29
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Mustafa Balbay konuştu

Ergenekon” soruşturması gözaltında tutulan emekli Orgeneral Hurşit Tolon ve Şener Eruygur tutuklama istemiyle makemeye sevkedidi.

Bu arada, Ergenekon soruşturması kapsamında savcılık sorgularının ardından nezarette bekletildikleri sırada fenalaşarak hastaneye kaldırılan zanlılar Neriman Aydın ve Kemal Aydın, tedavileri tamamlanarak tekrar adliye binasına getirildi.

Adliye nezaretinde rahatsızlanan Neriman Aydın ile Kemal Aydın'a ilk müdahale ambulans doktoru tarafından yapılmıştı. İlk müdahalenin ardından ambulansla Şişli Etfal Hastanesi'ne kaldırılan zanlılar, tedavileri tamamlanarak tekrar Beşiktaş'taki adliye binasına getirildi. Zanlıların adliye binasına ambulansla getirilmesi dikkat çekti. 

Diğer taraftan, Ergenekon soruşturması kapsamında nobetçi mahkemeye sevk edilen ATO Başkanı Sinan Aygün, emekli Albay Atilla Uğur, Birol Başaran ve İbrahim Özcen tutuklanırken, Prof. Dr. Ercüment Ovalı serbest bırakıldı.

Bir hafta içinde 20 bin YTL kefalet ödemesi gereken Ovalı hakkında yurtdışı yasağı konularak serbest bırakıldı.

ATO Başkanı Sinan Aygün, emekli Albay Hasan Atilla Uğur, İbrahim Özcan ve Birol Başaran Metris cezaevine konuldu.

Saat 18.15 sularında ise, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay' ile, emekli Tümamiral İlker Güven'in serbest bırakıldığı haberi ulaştı.

 

Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa BAlbay serbest bırakıldı. Adliye çıkışı basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Balbay, "Uğur Mumcu'nun, Ahmet Taner Kışlalı'nın köşesinde yazan birisi olarak; 'terör örgütü üyesi' olmakla suçlanmaktan çok üzüldüm, bu yüzden çok yaralandım. Benimle ilgili sorulan soruların hepsi mesleğimle ilgiliydi. Zaten başka bir şey yoktu, olamazdı. Söyleyecek daha çok sözüm var. Bu ülkeden başka bir yerde yaşamayı asla düşünmeyen birisi olarak hepinize çok teşekkür ediyorum. Ankara'ya gideceğim. Bütün bunlar Türkiye'de meslek hastalığıdır. Sevenlerimi, okuyucularımı özledim" dedi.
Balbay'ı adliye çıkışında ailesi ve yakınları karşıladı.

Gelişmeler anında Kenthaber'de olacak.

Kenthaber
Yayın Tarihi : 5 Temmuz 2008 Cumartesi 16:41:44
Güncelleme :5 Temmuz 2008 Cumartesi 19:48:10


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
El Salud IP: 88.242.112.xxx Tarih : 6.07.2008 00:31:22

Hesap Sorarken, hesap vermede eşitlik ilkesini yabana atamayız. Kasasından nereden ve nasıl geldiği belli olmayan, üstüne üstelik millete ait para çıkandan milletin hesap sormasından daha doğal bir şey düşünülemez. Ama aynı millet, hazinesinin 1 trilyonunu götürüp yazlığında dinlenmeye çekilenin, dokunulmazlığı nedeniyle aynı davadan aklanmadan  seçilenin ya da dokunulmazlıkları nedeniyle haklarındaki yolsuzluk davaları rafa kalkanların hesaplarını ATO başkanından soramaz. Bunun için dokunulmazlıklar ivedilikle kalkmalıdır. Kim Ak, Kim Kara. Kim Melek, kim Şeytan millet tarafından anlaşılmalıdır. Millet ülkesini korumak için bütün olmalıdır. Bunun yolu Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından Bursa nutkunda anlatılmıştır. BURSA NUTKU Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek” Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.” İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği! Mustafa Kemal ATATÜRK


korkut IP: 85.179.217.xxx Tarih : 5.07.2008 23:16:48

Bunlar konusmali veya konusturulmali simdi kimlerle ve hangi merci veya makamlardan gecmis olsun dilekleri gelip, yine o dinlemeye takilip elektronik yolgüzelgahi belli olacak ve o yollarla tekrar gözaltilar geleceginden eminim.Hani bu adamlar o milyon dolarlari sicak parayi acaba nerden buldular neden bankada degilde kasada saklaniyor bu paralar ticaret adami zannedersem günlük yada haftalik faiz repo gibi islerle ugrasir parayla para kazanir,acaba bu paralar birileri tarafindan birileri icin mi organize yapma ya ayrilmisti .bunlar ulusalci Atatürkcü ve devletini seviyorsa bu paralarin vergi bildirimi yapilip vergisini veriyordularmi yoksa medya benden taraf ne söylersem o osekilde algilanir millet yutarmi zannediliyordu.bu kisilerin mal varliklari iyice incelenmeli kayitsiz vergiden kacirilan mallarina devlet el koymalidir,


oviraptor IP: 88.245.246.xxx Tarih : 5.07.2008 22:43:04

milleti topluyorsunuz sonra salıyorsunuz ama sizi topladılarmı kolay kolay salınmıycaksınız


El Salud IP: 88.242.113.xxx Tarih : 5.07.2008 21:05:53

Biran okyanusta avlanmakta olduğunuzu düşünün. Teknenizin kıç tarafında elinizdeki oltanın aniden sarsıldığını hissettiğinizde ona daha sıkı sarılıp hızla toplamayı aklınızdan geçirirsiniz. Sonunda beklediğiniz balık zokayı yutmuştur. Artık ipi bol bırakmaksızın onu hızla tekneye doğru çekip yakalamayı hedeflersiniz. Ancak mücadele umduğunuzdan zor gitmektedir. Bazen oltanızın ipini 10-15 metre toplamışken karşılaştığınız dirence dayanamayıp 30 metre bırakmak zorunda kalırsınız. Balıkla aranızdaki mücadele saatlerdir sürmektedir. Kolay bir av ile karşılaşmadığınız kesindir. Yapılacak tek bir şey vardır onurlu bir mücadele veren balıkla olan savaşınıza son vermek. Cebinizden bıçağını çıkartırsınız ve oltanın ipini kesersiniz. Ergenekon savcısıda zor bir balık peşindeydi. Ses getirecek bir av istiyordu. Ne varki oltanın ipini kesmek kaçınılmaz oldu.