20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Schröder'den Türkiye'ye destek

Başbakan Erdoğan, Haziran ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinin de etkisi ile Aralık ayında verilecek kararın Avrupa siyasi gündeminin üst sıralarına taşındığının görüldüğünü söyledi.
Erdoğan, bunun Almanya içinde geçerli olduğuna dikkati çekerek, Türkiye'nin Avrupa'daki yeri konusunda kimi çevrelerin tereddüt beyan eden görüşlerine de önyargısız ve objektif oldukları takdirde saygı duyacaklarını söyledi. Türkiye'nin Avrupa'dan demografik, kültürel ve dini farklılıklarını reddetmediklerini ifade eden Erdoğan, "Türkiye farklıdır. Zira, Robert Frost'un deyimi ile üzerinde en az gidilmiş olan yoldan gitmiştir. Tüm farkı yaratan da bu olmuştur" dedi. Erdoğan, Türkiye olarak önce kendi içinde İslam kültüründen kaynaklanan gelenekleri, laik ve demokratik yapı ile bağdaştırma yolunu seçtiğini, çoğunluğu müslüman olan bir ülkenin yüzünü batıya dönüp onunla bütünleşebileceğini gösterdiklerini kaydetti. Erdoğan şöyle devam etti:
"İslamın gerçek, ilerici ve çağdaş yüzü olduk. Medeniyetler çatışmasını değil, medeniyetlerin Türkiye üzerinde buluşmasını şiar edindik. Yarattığımız bu ortak dünya sayesinde geçtiğimiz Aralık ayında 20 yıla yakın süredir Alanya'da yaşamış bir Alman'ın cenaze töreninde Müslüman ve Hristiyanlar Müftü ve Papaz'ın okuduğu dualara birlikte el açabildi. Şaşırtıcı kabul edilebilecek bu olay Türkiye'nin kültürüdür, zenginliğidir, farkıdır. Avrupa'dan beklentimiz de her biri kendi içinde birer zenginlik olan bu farklılıkların tek başlarına değil, Avrupa'ya sağlayabilecekleri artı değerlerle birlikte gündeme taşınması, tartışıması ve dikkate alınmasıdır. Türkiye'yi AB içinde düşünürken bugünkü hali ile değil, bütün verileri ile üyeliğe hazır hale gelmiş bir noktada tahayyül edebilmek gereklidir. Ancak bu suretle Türkiye'yi ve Türkiye -Avrupa ilişkilerini gerçekçi bir perspektife oturtabiliriz".
Erdoğan, hükümetin Türkiye'nin AB'ye üyeliğine ilişkin olarak aynı stratejik ve gerçekçi perspektifle hareket etmesinin yaklaşımlarının paralelliğini ortaya koyduğunu kaydetti. Erdoğan, Aralık ayında Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlanmasının Türkiye'nin siyasi ve ekonomik alanlardaki performansını daha da ileriye götüreceğini kaydetti. Erdoğan, "Uluslararası derecelendirme kuruluşlarının ülkemize yönelik değerlendirmelerinin son dönemde iyileştiğini biliyorsunuz. AB ile bütünleşme perspektifimizin netlik kazanması ile birlikte uluslararası yatırım, finans ve kredi çevrelerinin ülkemize yönelik bilgisi de perçinleşmektedir. Bu durumun Türkiye'ye esasen yabancı olmayan Alman firmaları bakımından da çok daha geniş ufuklar açacağına eminim. Yakın siyasi ilişkilerimizin verdiği ivme ile ekonomik ortaklığımızı Türkiye coğrafyasının çok daha ötesine de taşıyabiliriz" dedi. Erdoğan, Türkiye ve Almanya'nın doğru kullanıldığı takdire çok değerli bir zincirle birbirine bağlı olduğunu kaydederek, "O zinciri boynumuza dolamak da elimizde, ortak çıkarlamızı pekiştirmek de" dedi. Erdoğan, Türkiye'de yaşayan 50 bin Alman vatandaşı ile Almanya'daki 2.5 milyonu aşkın Türkü kastettiğini belirterek, bu insanların refahını, temel özgürlüklerini teminat altına almanın ortak sorumluluk ve görevleri olduğunu bildirdi. Erdoğan, Almanya'daki Türk vatandaşlarının kendi kimliklerini koruyarak Alman toplumu ile entegrasyonuna önem verildiğini, bu alanda Almanya ile işbirliğine hazır olduklarını söyledi. Erdoğan, konuşmasını şu sözlerle bitirdi:
"Konuşmamı Goethe'nin bir sözü ile noktalamak istiyorum. 'Siz kendinize inanın başkaları da size inanacaktır' Türkiye reform sürecine önce kendisine inanarak başlamıştır. AB'nin desteğine, samimiyetine Türkiye'yi eşit bir ortak olarak benimseme iradesine inanmıştır. Almanya gibi dostlarının destek ve işbirliğine inanmıştır. Şimdi ise AB'nin Türkiye'nin gücüne, gelişme potansiyeline, Türkiye ve Avrupa'nın ortak geleceği idealine inanmasını ve güvenmesini ümit etmektedir."

