17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Öcalan: PKK da Sovyetler gibi dağılacak

PKK’dan ayrılarak Irak’ın Kuzeyinde ABD’nin de "onayıyla" partisini kurduğu ileri sürülen Osman Öcalan, Avrupa Birliği sürecinin AKP’ye cesaret verdiğini belirterek, "Süreç güçlendikçe PKK sıfırlanacaktır, kimse muhatap almayacaktır. PKK, Sovyetler gibi dağılacak" dedi. Öcalan bu açıklamayı, Yeni Şafak gazetesi yazarı Suriyeli gazeteci Hüsnü Mahalli’ye yaptı.

Alıntılayarak aktarıyoruz:


1991 sonrasında Amerikanın Kuzey Irak’ı kendi koruması altına almasından sonra bölge dünyadaki tüm Kürtlerin ilgisini çekmeye başladı. Nitekim, Kasım 1993’te Erbil’de yapılan KDP’nin kongresine dünyadaki tüm Kürtlerin temsilcileri katılmıştı. Ancak Kuzey Irak’taki bu durum daha çok bölge ülkeleri Suriye, İran ve Türkiye Kürtlerinin işine yaramıştı. İKDP ve KOMALA gibi İranlı Kürt partiler, kendilerine tanınan serbestlik ortamında siyasi faaliyetlerini sürdürüyorlardı.

Suriyeli Kürt parti ve gruplar ise Iraklı Kürtlerin Şam ile ilişkilerini etkilememek için göze batmamaya özen gösteriyorlardı. PKK ise giderek Kuzey Irak’ta güçleniyor ve neredeyse Iraklı Kürt partilere rakip olacak kadar siyasi ve askeri faaliyet gösteriyordu. Bu durum doğal olarak KDP ve lideri Mesut Barzani’yi rahatsız ediyordu.

Ankara işbirliğine yanaşan Barzani, PKK’ye karşı bir saldırı başlattı. Şubat 1999’da Abdullah Öcalan’ın yakalanması sonrasında PKK’nın durumu Kuzey Irak’ta farklılaştı. Örgüt adını değiştiriyor ve Türkiye’ye karşı silahlı eylemlerini donduruyordu. Bu durum PKK ya da öbür adı ile Kongre -Gel ile Iraklı Kürt gruplar arasındaki ilişkilerde yeni bir süreç başlatmıştı. Nasıl olsa Iraklı Kürtlerin hoşlanmadığı Abdullah Öcalan artık yoktu. PKK’nın geleceği ise pek parlak olmayacaktı.

Çok geçmeden de Iraklı Kürt lider Barzani ve Talabani’nin bu beklentisi gerçekleşti. ABD’nin dokunmamaya özen gösterdiği PKK militanları Kandil dağlarında işsiz-güçsüz oturuyordu. Silahlı mücadeleye alışık bu kadrolar 5 yıl atıl bir şekilde durmanın sıkıntısını yaşamaya başlamıştı. Bölgesel ve uluslararası koşulların hızla değişmesi de Kongre -Gel’in geleceğini etkiliyordu. Türkiye’nin gerçekleştirdiği reformlar da örgütün işini zorlaştırıyordu. Örgüt, Avrupa ve ABD’deki desteğini kaybediyordu.

Türkiye’deki Kürt çevreler, Leyla Zana ve arkadaşlarının serbest bırakılmasından sonra farklı söylemlerle sorunu tartışmaya başlamıştı. Bu durumu gören Osman Öcalan bir çekişme ve çatışma sürecinden sonra örgütten ayrılarak kendi partisi, Yurtsever Demokrat Parti (PWD)’yi kurdu. Osman Öcalan, ağabeyisi ve PKK yönetimi tarafından ihanetle suçlanıyor.

Osman Öcalan yalnız Türkiye’de değil, aynı zamandan Irak, İran ve Suriye Kürtleri arasından tartışılıyor, izleniyor. Nitekim, kardeş Öcalan’ın ayrılmasından sonra yaklaşık 300 kadar Suriye ve bir o kadar İranlı Kürt militan PKK’dan ayrılarak kendi örgütlerini kurma ya da var olan İran ve Suriye Kürt örgütleri ile temasa geçmiş durumdalar. Hepsinin yeni söylemi Kürt sorununun silahla değil, barışçıl yollarla çözülmesi gerektiğidir. Osman Öcalan, bu çerçevede kendisine yönelttiğimiz soruları cevaplandırdı:

Biraz gerilere dönmek istiyorum. Ağabeyiniz ve lideriniz Abdullah Öcalan’ın yakalandığı haberini duyup görüntülerini seyrettiğinizde neler hissettiniz?

