Yazar Saygı Öztürk, Öcalan'ın kayınpederinin MİT mensubu olduğunu söyledi. Terörle mücadele uzmanı Nihat Ali Özcan da, Öcalan yakalandıktan sonra ne olacağını kimsenin konuşmadığına dikkat çekti.

Abdullah Öcalan MİT mensubu muydu? Bu soru bir rivayet şeklinde zaman zaman gündeme getirildi.

Öcalan'ın yakalanışının 10. yıldönümünde CNN TÜRK özel yayınına katılan gazeteci yazar Saygı Öztürk, "Apo değil ama kayınpederi MİT mensubuydu" dedi.

Öztürk, "Öcalan'ın kayınpederinin yani o dönemdeki eşi Kesire Öcalan'ın babasının MİT'te çalıştığı ortaya çıkıyor. Öcalan'ın doğrudan MİT'le bağlantısı yok ama, kayınpederinin MİT mensubu olduğu gerçeğine, bilgisine ulaştım" diye konuştu.

Saygı Öztürk, programda 1996 yılında MİT'in Öcalan'a yönelik başarısız suikast girişiminin ayrıntılarını da anlattı:

"İki minibüs olay yerine götürülüyor. Operasyonun adı 'Mercedes operasyonu'. Öcalan telefonda konuştuğu an operasyon yapılacaktı. Evinin yakınına bırakılan minibüs o anda patlatılıyor. Öcalan susuyor... Sessizlik.... Sevinçten birbirlerine sarılıyorlar. Telefonda konuşmaya devam ettiğinde büyük hayal kırıklığı yaşanıyor."

Nihat Ali Özcan: "Öcalan hem lider, hem çimento..."

Terörle mücadele uzmanı TEPAV Üyesi-TOBB Ü. Öğretim Üyesi Dr. Nihat Ali Özcan ise Abdullah Öcalan'ın yakalanmasından sonraki döneme dikkat çekti, kimsenin hazırlığı olmadığını vurguladı.

Özcan, "Öcalan yakalandıktan sonra ne olacak, kimse konuşmadı. Herkes rantı konuştu" diye konuştu.

Nihat Ali Özcan, PKK'nın lider merkezli bir örgütlenme içinde olduğunu söyledi, Öcalan'ın örgüt için öneminin altını çizdi:

"Öcalan örgüt için hem lider, hem çimento, hem sembol... Bu nedenden dolayı Öcalan hayatta olduğu müddetçe örgüt, onu öne çıkararak diğerlerine meşruiyet sağlamaya çalışıyor."