büyük demokrasi girişimi(!) adıyla pazarlanan planla, diplomatik, kültürel ve ekonomik olarak müslüman ülkelerde yeni bir değişim düşünülüyor..

Plan ayrıca, aralarında ABD’nin de bulunduğu zenginler kulübü G-8 ülkelerinin, bölgede özgür seçimler(!), bağımsız medya, okur-yazar bir jenerasyon oluşturulması için hedef ülkelere baskı yapmasını da öngörüyor.

80 yıllık bir cumhuriyet olan Türkiye’nin de plana dahil edilmesi anlaşılamazken, ABD’nin BOP şablonuna tepkiler de giderek artıyor. Başta Mısır, Suudi Arabistan ve İran olmak üzere hedefteki İslam ülkeleri, bağımsız bir ülke olduklarını vurgulayarak, plana kesinlikle karşı çıkıyor. Bazı Avrupalı liderler de plana ilişkin çekincelerini dile getiriyorlar.

Ürdün Kralı Abdullah’tan sonra, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek de, geçtiğimiz günlerde, Ortadoğu’da değişimin dıştan değil, içten gelmesi gerektiğini söylemişti. Mübarek, “Kim herhangi bir topluma ya da bölgeye dışarıdan çözüm ya da reform empoze edilebileceğini düşünüyorsa yanılgı içindedir” demişti.

İran ise planın kendilerini köşeye sıkıştırmak için yapıldığına dikkat çekmişti.

Projede ne var?

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Marc Grossman’ın, Büyük Ortadoğu projesini başlatmak üzere

Haziran ayında ABD’de yapılacak zengin ülkelerden oluşan G-8 zirvesinde sunulması beklenen projede şunlar yer alıyor.

- Plana mali desteğin sağlanması için, Avrupa’da 2. Dünya Savaşı sonrasında yürürlüğe konulan “Marshall Planı” benzeri bir model olarak düşünülen Ortadoğu Kalkınma Bankası kurulacak.

- 2010’a kadar Ortadoğu’da okur-yazar oranı yüzde 50 artacak. Bu aynı zamanda, ülkelerin kendi alfabelerinin de değiştirilmesi anlamına geliyor.

- Batılı klasikler Arapça’ya çevrilecek. Batı kültürü bölgeye bu yolla sokulmuş olacak.

- Küçük girişimcilere özellikle de kadınlara toplam 500 milyon dolar yardım yapılacak.

- Okur-yazarlık ve kültürel yozlaşma artarken, ılımlı müslüman tipi oluşturulacak.

- Terörizm, uluslararası suç ve yasadışı göçün de azaltılması adı altında, müslüman cemaatler baskı altına alınacak.

- Proje, 22 Arap ülkesi dışında Türkiye, İsrail, Pakistan ve Afganistan’ı kapsayacak.

Grossman pazarlamaya çıktı

Bu bağlamda, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Richard Boucher, Marc Grossman’ın 29 Şubat-5 Mart tarihleri arasında Ürdün, Mısır, Fas, Bahreyn ve Avrupa’da da Türkiye ile Brüksel’i ziyaret edeceğini söylemişti.

Sözcü, Grossman’ın ziyaretlerinin Başkan Bush’un büyük Ortadoğu girişimine destek çerçevesinde, bölgede reformun desteklenmesi için ABD ve müttefiklerinin nasıl çalışabileceğine yönelik fikir arayışı kapsamında yapılacağını belirtmişti.

Grossman’ın Türkiye’yi ziyaretinin Kıbrıs’ta çözüm çabalarıyla ilgisi olup olmadığı sorusu üzerine Boucher, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı’nın ziyaretinde Kıbrıs konusunun gündeme gelmesinin kendisi için büyük bir sürpriz olmayacağını söylemişti.

Türkiye’ye figüran rolü

Projenin yeni bir sömürü düzeni getireceğini belirten uzmanlar, İsrail-Filistin sorunundaki İsrail yanlısı tutumunu değiştirmeyen ve değişeceğine dair herhangi bir işaret de vermeyen ABD’nin, samimi olmadığını belirtiyorlar.

Büyük Ortadoğu Projesinin, Arap ülkelerindeki algılanışının, Irak’ı savaşla işgal eden ABD’nin, bundan sonra işgallerine ve enerji kaynaklarının kontrolünü ele geçirmeye savaş yapmadan, bu tür projeleri hayata geçirerek devam edeceği şeklinde olduğunu vurgulayan stratejistler,

“Hele iç savaşa sürüklenmesi bile söz konusu olabilecek Irak’ta yapılanlar ortadayken, bölgeye ‘demokrasi ve özgürlük getireceğiz’ sloganlarının rağbet görmesini beklemek fazla iyimser bir tutum olur.” görüşünü benimsiyor.

Pekçok AB ülkesinin de, ABD’nin bu projesini, İsrail-Filistin çatışmasının çözümündeki başarısızlığını örtbas etmeye yönelik bir inisiyatif olarak gördüğü ifade edilirken, şu görüşlere yer veriliyor;

“Henüz çok muğlak bu projede, Türkiye’nin cephe ülke rolü mü yoksa model ülke rolü mü üstleneceği tartışılırken, Türkiye’yi dış siyasetinde tamamen Amerikan yörüngesine sokacağı ve hatta bölgedeki yeni işgaller söz konusu olduğunda, Türkiye’yi doğrudan taraf durumuna düşürme riski taşıdığından ‘cephe ülke’ konumuna itirazlar bulunmaktadır.

Bu olumsuz bakışta, ABD’ye duyulan güvensizlik ve Beyaz Saray’ın Türkiye’ye figüranlıktan daha etkin bir rol vermeyeceği beklentisinin payı büyüktür. ABD ile aynı projede yer almanın, ABD’nin politikalarına endekslenmek gibi bir tehlike içerdiği doğrudur. Fakat önemli olan Türkiye’ye biçilmiş rol ne olursa olsun, Büyük Ortadoğu Projesi bir gerçeklik olarak karşımıza çıktığında, Türkiye’nin bu rolü nasıl iyileştirebileceği ve daha etkin hale getirebileceğidir. “

MİLLİ GAZETE
Yayın Tarihi : 2 Mart 2004 Salı 03:50:49


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?