25
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Polislerden '700 bin dolar' itirafı!

Münevver cinayeti bu kez ‘delillerin evde para bulan polislerce karartıldığı’ iddiasıyla gündemde.

'Polisler Cem'in evinde 700 bin dolar bulup tutanağa geçirmedi ve delilleri kararttı' iddiasıyla ilgili altı polise dava açıldı. Polisler daha önce 'yalanlanan' çantadaki parayı gördüklerini kabul etti. İddianamede paranın akıbeti konusunda bilgi bulunmuyor

Münevver Karabulut cinayeti bu kez ‘delillerin evde para bulan polislerce karartıldığı’ iddiasıyla gündemde. Cinayetin ardından baba Süreyya Karabulut tarafından gündeme getirilen ve Emniyet’e rüşvet olarak verildiği iddia edilen 700 bin dolarla ilgili hazırlanan iddianamede, altı sanık polis ‘bulunan parayı tutanağa geçirmemekle’ suçlandı. Haklarında dava açılan polisler ‘seyahat çantası’ içinde para gördüklerini ancak tutanak altına almadıklarını söylemişti. Ancak katil zanlısı Cem Garipoğlu’nun babası Mehmet Nida Garipoğlu’ysa ifadelerinde ısrarla evde para bulunmadığını belirtmişti.

Cerrah’la para polemiği

Sevgilisi Cem Garipoğlu tarafından 3 Mart 2009’da, başı kesilerek öldürülen Münevver Karabulut’un cesedi Etiler’de bir çöp konteynırında bulunmuştu. Polisler katil zanlısı olarak ‘Cem Garipoğlu’ ismine ulaşmıştı. Ancak bunu öğrenip, Garipoğlu’nun evine gitmeleri neredeyse dört saati bulmuştu. Polisler eve gittiğindeyse Garipoğlu’nun ‘dört dakika önce’ evden çıktığı belirlenmişti. Garipoğlu, 197 gün kaçmayı başarmıştı. Münevver’in babası Süreyya Karabulut, “O gece kirli ilişkiler döndü. Cem’in evinde 700 bin dolar bulundu. Bu para polisin raporlarına geçmedi” iddiasında bulunmuştu. Baba Karabulut, bu parayı polislerin aldığını ve delilleri karattığını öne sürmüştü. Dönemin Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah bu iddiayı ‘iftira’ olarak nitelendirirken, Karabulut ailesi avukatları Rezan Epözdemir aracılığıyla ‘700 bin doların sırrı çözülsün’ diye savcılığa başvurmuştu.

Bu başvuru üzerine Küçükçekmece Savcılığı’nca soruşturma başlatıldı. Cinayet günü evde görevli olan polislerden ikisi ifadelerinde paradan haberdar olduklarını belirttiler. Polis memuru Sami Avcı, “Evde ikinci yapılan aramada para bulunduğunu öğrendim” derken, Gökmen Karadağ ise şunları söyledi:

“Mehmet Nida Garipoğlu’nun seyahat çantasında para vardı ve gördüğüm kadarıyla 500 avroluk banknotlardan oluşuyordu. Soruşturmayla bir ilgisinin bulunmadığı için tutanağa geçirmedik.”

İddianamade miktarı tam olarak bilinmediği belirtilen parayla ilgili olarak, “Arama sırasında miktarı net olarak tespit olunamayan ancak makul bir rakamın üzerinde olduğu şüphelilerce de kabul edilen yabancı ülke parası bulundu. Ancak polisler bunu tutanağa geçirmedi” denildi. İddianamede paranın akibetinden ise söz edilmedi.

İddianamede ele alınan konulardan biri de Garipoğlu’nun yaşadığı sitedeki bozuk güvenlik kameralarıydı. Bilirkişi raporunda Villa 73’e ait güvenlik kameralarının olay tarihi olan 3 Mart’ta kayıt yaptığı ancak kayıtların 7 Mart’ta silindiği ve görüntülerin CD ya da DVD’ye aktarılmaya çalışıldığı, bir kısmının geri dönüşüm kutusuna atıldığı belirtildi.

Polislerin kameraları yeterli şekilde incelemediği vurgulanan iddianamede şu görüşlere yer verildi: “Şüpheli polis memurlarının villaya ait güvenlik kamera kayıtlarını yeterli düzeyde incelemediği; polisler Sami Avcı ve Gökmen Karadağ’ın 4 Mart’ta kameraların bozuk olduğu; 5 Mart’ta da güzergâh üzerindeki kameralarda görüntü bulunmadığı yönünde tutanak düzenlediği anlaşılmıştır. Villaların yöneticisi Ufuk Yemişçi ile site görevlileri Yusuf Pala ve Refik İmamoğlu’nun kameradaki kayıtları silerek delilleri yok ettiği belirlenmiştir.”

İddianamede hem kayıp para hem de güvenlik kameralarıyla ilgili olarak polis memurları Gökmen Karadağ, Sami Avcı, Tayfun Kayın, Murat Dönmez, Hasan Körpınar ve Ahmet Burak Demirbaş hakkında ‘görevi kötüye kullanmak’tan bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası istenirken, sitenin üç görevlisi hakkında ise ‘suç delillerini yok etme, gizleme ve değiştirme’ suçundan beş yıla kadar hapis istendi.

Epözdemir: Kaçış parası

Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, iddianameye göre ‘evde bulunan paranın’ babanın ya da Cem Garipoğlu’nun kaçma hazırlığında olduğunu gösterdiğini belirtti: “Türk hukuk tarihinin en ihmallerle dolu dosyası. Olay yerinde kamera kayıtlarının bozuk olduğuna dair tutanak tanzim ediliyor. Maktülenin dayısı kendisi gidip bilgisayarı inceleyip hard diskten bu görüntüleri çıkarıp 35 gün sonra savcılığa sunuyor. Bozuk denilen kamera kayıtlarının da bozuk olmadığı anlaşıldı. Evde bulunan paralar da tutanağa geçirilmiyor.”(

Radikal
Yayın Tarihi : 11 Haziran 2010 Cuma 14:56:42
Güncelleme :11 Haziran 2010 Cuma 15:10:37


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
KEMAL ÖZKAN IP: 85.105.182.xxx Tarih : 11.06.2010 15:49:05

paraları tutanağa geçirmiş olsalardı nasıl iç edeceklerdiki hem iç edemez hemde sanıklar anında yakalanır demekki herşey paradan yan paran çoksa yapamıyacağın iş yok parayla satın alınamıyacakda yok yeterki fiyatını ver kimi üçe kimi beşe kimide milyara satılır içinde vijdanı yoksa bu sıralarda zaten vijdana deyil hep cüzdana bakılıyor. kanunlarda sadece garibanlar için  vurun abalıya kaldırır.