Haberi radyodan duyduğumda tam anlamıyla şok olmuştum. Görüntüleri gördüğümde ise şok halim daha da ağırlaşmıştı. Önderimizi Türk bayrağının önünde o hali ile görmek beni Türkiye devletine karşı daha da tepkili kılmıştı. Sonuçta Abdullah Öcalan bir liderdi ve bu muameleyi haketmemişti.

Abdullah Öcalan’ın yakalanması PKK yönetiminde bir sorun yaratmadı mı?

Elbette tartışmalar oldu. Ancak öncelikli konu Abdullah Öcalan olduğu için sorunlar erteleniyordu. Ben kişisel olarak 1992 yılından itibaren silahlı mücadeleye karşı tavır koymuştum. Zaman zaman benim parti üyeliğim bile donduruluyordu ve görevlerim askıya alınıyordu. Savunduğum siyasal mücadele önceliğimiz 2000 yılında anlaşılmaya başlandı. 1993’teki ateşkes süreci devam etseydi belki yaşananların hiçbiri yaşanmayacaktı.

PKK kendisini sıfırladı

Bundan sonra ne yapacaksınız ve dağda kalan diğer grupla aranız nasıl?

PKK işlerliğini kaybetti. Dağdaki kadroların büyük bölümü bizim gibi düşünüyor. Ancak Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan gelen talimatları ile bazıları biraz daha bekleyelim diyor. Önümüzdeki bahar aylarına kadar örgütte ve genel olarak Kürt hareketinde önemli değişiklikler yaşanacaktır.

Sizin söylemleriniz ile hapisten çıkan Leyla Zana ve arkadaşlarının söylemleri arasında herhangi bir parallelik var mı?

Hatip Dicle hariç evet. Kürt hareketi içinde birçok aydın, örneğin Sırrı Sakık, Ahmet Türk, Murat Bozlak gibileri siyasal mücadelenin ön plana çıkartılmasını savunuyor. DEHAP içinde de bizim gibi düşünen geniş kesimler var. Ancak Kürt hareketi içindeki bunca olumlu sürece rağmen geleneksel bürokrasi kaynaklı oligarşik sistem, Kemalizm arkasına saklanarak hala direniyor. AKP merkezli demokratik güçler ise süreci ilerletmeye çalışıyor. İslam ve kemalizmi buluşturan AKP’nin Kürt boyutu hala eksik ve yetersiz. Esnek ve olumlu bir yaklaşımı var, ama yeterli değil. AB süreci AKP’yi cesaretlendirecektir. Bu süreç güçlendikçe PKK sıfırlanacaktır. PKK, Sovyetler Birliği gibi dağılacaktır. PKK’yi muhatap almayacaktır.

Bölgedeki diğer Kürt parti ve gruplarla ilişkileriniz nasıl?

Parti ve gruplar bizim hareketimizi yakından izliyor ve bize olumlu yaklaşıyor. Biz hiçbir parti ve grubu ne rakip ne de düşman olarak görmeyiz. KDP, KYB ve Suriye ile İran’daki Kürt partilerle iyi ilişkilerimiz var.

Amerikalılar neden sizinle konuşup öbür taraftan ağabeyinizi kaçırıp Türkiye’ye teslim etti?

Amerika kendi çıkarına bakar. Amerika’nın o sıralar İran ve Suriye ile ilişkileri kötüydü ve Türkiye’deki Kürt hareketini bitirmek istiyordu. Ulusal çıkarlarımız için herkesle daha mantıklı ve gerçekçi ilişkiler kurmak zorundayız. Amerika’nın düşmanı değiliz. Kürt halkının çıkarları Amerika ile dost olmayı zorunlu kılmaktadır. Amerikalılarla birlikte Kürt sorununa çözüm bulabilir, belki de Abdullah Öcalan meselesini de çözebiliriz. Amerika, Türkler ya da Kürtler diye bir tercih yapmak zorunda değildir. Amerikalıların şu andaki hedefi Suriye ve İran’dır. Ne Amerika ne Avrupa ülkeleri, Suriye ve İran yönetimlerinin Kürtlere yönelik herhangi bir eylemine izin vermez. Kaldı ki; Kürtler de artık savaşmayı öğrendiler. Örneğin, Türkiye’deki bazı güçler yeniden savaş rüzgarını estirirse PKK’lılar hemen savaşmaya hazırdırlar.

