19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Osteoporoz'a en fazla sarışınlar yakalanıyor

Halk arasında “kemik erimesi” olarak bilinen osteoporoz, kişilerin yaşam kalitesini bozan hastalıkların başında geliyor. Osteoporoz sadece kadınları değil erkekleri de tehdit ediyor. 65 yaş üzeri erkeklerin 3’te biri kemik erimesi riski ile karşı karşıya

Halk arasında “kemik erimesi” olarak bilinen osteoporoz, kişilerin yaşam kalitesini bozan hastalıkların başında geliyor.Kadınlarda menopozdan sonra kadınlık hormonunun azalması nedeniyle görülen osteoporoz erkekleri de etkiliyor. 45 yaş üzeri kadınların yarısı, 65 yaş üstü erkeklerin de üçte biri osteoporoz sorununu yaşıyor. Acıbadem Poliklinik Bağdat Caddesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Nazan Öner , Osteoproz'u, ileri yaşlarda boy kısalması, kamburluk, ağrı şikayetleri ile ortaya çıkarken belirtileri ve kemik hasarı yıllar sonra ortaya çıktığı için sessiz bir hastalık olarak tanımadı.

Kimlerde görülür?

Öner, Kemik kütlesinin büyüme ve olgunlaşma ile yükseldiğini, büyümenin durmasından sonra ilk 10 yılda maksimum seviyeye ulaşırken 40 yaş üzerinde kemik kütlesi azalmaya başladığını söyledi. "Bu sebeple osteoporoz 50-59 yaş arası kadınların yüzde 15 inde varken, 80 yaş üzeri kadınların yüzde 70 inde görülüyor." diyen Öner, şöyle devam etti:

"Osteoporoz 45 yaş ve üstü bayanlarda, ince yapılı sarışın veya kumral kişilerde ve uzun süreli kortizon tedavisi görenleri daha çok tehdit ediyor. Osteoporoz riskini sadece kadınlar değil erkekler de taşıyor. Dr. Öner nedenlerini şöyle anlatıyor: “Hastalığın erkeklerde gözükmesinin başlıca sebepleri arasında aşırı kortizon kullanımı, cinsiyet hormonu azlığı, ilaçlar, alkol ve sigara ile yaşam tarzı geliyor.”

Risk faktörleri

Dr. Öner, Osteoporoza yol açan genel faktörleri şöyle sıraladı:

• Genetik faktörler
• Kalsiyum eksikliği
• Hareketsizlik
• Beyaz ve sarı ırk mensubu, ince ve kısa boylu olmak
• Hiç gebe kalmamış olmak
• Erken menopoz
• Sigara ve alkol kullanımı
• İleri yaş
• Gün ışığından yeterince yararlanamama

Hastalığın, kemik yoğunluğu yavaş yavaş azaldığı için uzun süre belirti vermediğini belirten Öner, Kemik yoğunluğu azaldıkça omurgada oluşan çökme kırıklarının sırt ağrılarına yol açtığını söyledi.

Bu sebeple risk faktörlerini taşıyanların belirli aralıklarla kemik yoğunluğunu ölçtürmeleri gerektiğinin altını çizen Dr. Öner, kemik yoğunluğunu ölçen metotlar hakkında şunları söyledi:

“Bu yöntemlerden en yaygın olanı DEXA adı verilen dual enerjili x- ışınlı ve 10-15 dakika kadar süren yöntemdir. Ayrıca ultrasonografi, manyetik rezonans, benzeri yöntemlerde ve kemik yapım ve yıkım hızı göstergeleri olan laboratuar yöntemleri kullanılır.”

Tedavi

Osteoporozu olan hastayı hekimlerin risk faktörleri ile değerlendirdiğini vurgulayan Öner, "Nedenleri ve niteliği belirlendikten sonra tedaviye geçiliyor. Dr. Öner, “Tedavide kemik yoğunluğunu korumaya ya da artırmaya yönelik çeşitli tedaviler kullanılır, bu ilaç tedavileri hekime danışmadan alınmamalıdır.” diyerek bir uyarıda bulunuyor: “Osteoporozu öncelikle oluşmadan engellemek gerekiyor. Bu açıdan osteoporozun önlenmesi için uygun diyet yapılmalı, kalsiyum desteği alınmalı, egzersiz ihmal edilmemeli, alkol ve sigara bırakılmalıdır.” diye konuştu.

KENTHABER-İSTANBUL
Yayın Tarihi : 30 Nisan 2004 Cuma 14:48:33
Güncelleme :30 Nisan 2004 Cuma 15:36:36


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?