13
Haziran
2025
Cuma
ANASAYFA

Öcalan'ı ben teslim aldım!

Ergenekon'dan yargılanan Albay Atilla Uğur, 1999 yılından bu yana PKK tarafından kimliğinin araştırıldığını ancak Ergenekon operasyonu ile kimliğinin deşifre olduğunu açıkladı.

2. Ergenekon davasında tutuklu olarak yargılanan Öcalan'ı İmralı'da sorgulayan emekli Albay Atilla Uğur "Ben örgüt üyesiysem Jandarma Genel Komutanlığı da örgütün kendisidir" diyerek savunmasına başladı. Uğur, Öcalan'ı İmralı'da sorgulayan kişi olarak 1999 yılından bu yana PKK tarafından kimliğinin araştırıldığını ancak Ergenekon operasyonu ile kimliğinin deşifre olduğunu açıkladı

İkinci 'Ergenekon' davasının 14. duruşması başladı. Duruşmada sorgusuna başlanan emekli Albay Atilla Uğur "ben örgüt üyesiysem Jandarma Genel Komutanlağı da örgütün kendisidir" diyerek kendisini savunmaya başladı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salondaki duruşmaya, gazeteci Tuncay Özkan, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay ve eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin'in de aralarında bulunduğu tutuklu 49 sanık katıldı. Tutuklu yargılanan Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ve Durmuş Ali Özoğlu ise duruşmaya gelmedi.

Duruşmada, tutuksuz yargılanan emekli Orgeneral Hurşit Tolon ile Hüseyin Vural Vural, İlyas Çınar ve Emin Şirin de hazır bulundu.

Geçen duruşmada iddianamelerin okunması tamamlandığı için 20 Temmuzda yargılanmalarına başlanan tutuklu sanıkların sorgu ve savunmalarının alınması aşamasına gelindi.

Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, ikinci iddianamenin tutuklu sanıklarından emekli Albay Hasan Atilla Uğur'u, duruşma salonundaki kürsüye çağırdı.

BEN ÖRGÜT ÜYESİYSEM JANDARMA KOMUTANLIĞI ÖRGÜTÜN KENDİSİ

İkinci 'Ergenekon' davasının tutuklu sanıklarından emekli Albay Hasan Atilla Uğur, 'Eğer benim bir istihbarat görevlisi olmam, kamu hizmetinin gereği olarak hiyerarşik yapı içerisinde bulunmam, örgüt üyeliği veya örgüt yöneticiliğine gerekçe gösterilecekse, Jandarma Genel Komutanlığı, dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin, örgütü oluşturması ve mensuplarının da üye veya yöneticileri olması gerekir' dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen davanın bugünkü duruşmasında, emekli Albay Uğur, 51 sayfalık yazılı savunmasını zaman zaman Power Point sunumundan da destek alarak yapmaya başladı.

BU REZİLLİĞİN HESABINI BANA KİM VERECEK

Meslek hayatını, terör örgütleriyle mücadele ile geçirdiğini ve terör örgütlerinin hedefi olan bir insan olarak, terörist suçlaması ile Türk adaletinin önünde bulunmaktan üzüntü duyduğunu ifade eden Uğur, 'Bu trajikomik linç kampanyası elbette bağımsız Türk yargısı önünde hak ettiği cevabı alacaktır. Ancak, bu süreçte benim, ailemin ve çevremdeki birçok insanın çektikleri rezilliklerin ve mağduriyetlerin hesabını kim ya da kimler verecektir?' diye sordu.

Emekli Albay Uğur, 1979 yılında Kara Harp Okulundan mezun olduktan sonra, çeşitli kurs ve görevlerin ardından, Tunceli'nin Hozat ilçesinde komando bölük komutanı olarak görevlendirildiğini, o yıllarda bölgenin TİKKO ve DHKP-C terör örgütlerinin faaliyet alanlarında olduğunu ve kendisinin de bu örgütlerin ölüm listesinde yer aldığını söyledi.

"ÖCALAN BİZZAT ÖLDÜRÜLMEM TALİMATINI VERDİ"

Sanık Uğur, 1993 yılında Kızıltepe Jandarma Komutanlığına atandığını, silah arkadaşlarıyla birlikte, emniyet ve yargı mensupları ile omuz omuza mücadeleye başladığını ifade ederek, şöyle devam etti:

