18 Mart 1920de İngilizler İstanbuldaki Meclis-i Mebusanı basıp mebuslardan bazılarını tutukladı ve sürükleyerek götürdü.Mustafa Kemal, bu işgalin haksız olduğunu bütün dünyaya beyan etti. Ankarada olağanüstü yetkilere sahip bir meclisin açılması kararlaştırıldı. 22 Nisan 1920de yapılan çağrı ile Millet Meclisi, 23 Nisan 1920 günü toplandı ve saat 14.00de merasimle ve dualarla Meclis açıldı.
12 Ocak 1920de toplanan Meclis-i Mebusan, 28 Ocak 1920 tarihindeki gizli oturumunda Ahd-i Milli olarak Misak-ı Milli kararlarını aldı ve kararlar bütün mebuslar tarafından imzalandı.
18 Mart 1920de İngilizler, meclisin etrafını makineli tüfeklerle sararak mebuslardan bazılarını tutukladı ve sürükleyerek götürdü. Durumu fedakar telgraf memuru Manastırlı Hamdi Efendi vasıtasıyla öğrenen Mustafa Kemal, bu işgalin haksız olduğunu bütün dünyaya beyan etti. Ankarada olağanüstü yetkilere sahip bir meclisin açılması kararlaştırıldı. 22 Nisan 1920de yapılan çağrı ile Millet Meclisi, 23 Nisan 1920 günü toplandı ve saat 14.00de merasimle ve dualarla Meclis açıldı. Mustafa Kemal, 24 Nisan 1920de Meclis Başkanı seçildikten sonra ilk meclis konuşmasını yaptı.
Gerek askeri, gerekse siyasi hayatımın bütün dönem ve safhalarını işgal eden mücadelelerimde daima hareket kuralım, milli iradeye dayanarak milletin ve vatanın muhtaç olduğu gayelere yürümek olmuştur.
Bir imparatorluğun küllerinden yepyeni bir cumhuriyetin kurulmasına giden yolda önemli bir aşamayı daha gerçekleştiren Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, Meclisteki ilk konuşmasında mebuslara böyle seslendi. Bu atılan adımlar, Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasına giden yoldaki kilometre taşları oldu.
12 Ocak 1920de toplanan Meclis-i Mebusan, 28 Ocak 1920 tarihindeki gizli oturumunda Ahd-i Milli olarak Misak-ı Milli kararlarını aldı ve kararlar bütün mebuslar tarafından imzalandı. 17 Şubat 1920 tarihli oturumunda da basında yayınlanması ve bütün yabancı parlamentolara bildirilmesi kararlaştırıldı. 15 Martta, İstanbuldaki İtilaf kuvvetleri 150 Türk aydınını yakalatmış ve ertesi gün de şehir fiilen ve resmen askeri işgale maruz kalmıştı.
18 Mart 1920de İngilizler, meclisin etrafını makineli tüfeklerle sararak, toplantı halinde bulunan mebuslardan bazılarını tutuklayarak ve sürükleyerek götürdüler. Bunun üzerine mebuslar meclisin çalışma süresini ertelediler. Böylece, son Osmanlı Meclis-i Mebusanı düşman süngüsü altında zorla kapatıldı.
MANASTIRLI HAMDİ EFENDİ VASITASIYLA ÖĞRENDİ
Bu işgali fedakar telgraf memuru Manastırlı Hamdi Efendi vasıtasıyla öğrenen Mustafa Kemal Paşa, derhal bu hareketi protesto ederek, bu işgalin haksız ve hükümsüz olduğunu bütün dünyaya beyan etti.
Bu arada, Eskişehir ve Afyonkarahisardaki yabancı birlikler, silahları ellerinden alınarak, bulundukları yerlerden uzaklaştırıldı. Geyve-Ulukışla yakınlarındaki demiryolları işgal kuvvetlerinin ilerlemelerini zorlaştırmak için bozuldu. Anadoluda bulunan yabancı subaylar tutuklandı.
Ankarada olağanüstü yetkilere sahip bir meclisin açılması belirlendi. Kurucu Meclis olarak çalışması düşünülen bu meclisi, Mustafa Kemal, halkın yadırgamaması için olağanüstü yetkilere sahip bir meclis olarak takdim etti. Kurucu Meclis ve seçimlerle ilgili 19Mart 1920de bir bildiri yayınladı. Seçimlerin yapılması için yayınlanan bu bildiri uyarınca, yurdun her yerinde seçimler yapıldı. Bolu Düzce, Hendek bölgesinde başlayan ve Nallıhan, Beypazarı çevresine sıçrayan bazı ayaklanma olayları oldu. Bu olaylardan dolayı, seçilen mebusların tümünün gelmesi beklenilmeden, Millet Meclisinin açılma hazırlıkları yapıldı.
DUALARLA AÇILDI...
