29
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Muhalefete verdi veriştirdi

AK Parti'nin TBMM grup toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

KILIÇDAROĞLU HARİTADA LİBYA'NIN YERİNİ GÖSTEREMEZ

"Mısır ve Tunus ile ilgili samimi çağrılarımızı çarpıttılar. Bu açıklamalarımızı ana muhalefet partisi lideri, aceleci buldu ve eleştirdi. Şimdi de Libya konusunda neden açıklama yapmıyorsunun diye eleştiriyor.

CHP Genel Başkanı kendinine sorulan bir soru üzerine ‘Ödülün hakkını veriyor’ diye sorumsuz bir açıklama yapıyor. Haritada yerini göster denildiğinde gösteremez. Oralarda ne kadar Tük çalışıyor, ne kadar Türk işadamı var diye sorsanız bilemez. Sırf hükemeti eleştirmek uğruna Libya’daki Türk vatandaşların güvenliğini tehlikeye sokacak kadar ileri gidebiliyor.

Türkiye hiçkimsenin keyfi içi aceleyle, duygusallıkla, özellikle ısmarlama beyanatlara göre dış politikasını elirleyen bir ülke değildir. Geçmişte olduğu gibi dış politikasında birilerinin peşine takılıp giden, gündemi belirlenen bir ülke de değildir. Ne zaman nerede ve nasıl açıklama yapacağımızı gayet iyi biliyoruz. Bunun zamanlaması için kimseden talimat almayız. Anı, vakti geldiğinde gerekli beyanatları yaparız. Biz her konuda ilkesel duruşumuzu ortaya koyar, tarihi mesuliyetimizin bilincinde olarak gereken mesajı tüm dünyaya veririz.

TÜRKİYE'NİN TAVRI, OLAYLARIN SEYRİNİ ETKİLİYOR

Batılı ülkelerin ne söyleyeceği değil de Türkiye'nin ne söyleyeceği merak ediliyorsa bugün, Türkiye'nin alacağı tavır olayların seyrini etkiliyorsa, bunun sorumluluğuyla haraket etmeliyiz. Bu konular fantazi yaparak değerlendirilemez. Büyük devletlere yakışan kenarda durup seyretmek değilse, kenarda laf üretmek de değildir. Biz gerekli incelemeleri yapıyor, gerekli adımları atıyoruz. Diplomasi, medya karşısına çıkıp söylem üretmekle yapılmaz.

LİBYA'DAN ALINAN ÖDÜL NE ÖDÜLÜDÜR?

Böyle hassas ve önemli bir konunun iç politika polemiği haline dönüştürülmesi son derece yanlıştır, ülkemizin milli çıkarlarına zarar verir. Libya'da bana tebliğ edilen ödül ne ödülüdür? Filistin meselesine duyarlılığımız, o konudaki çabalarımız için tebliğ edilmiştir. Bu ödül bir yönetimin değildir, Ortadoğu halklarının Türkiye sevdasını gösterir. Libya'da şahsımız nezdinde Türkiye'ye verilen ödül, Filistin davasına yaptığımız katkılar sebebiyle, halkların sevgisinin bir sonucu olarak verilmiştir.

Kasım ayında ödülü alırken bir konuşma yaptım. Bu ödülü alırken ne dedim? Bunun değerlendirmesini yapmayıp kalkıp da 'bu ödülü geri ver' diyenler, hangi maksada hizmet ettiklerini düşünüyor mu? Sözlerimin bi kısmını burada tekrar etmek istiyorum.