'Kızıltepe halkının desteği ile bölücü terör örgütüne kısa zamanda büyük darbeler vurdum. Geçtiğim yollara mayınlar döşediler, pusular kurdular, ama yılmadım. Oturduğum lojmanı basıp roketlediler, eşimi ve çocuğumu banyo koridoruna yatırarak kurtardım, yine de geri adım atmadım. Terör örgütü, sözde GAP eyaletini lav etmek zorunda kaldı. Defalarca tehdit edildim, o dönemde adı Med TV olan televizyonlarında ve adı Özgür Gündem olan gazetelerinde sürekli hedef gösterildim. Yıllar sonra terörist başını İmralı Adası'nda sorguladığım dönemde kendisine 'sözde GAP eyaletini neden lav ettiğini' sorduğumda, 'Kızıltepe, Ceylanpınar ve Viranşehir bölgesi bizim için çok önemli idi. Zengindi, ayrıca katılımın en yoğun olduğu yerdi. Ama çok kayıp verip halkın desteği azalınca hesap sordum. Eyalet komutanı Kızıltepe'deki yüzbaşının halkı aleyhimize döndürerek kendilerine büyük darbeler vurduğunu söyleyince, o yüzbaşıyı bir şekilde giderin yani öldürün talimatı verdim, defalarca denediler, ama başaramadılar, ben de GAP eyaletini lav edip daha küçük ölçekli Ruha eyaletine bağladım' dedi.

'ÖCALAN'IN SORGUSUNU YAPTIM'

1999 yılının Şubat ayında terörist başının sorgulanması görevini, devletim bana ve arkadaşlarıma verdi. Yıllardır ülkeme büyük zararlar veren, binlerce şehidin kanına giren, binlerce gazinin hayatını karartan, bölge halkına dünyayı zehir eden bölücü terör örgütünün elebaşı bana teslim edilmişti. Elbette bu büyük bir onurdu. İmralı'daki görevimi de başarı ile tamamladım. Daha sonra terörist başının, avukatlarına defalarca 'Beni sorgulayan kim, adını öğrenin' şeklinde talimatlar verdiği bilgisini aldım. Devletim ve şahsım, bu konuyu yaklaşık 10 yıl gizli tutmayı başardık. Ta ki bu dava ile gözaltına alınıncaya kadar bu konu gizli kalabildi. Ciddi devlet anlayışının da gereği zaten buydu. Ancak bu gözaltından sonra tamamen deşifre oldum.'

Emekli Albay Hasan Atilla Uğur, yargılanmasının sebebinin DHKP-C, PKK ve Hizbullah terör örgütlerine vurduğu darbeler olduğunu öne sürerek, emekli olduktan sonra savunma sanayi alanında eşinin adına şirket kurduğunu ve tanıdığı emekli astsubay ve emekli bankacı arkadaşlarıyla birlikte çalışmaya başladıklarını, arkadaşlarına maaş bile veremediğini, bu nedenle 6 ay sonra şirketi kapattıklarını söyledi.

'VERİLEN EMİR SUÇ TEŞKİL ETMEDİĞİ SÜRECE YAPILIR'

13 yıldır özel koruma statüsünde olduğunu ve 2002 yılında Jandarma Genel Komutanlığı Teknik İstihbarat Daire Başkanlığı görevine atandığını belirten Uğur, savunmasına şöyle devam etti:

'2002 yılında mülkiye müfettişi Refik Ali Uçarcı, İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Halil Helvacıoğlu tarafından, birtakım yolsuzluklarla ilgili bilgi vermek amacı ile bana gönderilmiş bir kişidir, kendisinin uzunca anlatımları emirle kayda alınmış ve resmi üst yazı ile istihbarat başkanlığına sunulmuştur. Ayrıca dönemin Keçiören Belediye Başkanı ile yaptığım görüşme, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur'un emirleri ile aslında İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Levent Ersöz tarafından yapılması gereken fakat kendisi o gün karargahta bulunmadığı için benim tarafımdan yapılan görüşmedir. Ancak bu görüşmeyi iddianameden okuduğumda, araya abuk sabuk cümle ve kelimeler sıkıştırıldığını gördüm. Verilen emir, suç teşkil etmediği sürece yapılır. Verilen emirlerin amacı ve niyeti ast tarafından komutana sorulamaz. Askerliğini yapan herkes bunu bilir.'

Kendisine isnat edilen suçun, 'Silahlı terör örgütü yönetmek' olduğunu hatırlatan Uğur, şunları söyledi:

'Örgüt, soyut bir birleşme değildir, bünyesinde hiyerarşik bir ilişki olmalıdır. Bu hiyerarşik ilişki dolayısı ile örgütün, mensupları üzerinde hakimiyet tesis eden bir güç kaynağı niteliğini taşıması gerekmektedir. Örgütün varlığı için, suç işlemek amacı etrafındaki fiili birleşme olması gereklidir. Örgütün niteliği itibarı ile devamlılık arz etmesi gerekmektir. Kurulduğu iddia edilen örgütün, bana isnat edilen 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme' eylemlerini gerçekleştirebilecek üye sayısına, araç ve gerece sahip olması ve kurulduğu iddia edilen örgütün amacının bu suçları işlemek olması ve benim de bu örgütün üyesi veya yöneticisi olmam gerekmektedir. Ben 2003-2004 yıllarında iki ayrı istihbarat başkanının ve iki ayrı Jandarma Genel Komutanının emrinde, kanun, yönetmelik ve yönergelerde açıkça belirtilen görevleri yapmakla yükümlüydüm ve yaptığım kutsal yemine bağlı kalarak, bana verilen görevleri yapmaya gayret ettim.