22 Nisan 1920de yapılan çağrı ile Millet Meclisi, 23 Nisan 1920 günü toplandı. O gün, Hacı Bayram Camiinde kılınan Cuma namazından sonra topluca meclis binasına gelindi. 23 Nisan 1920... Saat 14.00de merasimle ve dualarla Meclis açıldı. Başkanlığa ilk olarak en yaşlı üye olan Sinop Milletvekili Şerif Bey getirildi. Bu heyecanlı günü yaşayan bir tanık yaşadıklarınışöyle anlatıyor:
O gün, şimdiki Ulus Meydanında bir tabur piyade sıralanmıştı. Askerlerin arkasında da Ankaralılar toplanmıştı. Saat ikide birkaç yüzkişilik bir kafile, başlarında Mustafa Kemal olduğu halde Taşhana iniyordu. Bu bir avuç insan, yok edilmek istenen bir ulusu kurtarmak için birleşmişlerdi. Hepsinin ümidi de Mustafa Kemalde idi. Büyük Millet Meclisi olarak kullanılacak taş binanın pencerelerineufak bayraklar asılmıştı. Binada başka bir olağanüstü durum göze çarpmıyordu. Sağdaki küçük kapıdan, önce Mustafa Kemal, mebuslar içeriye girdiler. Bir koridoru geçtikten sonra sağdaki salona girdiler. Salonda tahta bir kürsü tam kapının karşısına konmuştu. Oturmak için de okul sıraları dizilmişti. Salonu ısıtmak için bir sobakurulmuştu. Sobada eğri büğrü birkaç boru yükseliyordu. Tavanda da birgaz lambası sallanıyordu. Herkes yerine oturunca, Sinop mebusu olan yaşlı bir zat başkanlık kürsüsüne geldi. Meclisi açtı. Onun bu sırada yaptığı konuşma heyecanla dinlendi. Meclisin ertesi günkü toplantısında, Mustafa Kemal, Mondros Mütarekesinden beri geçen olayları açıkladı. Bundan sonra Büyük Millet Meclisinin hak ve yetkilerini belirten bir teklifi Meclise sundu. Bunun kabul edilmesiyle Büyük Millet Meclisi yasama ve yürütme yetkilerini kazandı. O günkü toplantıda Mustafa Kemal Birinci Başkan seçildi. Böylece Büyük Millet Meclisi Başkanı oldu...
MECLİSE İLK TEŞEKKÜR...
İlk Meclis, İstanbuldan gelen 90ın üzerindeki mebusa ilave olarak, 125 devlet memuru, 53 asker, 53 din adamı ve çeşitli sayıda tüccar, çiftçi ve hukukçudan oluşan kadrosuyla çalışmalarına başladı. Mustafa Kemal, 24 Nisan 1920de Meclis Başkanı seçildikten sonra, meclise teşekkürlerini ifade ederek ilk meclis konuşmasını yaptı.
23 Nisan 1920de kurulan yeni Meclis, 1 numaralı kararı ile kendi kuruluşunu düzenledi. Erzurum Kongresi ve Sivas Kongresi kararlarına uygun olarak milli iradeye dayanan bir meclisin seçimi yapılmıştır. Kapatılan İstanbul Meclis-i Mebusanın bir kısım üyeleri, yeni kurulanMeclise katılma yetkisini bir numaralı kararla kazandı.
MECLİSİN ESASLARI
Meclisin açılışını izleyen gün, Mustafa Kemalin teklifi ile şu esaslar kabul edildi:
Mecliste beliren milli iradenin vatanın geleceğine doğrudan doğruya el koymasını kabul etmek temel ilkedir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin üstünde bir güç yoktur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, yasama ve yürütme yetkilerini kendinde toplamıştır.
Hükümet kurmak gereklidir. Meclisten seçilecek ve vekil olarak görevlendirilecek bir kurul hükümet işlerine bakar. Meclis başkanı bu kurulun da başkanıdır.
Geçici bir hükümet başkanı veya padişah vekili tayin edilmesi uygun değildir. Padişah ve halife, baskı ve zordan kurtulduğu zaman, Meclisin düzenleyeceği kanuni esaslara uygun olan durumunu alır.
23 Nisan 1920de kurulan Büyük Millet Meclisi yasama ve yürütme, zaman zaman da yargı yetkisini elinde topluyordu. Milletin tek temsilcisi sıfatıyla da kuvvetler birliği sistemini benimsedi. Dönemin şartları gereği bir meclis hükümeti sistemi kuruldu. Meclis başkanı aynı zamanda hükümet başkanı idi. Devlet başkanlığı diye bir makam yoktu, hükümeti teşkil eden üyeler vekil diye adlandırılıyordu. Meclis olağanüstü yetkilerle donatılmış olduğundan, kuvvet ve yetki birliğini de bu niteliği ile temsil ediyordu.
Türkiye Cumhuriyetinin meclisi tam 85 yıl önce böyle doğdu. Kazanılanlar, bu milletin kanıyla, canıyla, o günlerin şartlarında verilen büyük mücadeleyle elde edildi. Tıpkı Atatürkün şu sözlerindeki gibi:
Efendiler! Büyük Millet Meclisi Hükümeti, Türkiye ve Türkiye halkının beka ve istiklalini temine çalışıyor. Çünkü Türkiyenin asıl sahibi, meşru ve gerçek sahibi olan Türkiye halkının kati arzu ve iradesi bu yoldadır...