İNANÇLARIMIZA YÖNELİK AÇIK BİR HAKSIZLIK

Savaşlar, afetler, zulümler gizli kalmadığı gibi insan hakları evrensel değerler, demokratik haklar da artık gizli kalmıyor. Yerele sıkışmıyor. Bize düşen medeniyetimizden tarihimizden aldığımız ilhamlar evrensel insan haklarını bizim hayata geçirmemizdir. Bu noktada kendimizi öz eleştiriye tabi tutmayı önemli görüyorum. İslam coğrafyasının yoksullukla, terörle, ayrımcılıkla anılıyor olması, aynı şekilde inançlarımıza yönelik açık bir haksızlıktır. Bu sorunları gidermek, hepimize düşen ahlaki ve siyasi bir görevdir. Bu gerçekleri görüp üzerine cesaretle gitmek zorundayız. Yeryüzündeki her türlü haksızlığa karşı onurlu bir duruş sergilerken, gerektiğinde kendimizi ve çevremizi sorgulama olgunluğunu göstermek zorundayız. Bu sözlerimi Libya'da da ödül alırken samimiyetle dile getirdim.

Bir oradaki vatandaşlarımızı Türkiye'ye getirmek için canla başla çalışırken, Vatandaşlarımızın oradaki güvenliğini en üst seviyede gözetirken, birilerinin çıkıp hükümeti sıkıştrıma gayretine girmesi, sorumsuzca olduğu kadar tehlikelidir. Libya'da durum bu kadar hassasken, buradan siyasi rant elde etme çabasına girmek sorumsuzluktur, fırsatçılıktır, dikkat çekicidir. Bu küçük hesapları ben milletimin hakemliğine havale ediyorum.

LİBYA'DAKİ TÜRKİYE VATANDAŞLARININ TAHLİYESİ

Libya'da bizim 25 binin üzerine vatandaşımız bulunuyor. 1000'in üzerinde vatandaşımızı tahliye ettik. Bugün aynı zamanda TSK'nın İskenderun gemisi, İDO'nun iki deniz otobüsü bölgeye öğleden sonra ulaşacaklar. Orada bizim bir vatandaşımızın burnunun kanaması, beklenmeyen bir durumun olması, herhalde bu çığırtkanları çok daha farklı bir hale getirir. Biz bunları düşünerek hassasiyetle davranıyoruz. İlk andan itibaren Kaddafi'yle iki kez görüşmem oldu, oradaki vatandaşların tahliyesine yönelik. Şu anda önceliğimiz, Libya'daki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarımızın tahliyesidir.

Demokratik taleplerini dile getirenlere karşı, insaf dışı davranılması, şiddetin artarak Libya'nın geneline yayılması tehlikesi bizim en büyük endişemizdir. Libya yönetiminin böyle bir yanlışın içinde olmaması gerekir. Libya'da akan kanı, kendi vücudumuzdan akan kan olarak görürüz. İnsanların hayatını kaybetmesinden, yaralanmasından büyük üzüntü duyarız. Libya'da bulunan türklerin hayatları ve hakları kardeş Libya halkına emanettir.

YANGINDAN MAL DEĞİL CAN KAÇIRACAĞIZ

Biz Tunus'taki olaylar sırasında şov yapmak için değil, tamamen insani kaygılarla, ilkelerimizle hareket ettik. Bu ülkelerin hiçbirindeki olaylar birbirine benzemiyor. Biz insanla ilgiliyiz, canla, hayatla, haklarla ilgiliyiz. Bizim duyarlılığımız tamamen insani hassasiyetlerdendir. Ülkelere, haklara, halkların dinine, mezhebine bakmadan, evrensel değerleri savunuyoruz. Tüm coğrafyadaki halkları kendimize kardeş olarak görüyoruz. Halkının taleplerine, arzularına kulak tıkayan, kendi halkını düşman, tehdit gibi gören hiçbir yönetimin uzun süreli ayakta kalması mümkün değildir. Hele halkına bu noktada şiddet uygulayan hiçbir yönetim, istikametini koruyamaz, istikrarı sağlayamaz. Biz bölgede hem istikrar, güven, huzur istiyoruz, hem de dmeokratik taleplerin karşılanmasını arzuluyoruz. İstikrar bastırmakla değil, adaletle, refahla sağlanır.

