25
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

O Rum kadın neden fahişe?

Okan Bayülgen'in sunduğu NTV'deki 'Sade Vatandaş' programında 'Güz Sancısı' filminin oyuncuları Beren Saat, İlker Aksum ve Bilgi üniversitesi Öğretim Üyesi, Prof. Dr. Ayhan Aktar, filme konu olan 6-7 Eylül olaylarını konuştu.

Filmde Beren Saat'in oynadığı Rum kadının, fahişe olarak kurgulanmasına yapılan bir takım eleştiriler de programda gündeme getirilen konular arasındaydı. Prof. Dor. Ayhan Aktar, bu konuda şöyle konuştu:

"Romandan başlıyor bu. Ben olsam sıfırdan bir senaryo yazdırmayı tercih ederdim. Böylece bu klişeleri tekrarlamamış olurdu film. O bakımdan bence önemli bir şey.
Filmde bir Rum kadın fahişe rolünde ise siz o 400 kitapta tekrarlanmış olan klişeyi bir daha tekrarlıyorsunuz demektir. Ben bundan rahatsızım o kadar. Tabi ki ben herkes gibi filmi seyretmiyorum. Eğer dönem filmi yapıyorsanız hele de politik bir film yapıyorsanız çok dikkat etmek lazıma geliyor."

Okan Bayülgen ise filmin yönetmenliğini yapan ve uzun yıllardır proje üzerinde çalışan Tomris Giritlioğlu'nun filmi yaparken bir yere dayanmak isteme duygusunu ifade ederek şunları söyledi:

"Bu senaryo çok uzun süredir Tomris Hanım'ın elinde. Ben de kaç kez konuştum onunla. Bir yönetmen olarak sinema kaygıları güderek bir film yapıyorsanız sırtınızı bir yere dayamanız lazım. İyi bir senaryo yazarı. Senaryo yazarı da arkasını iyi bir yazara dayamak zorunda. Ben öyle kafadan giriyorum olmaz. Çok zor bir iş. Sinemacıların işi sinema yapmak olduğu için, sorumluluk alabilecekleri bir konuda mutlaka arkalarını bir kitaba, bir yere, kabul görmüş bir şeye dayanmak istiyorlar. Spielberg de aynı şeyi yapıyor."

FİLM TARTIŞMAMIZI SAĞLIYOR

Prof. Dr. Ayhan Aktar, filmin, hala bir çok açıdan gizemini koruyan 6-7 Eylül olaylarını gündeme getirmek açısından önemine değinirken konuyla ilgili yaptığı araştırmalar neticesinde ulaştığı sonuçları da şöyle aktardı:

"6-7 Eylül'ü tartışırken insanların aldığı eğitim, formasyon, bir resmi söylem var bir de bizim evde öğrendiklerimiz var. Allahtan evde öğrendiklerimiz var. Çünkü evde sağduyu var. Bunları artık tartışmamız lazım. Bu film bu tartışmayı açması anlamında önemli. Fakat unutulmaması gereken bir şey var, hükümetin istediği sınırlı bir şey. Bir iki cam, çerçeve insin. Fakat başkalarının istediği başka bir şey.

ERZİNCAN'DAN NASIL GELDİ BU ADAMLAR?

Selimiye'ye 979 kişiyi tıkıyorlar. Bunların içinde sadece 273 kişinin ikametgahı İstanbul. Sivas'tan 145 kişi, Trabzon'dan 117, Kastamonu'dan 116 kişi, Erzincan'dan 111 kişi! 1955 şartlarında Erzincan'dan İstanbul'a sadece trenle gelinebilir ve 2 gündür. Bu adamlar, mevcutlu olarak o trene konmuşlar, ilk defa geliyorlar belli, Haydarpaşa'dan alınmışlar ve kahvelerde, belli yerlerde akşama kadar beklemişler, her birine aynı tornadan çıkmış sopa verilmiş. Ceketlerinin altına koymuşlar ve sonra işe başlamışlar. Peki kim getirdi?"

 

Televizyon Gazetesi
Yayın Tarihi : 9 Şubat 2009 Pazartesi 13:53:51


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?