SCHÖDER'DEN TÜRKİYE'YE DESTEK

Almanya Başbakanı Gerhard Schröder ise Türkiye'de bulunmaktan mutluluk duyduğunu ifade ederek, Almanya ve Türkiye arasında çok yakın kültürel, ekonomik ve siyasi ilişkilerin olduğunu kaydetti.
Schröder, bunların yanısıra her iki ülke toplumları arasında yoğun ilişkiler olduğunu belirterek, Almanya'da 2.5 milyonu aşkın Türk asıllı insanın yaşadığını ve bunların neredeyse üçte birinin artık Alman vatandaşı olduğunu söyledi. Almanya'da faaliyetlerini sürdüren Türk-Alman işletme sayısının yaklaşık 60 bin kadar olduğunu belirten Schröder, "Onlar çalışkanlıkları ile gittikçe büyüyen bir ekonomik faktör olarak varlık göstermelerinin yanısıra çok sayıda kişiye istihdam yaratıyorlar" ifadesini kullandı. Her yıl 3 milyonu aşkın Alman turistin Türkiye'yi ziyaret ettiğini belirten Schröder, Almanya'nın ticaret ve yatırımlar açısından da Türkiye'nin en yakın ortağı olduğunu belirtti. Schröder, bunun belirgin örneklerinden birinin yarın Erdoğan ile açılışını gerçekleştirecekleri STEAG/ISKEN firmasının Adana bölgesinde termik santrali olacağını bildirdi. Bu santralin 1.5 milyon euro ile Almanya'nın bugüne kadar Türkiye'de gerçekleştirdiği en önemli yatırım projesi olduğuna değinen Schröder, Alman kültür merkezleri, Alman arkeoloji enstitüleri ve üniversiteler arasında çok sayıdaki partnerlik ilişkisinin her iki milletin birbirini daha iyi anlamasına katkıda bulunacağını söyledi.
Schröder, bu yılın sonunda AB Konseyi'nin AB'nin Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlatıp başlatmayacağı konusunda karar vereceğini hatırlatarak, "Bu hem Türkiye'nin geleceği hem de AB'nin geleceği açısından büyük önem taşımaktadır" diye konuştu. Schröder, özellikle Almanya'da bu konunun kamuoyunda hararetli bir şekilde tartışıldığını kaydederek, "Türkiye, Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getirdiğinde yani demokrasi ve hukuk devleti ilkelerini teminat altına aldığında, insan haklarını ve azınlıkları uygun şekilde koruduğunda, üyelik müzakereleri başlamalıdır. Ben bunun için çalışacağım. AB, verdiği sözü tutmalıdır" dedi.
Schröder, hükümetin gerçekleştirdiği reformlara değindiği konuşmasında Kıbrıs sorununun 1 Mayıs'tan önce zamanında çözüme kavuşmasının bu yönde olumlu ek sinyal niteliğinde olacağını bildirdi. Schröder, hükümetin reformları hedefleyen tutumlarında hiç şaşmadan ilerlemesini tavsiye ederek, böyle olduğu takdirde beklenen başarının gerçekleşeceğini ifade etti. Bundan hiç şüphesinin olmadığını kaydeden Schröder, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu sadece Türkiye için değil aynı zamanda Almanya için de önemli bir gelişme teşkil edecektir. Zira Türkiye, Avrupa'ya komşu diğer müslüman ülkeler için de örnek oluşturabilir. Bu da, tüm Avrupa'nın daha fazla istikrara ve güvenliğe kavuşmasını sağlayacaktır. Bu yıl hepimiz için Almanya, Türkiye ve Avrupa için önemli kararların verileceği bir yıl olacak. Almanya, Türkiye'yi Avrupa'ya giden yolda, gelecekte de kararlılıkla ve büyük bir sempatiyle desteklemeye devam edecektir".
Ardından Başbakan Erdoğan ve Alman Başbakan Schröder, Türk-Alman dostluğu için kadeh kaldırdılar.

HAKAN AKKAYA - ANKARA (İHA)
Yayın Tarihi : 23 Şubat 2004 Pazartesi 17:54:06


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?