Biz 8 yıldır bunu söylüyoruz. Önceliğimiz, bu coğrafyadaki halklarımızın güvenliğini tesis etmek için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Bu gelişmelerden siyasi rant elde etmek, yangından mal kaçırma gayretidir insanımızın güvenlğini tehlikeye atar. Biz yangından mal değil, can kaçıracağız.

Ülkemizin menfaatlerini tek ses olarak savunmalıyız. Biz burada bile tek ses olamıyoruz. Bu nasıl bir anlayıştır? Bütün muhalefetin mantığı budur. Nasıl çıkar sağlayalım diyorlar hemen. Yandaş ve candaş medyaya bakıyorsun o da aynı. Sorumlu davranmak yok. Büyük bir ülkenin medyası ve aydınları gibi davranmaya davet ediyorum medyayı ve aydınlarımızı.

MİLLET MHP'NİN ENSESİNE TOKADI VURMUŞTUR

10 yıl önce, 21 Şubat 2001'de bir milli güvenlik toplantısı sonrası yaşanan ekonomik krizi Türkiye'nin yaşadığı en derin kriz olarak tarih safalarımızda yer aldı. Bir cumhurbaşkanı, anayasa kitabını aldı, o günün iktidarının suratına fırlattı. Başbakan demiyorum, çünkü koalisyon hükümeti vardı. Şimdi MHP genel başkanı mersin'de halka hitap ediyor. "Alnımız açık, esemiz de açık, başarısızlığımızda tokat atılması için. Bir defa denenmek istiyoruz, iktidara talibiz" 2001 krizinden 1 gün önce de şunları söylüyordu: "Eğer biri bir iş başarmışsa, milletimizin onu takdir eder. Ama başarısızlığı olmuşsa onun da ensesine tokat atar." Öncelikle Sayın Bahçeli'yi aziz milletimizin bu engin ferasetini teslim ettikleri için tebrik ediyorum. Millet, seçim sandığında, MHP Lideri'nin deyimiyle 'ensesine tokadı vurmuştur'.

Ensesine yediği tokadı belli ki hatırlamıyor, hatırlamak istemiyor. Ben aziz milletimizin şu hususu iyi hatırlamalarını rica ediyorum: Türkiye'de demorkasiye ne zaman müdahale edilmişse, sivil siyaset üzerinde baskı kurulmuşsa, o zaman ekonomi ağır darbeler almıştır. Çetelerini karanlık güç odaklarının siyaseti dizayn çabalarını da ekonomiyi olumsuz etkilemiştir. 1960, 1980 müdahalesi ve sonrasındaki ekonomiye bakın, bu tabloyu görürsünüz. İşte 1997 yılında sivil siyasete yönelik müdahale tarihimizin en büyük krizi olarak başgöstermiş, 21 Şubat 2001'de de adeta patlayarak arkasında büyük bir enkaz bırakmıştır.

EKONOMİDEKİ GELİŞMELER

Biz, o bırakılan pisliği şuanda temizledik, temizliyoruz. Ama dönemin iktidar ortakları bundan rahatsız oluyor. Evet siz bu ülkeye böyle bir pislik bıraktınız, 21 banka fona devredildi. Bunun bedelini benim halkım ödedi. Gecelik faizlerdeki patlamalar akıl almaz seviyelere çıktı. Demokratikleşme diye bir şey kalmadı bu ülkede. İçeride, dışarıda istikrar, güven adına bir şey kalmadı. Demokrasiden taviz vererek, dış politikada pasif kalarak büyüyemezsiniz, güçlü bir ekonomi kuramazsınız. Nitekim bize o dönemde bunu yaşattılar. Biz özellikle 1999-2002 arasında bunu çok açık net yaşadık.

Biz güveni sağldık, istikrarı sağladık ve Türkiye'nin demokrasiyle büyüyeceğine karar verdik ve bunu gerçekleştirdik. Ekonominin bunlarla doğrudan ilgili olduğuna inandığımız için tüm bu olayları 8 yıl boyunca at başı götürdük. Bunu tesadüf olarak görenler çıktı, bu tutmaz dediler. Ardı ardına gelmeye başlayınca, başbakan haklıymış demeye başladılar. Sonunda ne oldu? Bütün dünyadaki kredi kuruluşları türkiye'nin başarısını konuşmaya başladı.

