Hırant Dink Dava İzleme Komisyonu'ndan hayret ettiren ifadeler. "İlgililer, önce sakladı, sonra suçladı".
Hrant Dink Dava İzleme Komisyonu tarafından, Hrant Dink’in yaşamının tehlike altında olduğunun tespit edilmesine rağmen, Jandarma, Emniyet ve MİT arasında herhangi bir bilgi paylaşımı olmadığı kaydedilerek, “Bilgi ve duyumların ve gerekli tedbirlerin tartışılması yönünde aralarında bir koordinasyon bulunmadığı, tam tersine bu kurumların birbirlerinden bilgi sakladığı, cinayet sonrasında da birbirlerini suçladıkları görülmüştür” denildi.
Hrant Dink Dava İzleme Komisyonu tarafından, ölümünün üzerinden bir yıl geçen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in yaşamının tehlike altında olduğunun, güvenlik güçleri ve istihbarat birimleri tarafından tespit edilmesine rağmen hiçbir önlem alınmadığı kaydedilerek, “Kimi kamu görevlilerinin bulguların, delillerin üstünü kapatma eylemlerine giriştikleri, birbirlerinden bilgi gizledikleri, birbirleri ile görevlerini unutacak denli çatışma içinde oldukları ortaya çıkmıştır” denildi.
Hrant Dink Dava İzleme Komisyonu tarafından yapılan açıklamada, 19 Ocak 2007’de Agos Gazetesi önünde uğradığı suikast sonucu yaşamını yitiren Hrant Dink’in cinayeti konusunda Jandarma, Emniyet ve MİT arasında herhangi bir bilgi paylaşımı olmadığı kaydedilerek, “Bilgi ve duyumların ve gerekli tedbirlerin tartışılması yönünde aralarında bir koordinasyon bulunmadığı, tam tersine bu kurumların birbirlerinden bilgi sakladığı, cinayet sonrasında da birbirlerini suçladıkları görülmüştür” denildi.
Kurumlar arası çekişmenin, soruşturmalara da yansıdığı ve her kurumun kendi elemanlarını koruma yoluna gittiği savunularak, “Trabzon Jandarma soruşturması sırasında, jandarma müfettişlerinin jandarma görevlilerine hiçbir kusur atfetmemeleri, emniyet soruşturması sırasında ise mülkiye müfettişlerinin emniyet görevlilerine hiçbir kusur yüklememesi bu kanımızı güçlendirmiştir” denildi.
CİNAYETİN ÖNCESİ VE SONRASI BİR BÜTÜN OLARAK DEĞERLENDİRİLİP, SORUŞTURULMALI
Hrant Dink cinayetinin, cinayete hazırlık süreci, Hrant Dink’in hedef haline getirilmesi, cinayetin teşvik edilmesi, güvenlik güçlerinin sürece dahli, tetikçinin hazırlanması ve cinayetin işlenmesi ile bütünlük arzeden bir süreç olduğunun vurgulandığı açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Bir bütün olarak yürütülmesi gereken bu süreç, parçalara ayrılarak, bütünle ilişkisi koparılmış ve soruşturma yürüten makamların süreci bütünüyle görmesi engellenmiştir. Cinayet, öncesi ve sonrası ile bir bütün olarak değerlendirilip soruşturulmadıkça Hrant Dink cinayeti soruşturmasında sonuca ulaşmak mümkün değildir. Bu nedenle, soruşturmanın tüm bu süreçlere katılan
kişi ve kurumları içerecek şekilde yürütülmesi gerektiği gibi, suç tarihinin de Hrant Dink’in birtakım kurum ve kişilerce ‘uyarıldığı’ 2004 Şubat ayından cinayetin işlendiği 19.01.2007 tarihine kadar olan dönemi kapsayacak şekilde genişletilmesi zorunludur.”
OLAYA KARIŞAN GÖREVLİLER DELİL SUNMA KONUMUNDA OLDUKÇA, DİNK CİNAYETİ AYDINLATILAMAZ
Soruşturmaların, olaya karıştığı iddia edilen görevlilerin, amirlerin, müdürlerin ve komutanların sunduğu bilgi ve belgelerin esas alınarak yapılmasının etkili ve sağlıklı sonuçlara varılamayacağının kanıtlarından biri olduğu ifade edilerek, “Haklarında soruşturma yapılan bu görevliler, sadece idari soruşturma dosyalarına değil İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca Hrant Dink cinayeti ile ilgili yürütülen soruşturmaya da delil ve belge sunmuşlardır. Hatta bu görevlilerin bir kısmı bugün dahi İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesi’nde yürümekte olan davaya delil ve belge sunan kişi durumundadırlar. Hrant Dink cinayetinin, bu görevliler vazifelerine devam ettiği, soruşturma
süreçlerine bilgi, belge ve delil sunma konumunda bulundukları sürece aydınlatılamayacağı çok açıktır” denildi.
burda kimsenin sucu yok yaaa gelmiş biri çekmiş silahı vurmus bunu abartmaının anlamı yok kii