MENSUBU OLDUĞUM KUTSAL OCAKTAN BAŞKA ÖRGÜTÜM YOKTUR

Eğer benim bir istihbarat görevlisi olmam, kamu hizmetinin gereği olarak hiyerarşik yapı içerisinde bulunmam, örgüt üyeliği veya örgüt yöneticiliğine gerekçe gösterilecekse, Jandarma Genel Komutanlığı, dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin, örgütü oluşturması ve mensuplarının da üye veya yöneticileri olması gerekir. Yani örgüt varsa, bütün Jandarma Genel Komutanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının tamamı üyelik ve yöneticilikten yargılanmalıdır. Mensubu olmaktan onur duyduğum Jandarma Genel Komutanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerini suça konu örgüt olarak nitelemek zaten başlı başına suç oluşturacaktır. Benim mensubu olduğum kutsal ocaktan başka, içerisinde bulunduğum bir örgüt yoktur.'

AA
Yayın Tarihi : 5 Kasım 2009 Perşembe 15:48:56


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Malkocoglu IP: 78.43.121.xxx Tarih : 6.11.2009 08:18:16

Ali Yilmaz  hocam  size fazlasiyla katilmamak mümkünmü bunu zekariya öz unutmasin zaten bu olaya  Ergenekon ismi  gerekce  olarak  Yüce Türk Milletine  yeter bir "DÜSMANLIK" tir. Keser döner sap döner bir gün hesap döner........


janroni IP: 78.161.156.xxx Tarih : 6.11.2009 12:55:12

benim dedemde ölmeseydi böyle olmazdı bırakın bu ayakları yakalanan sıkışan ben bunu yaptım ben şunu yaptım der hepinizin nato ya hizmet eden ajanlarsınız vatan sevgisi sizde ne gezerki jandarma genel kom.lığını bilmem ne ilan ediyorsunuz...


Remzi ZANDO IP: 78.168.58.xxx Tarih : 5.11.2009 16:13:31

Bakalım bundan sonra devleti için kim elini taşın altına koyacak.Çok ama çok vahim bir durum.Kutunun arasında yaşta yanıyor


Ali Yılmaz IP: 78.163.69.xxx Tarih : 5.11.2009 20:34:22

Sayın Yurtsever Komutan ;Biz Türk oğlu Türkler senin hizmetlerini kahramanlık hikayeleri olarak evlatlarımıza onurla anlatacağız.Sizler Türk vatanı,bağımsızlığı için sevdiklerinizden geçtiniz genclik yıllarınızı yalılarda kösklerde değil dağ başlarında serhat boylarında Ali vatanın selameti için harcadınız, evlatlarınızın doğduğunu ,ananızın babanızın öldüğünde cenazesine bile yetisemediniz,Ey Kahraman Komutan seni selamlıyor bir Türk olarak hürmetlerimi sunuyorum kim unutursa unutsun kim unutturmaya calısırsa çalıssın bizler Türk evlatları senin ve senin gibilerin emeklerini unutmayacağız bak rahatca evlerimizde sıcacık oturuyoruz kimin sayesinde dağbaşlarında şanlı bayrağımı dalgalandıran cefakar vefakar Türk Ordu mensuplarının sayesinde.Şanlı Bayrağı mı ülkemin dört biryanında dalgalandıran bölücü haine yobaz şeriatcıya aman vermeyen Kahraman Ordumu seviyorum.Kanından şüphe etmeyenler hep vatanlarını ve ordularını severler.


mehmethayri IP: 88.240.116.xxx Tarih : 6.11.2009 14:38:50

Ali Yılmaz bey yorumunun altına imzamı atıyorum''.janroni'' gerzeği ne yazdığını ,ne dediğini sende bilmiyorsun ya ,hangi kafa yapısına sahip olduğun belli ama .


j. atğm. m. t. IP: 95.10.203.xxx Tarih : 13.07.2010 10:17:48

bu çirkin oyunu kuranların , kurdukları oyundan çıkamayacaklarını biliyorum.. gönlünü ferah tut komutanım, herkes neyin ne olduğunu biliyor..