Bir anayasa kitapçığının fırlatılmasıyla, 675 lira olan dolar kuru, birkaç gün içinde 1 mliyon 470 bin liraya ulaştı.

KÜLHANBEYİ EDEBİYATI YAPIYORLAR

Bazen çıkıp külhanbeyi edebiyatıyla konuşuyorlar. Biz de o edebiyatın içinde büyüdük ama kullanmayız, terbiyemiz müsaade etmez.

Bir genel müdürlüğü idare edemeyen, nasıl olacak da bu ülkeyi idare edecek? Sonra çıkıp oraya onu dağıtıyor, şuraya şunu dağıtıyor. Dürüst ol! Ama biz hep söyledik, ne aldatan ne aldanan olacağız. Biz bu yolla gelen oyu kendimize yakıştırmayız.

...
Yayın Tarihi : 22 Şubat 2011 Salı 12:39:34
Güncelleme :22 Şubat 2011 Salı 13:15:58


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Türk IP: 78.169.226.xxx Tarih : 23.02.2011 00:15:24

boş konuşmuşsun be arkadaşım..zorunamı gitti dünyanın terörist ilan ettiği adamdan alınan madalya ve para?mısırı kim savunmuş araplardan Türklere dost ne zaman olmuş  ki bugün olsun ama arap ülkelerinde fink atan kim asalayı eğiten filistinliler için bugün ağlayanlar kim acaba aç biraz tarihi oku burada bana cevap yazacağına..devletin uçağıyla bilmem hangi arap şeyhinin düğününe gitmek kolay ama değil mi..bana Türkiye dünya devleti oldu yok öyle yok böyle büyüğüz demiyecek o zaman kimse o Türkler sana para getiriyorsa o insanların hakkınıda sen Türkiye devleti olarak savunacaksın orda


Karikatürist IP: 78.161.234.xxx Tarih : 22.02.2011 18:58:56

Sayın Müjdat Gezen'e bir kez daha hak veriyorum. (Kemikleri sızlayan merhum Aziz Nesin'in de ruhunun şad olmasını sonsuza kadar tekrarlarım)


Türk IP: 81.215.172.xxx Tarih : 22.02.2011 13:18:43

dünyanın terörist ilan ettiği diktatörden madalya ve 250 bin doları nasıl kabul ettiniz acaba üst demokrasi anlayışınız bu mu sizin mısırda mübarek e halkını dinle diyeceksin ama kaddafiye tek kelime edemeyeceksin bop tıkır tıkır işliyor değil mi ama en çok üzüldüğüm nokta Libya da kalan Türkler , özel gezilere düğüne gitmek için uçak kaldıran çiftliğe helikopterle giden zihniyet Libyada kalan senin vatandaşın senin halkın bir düğün kadar mı değersiz bu ne basiretsizlik bu ne acizlik yazıklar olsun diyebiliyorum sadece..sonrada orada burada diyorsun ki şöyle geliştik böyle geliştik dünya ülkesiyiz  biz hala üçüncü dünya ülkesiyiz önce israil şimdi bu dünya üzerinde Türklere verilen değer ortada sizinde yaptıklarınız ortada


Bülent ay IP: 78.187.177.xxx Tarih : 22.02.2011 15:14:03

Yorumu yazan arkadaş sen libyayı gfördünmüki de konuşuyosun.Bilmeden evham kesme.Git oraya da o canın kurtuluyormu bir gör.Orada 125 bin işçi Tükiyeye ekmek getiriyor.O kadar kolay değil oralardan buralara uçakla felan türk getirmek..Sen mısırın neyini savunuyosunki.Mısırı kökününe bakarsan aynada kendini görürsün.Boş boş siyaset yapma.