Ancak PKK’lılar etkin eylemler yapamadı...

Aslında biz engelledik. Bizim PKK’dan ayrılmamız kadrolarımızı ve silahlı militanlarımızı etkiledi ve savaş motivasyonlarını bozdu. Ayrıca halk artık savaş ve savaş söylemlerine destek vermiyor. Siyasi çözüme destek veriyor. Türkiye’deki tüm çevreler bu durumdan yararlanmalı. Unutulmamalıdır ki savaş yanlısı bazı çevreler pusuda bekliyor. Ben kişisel olarak hem AKP’den hem de CHP’deki bazı çevrelerden, örneğin Kemal Derviş-Celal Doğan ikilisinden çok şey bekliyorum. AKP daha fazla demokrasiyi özümseyerek Kürt sorununa çözüm bulabilir. Ordunun çıkış yapma şansı yok artık. Ben başından beri Abdullah Öcalan ile anlaşamıyordum. Abdullah Öcalan Saddam Hüseyin gibiydi. Abdullah Öcalan hep birinci adamdı, geri kalanların hepsi ise yüzüncü adamdı. Ben AKP’den ve lider kadrolarından, örneğin Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Gül’den, Adalet Bakanı Çiçek’ten ve Meclis başkanı Arınç’tan çok şey bekliyorum.


ABD’yi Irak’ta destekliyoruz

Ağabeyinizi Amerikalılar Kenya’dan kaçırıp Türkiye’ye teslim etti. Şimdi siz Amerikalılarla işbirliği içindesiniz?

1992’den itibaren Amerikalılarla diyaloğumuz vardı. Benzer diyaloğumuz Avrupa Birliği ülkeleri ile de vardı. Ancak o koşullarda ne ABD ne de birçok Avrupa ülkesi sol söylemlerimizden dolayı bize sıcak bakmıyordu. Biz de bölge ülkeleri ile yakınlaşmayı tercih ediyorduk. Bu ülkelerdeki milliyetçi kesimler hiçbir zaman Kürt sorununa olumlu yaklaşmadı. İslamcıların ise genelde daha liberal yaklaşımları vardı. Ancak islamcılar inançlarını pratikte uygulamaya cesaret edemiyorlardı. Son dönemlerde Amerikalılarla PKK, Kongre-Gel arasında birçok temas oldu. Hem sivil hem de askeri anlamda. Bizim, PWD olarak Amerikalılarla bir temasımız olmadı. Ancak bize engel çıkartmıyorlar. ABD’nin Irak müdahalesini, bölgede tarihi fırsatlar yaratacağına inandığımız için destek veriyoruz. Ama, Amerika’nın her davranışını ve söylemini onaylamıyoruz. Demokratik güçlerle işbirliği yapmalarını tavsiye ediyoruz.

Size göre, Amerikalılar bölgede ne yapmak istiyor?

Amerikalılar bildik globalleşme çabaları çerçevesinde kendi yarattıkları antidemokratik yapılardan kurtulmak istiyorlar. Çünkü kapitalizmin geleceği bu sürecin sonuçlarına bağlıdır. Amerikalıların bu tercihleri doğrudur. Yöntemleri yanlış olabilir. Örneğin işgaller ve işgal sonrasında ortaya çıkan terör Amerikanın yeni politikalarına hizmet etmez.

Genel af ilan edilmeli

PKK’dan farklı olarak sizler ne tür yeniliklerden söz ediyorsunuz?

Öncelikle savaşın cinayet olduğunu söylüyoruz. Biz, sorunların siyasal ve barışçıl yöntemlerle çözüleceğine inanıyoruz.

Somut olarak ne istiyorsunuz ?

Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, vali ve belediye başkanlarının yerel seçimle belirlenmesi, baraj sisteminin kaldırılması, Kürt kimliğinin ve kültürel haklarının tanınması ve Kürt siyasal partilerinin kurulmasına izin verilmesi, bölgeye yönelik özel kalkınma programlarının uygulanması ve genel af ilan edilmesi. Bunlar yapılırsa hiçbir sorun kalmaz . Kürtlerin Türkiye’den ayrılmasını isteyenlerin her zaman marjinal bir grup olarak kaldıklarını unutmamalıyız.
YENİ ŞAFAK
Yayın Tarihi : 6 Ekim 2004 Çarşamba 12:29:32
Güncelleme :6 Ekim 2004 Çarşamba 12:33:33


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?